Nicolaus Copernicus Kimdir ve ne yapmıştır? Nicolaus Copernicus Hayatı, biyografisi, çalışmaları, başarıları. Kopernik sistemi hakkında bilgi.

Kaynak: commons.wikimedia.org
Nicolaus Copernicus (1473 – 1543)
Copernicus Polonya’da Thorn’da doğdu. Krakovi Üniversitesi’ne gitti. Polonyalı bir tüccar ailesinin çocuğu olan Copernicus hukuk, sanat ve tıp okuduktan sonra keşiş oldu. Sonra Eski Yunan dilini ve felsefesini öğrenmek üzere İtalya’ya gitti. Bologna Üniversitesi’nde 3 yıl okudu. Bir yandan da astronomi derslerine devam ediyor ve Ferrara Üniversitesi’nde din felsefesi okuyordu. 1503’de Üniversiteyi bitirince Frauenburg Katedrali’nde piskopos müşavirliği yesi olarak görevlendirildi. Ölümüne kadar bu meslekte kalmakla beraber en çok astronomiyle ilgilenmiştir. O dönemde güneş ve gezegenlerin dünya çevresinde döndüğüne inanılırdı. Copernicus bunu reddederek 1530’da büyük eseri De Revolutionibus‘u tamamladı. Burada dünyanın mihveri üzerinde günde bir kere ve güneşin çevresinde de yılda bir kere döndüğünü anlattı. O zamanlar bu akıl almayacak bir kavramdı ve Kilise tarafından tehlikeli bulunmuştu. Copernicus’un kitabı ölümünden kısa bir süre sonra yayınlandıysa da, kilise otoriteleri tarafından 300 yıldan uzun bir süre yasaklandı.
Önemli başarıları:
Güneş sisteminin yapısını çağdaş görüşe taşıyan ilk insan. Güneşin gezegenler sisteminin merkezi olduğunu ileri süren teorisi, modern astronominin temeli olmuştur. O devrin astronomları Ptolemaios’un fikirlerine dayanarak evrenin merkezini Dünya olarak kabul ediyorlardı. Copernicus ise eski Yunan bilgilerinden bazılarının merkezi güneş olan bir gezegen sistemi hakkındaki tahminleri üzerinde duruyordu. Frauenburg ve Heilsberg’deki ilkel ve yetersiz çalışma araçlarıyla yaptığı incelemelerde, Dünya ile öteki gezegenlerin meydana getirdiği sistemin merkezinin güneş olduğunu ispat etti. Bütün gezegenlerin bir yandan kendi eksenleri çevresinde dönerken bir yandan da güneşin çevresinde döndükleri gerçeğini ortaya çıkardı.

Kaynak: commons.wikimedia.org
Büyük bilgin, astronomi alanındaki incelemelerini “Copernicus Sistemi” diye anılan teorisini “De Revolutionibus” adlı eserinde açıkladı. Bu kitap yazılışından ancak 36 yıl sonra yayınlanabildi. Copernicus kitabının ilk nüshasının eline geçmesinden bir kaç saat sonra hayata gözlerini yumdu.
Kopernik Sistemi:
Gökbilimde Güneş Sistemi’ni ve gezegenlerin gökyüzündeki hareketlerini açıklayan temel kuram. Kopernik 1543’te Gök Cisimlerinin Dolanımları Üzerine Varsayım ve Yapılarına İlişkin Yorum adlı eserinde, o zamana kadar kabul edilenin aksine Yer’in değil, Güneş’in evrenin merkezinde olduğunu ileriye sürdü. Bu kuram başlıca üç madde altında toplanır: a) Yer evrenin merkezi değildir, b) Tüm gezegenler Güneş’in çevresinde dairesel yörüngeler üzerinde dolanır, yani Güneş gezegenler sisteminin merkezidir. c) Güneş’in görünen hareketi onun değil, Yer’in hareketi nedeniyledir ve Yer’de öteki gezegenler gibi Güneş’in çevresindedir dolanır.
İÖ 2. yüzyıldan Kopernik’e gelinceye kadar evrenin yapısı Claudius Ptolemaios’un Almagest adlı eserinde verildiği biçimde kabul ediliyordu. Buna göre, Güneş, Ay, yıldızlar ve tüm gezegenler merkezde hareketsiz duran Yer’in etrafında dönerlerdi. Bu sistemde her gök cismi dönen görünmez bir küre taşır. Böylece bir sistem içinde gök cisimlerinin hareketlerini açıklamanın güçlüğü yanında, gün geçtikçe yeni gözlemlerle elde edilen sonuçlara uydurmak için sürekli yapılan düzeltme ve ekler, sistemi daha da karmaşık bir hale sokuyordu. Sonunda işin içinden çıkılamaz bir duruma gelindi.
Ancak Kilise, açısından da Yer’in evrenin merkezi olduğu düşüncesinden de vazgeçme olanağı yoktu. Tüm gök cisimlerinin hareketlerini basite indiren Kopernik Sistemi başlangıçta kilisenin büyük tepkisiyle karşılaştı. Fakat teleskobun keşfi ve Galile’nin yaptığı gözlemler, Kopernik modelinin genelde doğru olduğunu ortaya koydu. Danimarkalı gökbilimci Tycho Brahe’nin gözlemlerini yorumlayan Johannes Kepler, gezegenlerin hareketleri hakkında daha kesin sonuçlar elde etti ve gezegenlerin Güneş çevresindeki dolanımlarının Kopernik’in önerdiği gibi dairesel yörüngelerde değil, odaklarının birinde Güneş’in bulunduğu eliptik yörüngeler üzerinde olduğunu buldu. Daha sonra Newton‘un evrensel çekim ve hareketyasası da Güneş Sistemi’nin fiziksel gerekçelerini ortaya koydu.