Nicholas Malebranche Kimdir? Akıl Çağı Dönemi Fransız Filozofun Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Nicholas Malebranche kimdir? Akıl çağı dönemi Fransız filozof Nicholas Malebranche hayatı, biyografisi, felsefesi, eserleri hakkında bilgi.

Nicholas Malebranche

Kaynak : wikipedia.org

Nicholas Malebranche; Fransız filozofudur (Paris 1638 – ay. y. 1715). Varlıklı bir ailenin çocuğuydu. Bedence zayıf yapılı olmasına karşın öğrenmeye meraklıydı. Bu nedenle yaşamını düşünmeye, okuyup, araştırmaya adadı. Fransa’nın Descartes‘a bağlı ve Descartes‘tan sonra gelen en önemli düşünürü oldu. Descartes felsefesinin etkisinde kaldı ve bu felsefeyi daha ileri götürme, sorularına çözüm arama yolundaki çalışmalarıyla felsefedeki yerini aldı. Malebranche için kalkış noktası Descartes felsefesidir. Descartes ruhsal ve maddesel iki töz (cevher, substans) belirlemiş ama bunların ilişkisini kurup bütünlüğü sağlama çabaları başarıyla sonuçlanamamıştı.

Malebranche’a göre evrende ve insanda olup biten her şeyin ilk ve biricik nedeni Tanrı’dır. Gerek cisimler dünyasında gerek bedende ve gerekse de ruhta bir oluşumun ortaya çıkan bir değişimin nedeni ise Tanrı’nın ilk kımıldatışından sürüp gelen etkidir. Böylece bir şeyi ortaya çıkartan neden bir ara neden, bir vesile nedendir (causa occasionales), yani asıl neden değildir. Hiçbir şey kendi başına ne hareket edebilir, ne de etkide bulunabilir. Aym biçimde ruh ve beden de kendi başlarına birbirlerine etkide bulunamazlar. Ruh ve beden arasında bir ilişki varsa bu Tanrı nedeniyledir. Tıpkı cisimlerin düzen ve ilişkisini kurduğu gibi ruh ve beden arasındaki bağları da Tanrı kurar. Malebranche’a göre insan en sağın, (doğru, sahih) biçimde yalnızca Tanrı’ yı bilebilir. Kendi üstüne bilgilerinde ise, sağm Tanrı tasavvuruna dayandığı için, kendisini de sağın olarak bilir. İnsan Tanrısal varlığın bir parçasıdır.

Bu nedenle Tanrı tasavvuruna sahiptir. Malebranche görüşünde her şey Tanrı’ dadır ve Tanrı aracılığıyladır. İnsan yaşamasını eylemlerini içinde bulunduğu ve bir öğesi olduğu değişmez ve sonsuz olan düzene göre düzenlemelidir. Eylmi boşandıran istek Tanrı’ya yönelik olduğu zaman yaşama da yetkin bir çizgide gelişir. Tanrı’yı göz önünde bulunduran istek yetkin olan, bütüne bağlandığı için o Tanrı’yı istemektedir, dolayısıyla eylemin dayandığı bilgi de sağın bilgi olacaktır. Genele, tümüyle bağlanan insan sıradan gelip-geçici, eksik, rastlantısal etkinliklerden uzakta, ruhların ruhuna yönelik ve gerçek mutluluğu duyarak yaşayacaktır. Descartes felsefesi ile onun gerisinde Augustinus görüşü ve onunla birlikte Yeni Platoncu felsefeden Platon‘a kadar uzanan etkileri barındıran Malebranche felsefesindeki iki temel tema, “Tanrı bilgisi” ve “insanın kendisini bilmesi“dir. Bu iki bilginin, insan kendini bilirken Tanrı’yı bilir, Tanrı’yı bildikçe de kendini tanır, biçimindeki ilişkisi bir yandan kalıcılığı, bir yanda da mistisizmi kaynaştırır.

Başlıca eserleri:

La Recherche de la Vérité (Doğrunun Aranması) 1675, Traité de la Nature et de la Grace (Doğanın ve Tanrının İnayeti Üstüne İnceleme) 1680, Entretiens sur la métaphysique et sur la religion (Metafizik ve Din Üstüne Konuşmalar) 1688, De la Communikation des Mouvements (Hareketlerin İlişkisi Üstüne) 1692, Traité de l’Amour de Dieu (Tanrı Sevgisi Üstüne İnceleme) 1697. Ahlak, özgün adı Traité’de Morale, 1683. Filozofa göre nesne sonludur, etkin olan tek güç Tanrı’dır ve sonsuzdur. İnsan iradesi için Tanrı’dan başka hiç bir neden yoktur. Augustinus ve Descartes‘in felsefelerinde, içiçe olan, Tanrı’yı bilmek ve insanın kendini bilmesi gibi iki bilgi çeşidini çıkış noktası olarak biraraya getiren filozof, evrendeki tüm varolan canlıların Tanrı’ nın bir görünüşü olduğunu öne sürer.

Varlıkların çeşitli biçimler kazanarak oluşturdukları iradelerin sonunda, ulaşmaya çalıştıkları amaç yine Tanrı’ dır. Düzeyi ne olursa olsun, istek sonunda bir Tann sevgisine dönüşür. Fakat, bütünü gözden kaçıran, yalnızca bir tek nesneye yönelen istek, eksik ve yanlıştır. Doğru olan istek, en yetkin nesne olan Tanrı’ya karşı duyulan istektir. En olgun ve yerinde eylem ise, eksik olan tek nesnelere bağlanmak değil, bu dünyayı unutarak doğrudan Tanrı’yı istemektir. Ancak ruhların ruhu olan Tanrı’yı özleyip onu bulmakla gerçekleşen mutluluk, tam bir ‘Tanrı sevgisi’ne yükselmektir.

Advertisement

Leave A Reply