Oasis Teorisi Nedir? Arkeolojideki Oasis Teorisinin Özellikleri Gerçekler

0
Advertisement

Oasis Teorisi Nedir? Arkeolojideki Oasis Teorisinin özellikleri, dayandığı gerçekler ve üzrinde çalışma yapan bilim adamları.

Oasis Teorisi Nedir?

Oasis Teorisi, arkeolojide temel bir kavramdır ve tarımın kökenleri ile ilgili temel hipotezlerden birine atıfta bulunur. İnsanlar, bitkileri ve hayvanları evcilleştirmeye başlarlar çünkü iklim değişikliği onlara bunu mecbur kılmıştır.

İnsanların avcılıktan ve toplanmadan, çiftçiliğe geçiş yapması, hiçbir zaman mantıklı bir seçim gibi görünmemiştir. Arkeologlara ve antropologlara göre, sınırlı nüfusa ve bolca kaynağa sahip bir evrende avlanmak ve toplanmak, sürtüşmekten daha az zorlayıcı ve daha esnek bir iştir. Tarım, işbirliği gerektirir ve yerleşimlerde yaşamak, hastalıklar ve sosyal eşitsizlik gibi toplumsal etkileri ve işbölümü birleştirir.

20. yüzyılın ilk yarısında Avrupalı ​​ve Amerikalı sosyal bilimcilerin çoğu, insanın doğal olarak yaratıcı olduklarına ya da zorlamadıkça yaşam biçimlerini değiştirmeye eğilimli olduklarına inanmadılar. Bununla birlikte, son Buz Çağı’nın sonunda insanlar yaşam tarzlarını yeniden icat ettiler.

Oasis’in bununla ne ilgisi var?

Oasis Teorisi, 1928 tarihli The Most Ancient Near East adlı kitapta Avustralya doğumlu arkeolog Vere Gordon Childe [1892-1957] tarafından tanımlandı. Childe, radyokarbon tarihlemesinin icadından ve bugün ciddi bir şekilde toplamış olduğumuz çok sayıdaki iklimsel bilgiden onlarca yıl önce bu kitabı yazıyordu. Pleistosen sonunda, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu’nun kuraklık dönemine maruz kaldığını, daha yüksek sıcaklıklarla ve yağışların azalmasıyla birlikte kuraklığın artma dönemini yaşadığını iddia etmiştir. Bu durum hem insanları hem de hayvanları ovalar ve nehir vadilerine toplanmaya yöneltti. Topluluklar, ovaların kenarlarında yaşayan, verimli olmayan bölgelerdeki ekinleri ve hayvanları nasıl yetiştireceklerini öğrenmek için zorlandıkları verimli bölgelerden gelişmeye itildi.

Advertisement

Childe, kültürel değişimin çevresel değişimden kaynaklanabileceğini akla getiren ilk bilim adamı değildi – 1905’te, Amerikalı jeolog Raphael Pumpelly [1837-1923] Orta Asya şehirlerinin kuraklık nedeniyle çöktüğü ileri sürmüştü. Ancak, 20. yüzyılın ilk yarısında, mevcut kanıtlar çiftçiliğin ilk önce Mezopotamya’nın kuru ovalarında Sümerler ortaya çıktığını gösterdi.

Oasis Teorisini Değiştirmek

1950’lerde Robert Braidwood’la başlayan, 1960’larda Lewis Binford’la ve 1980’lerde Ofer Bar-Yosef ile birlikte akademisyenler, çevre hipotezini ele aldı ve yeniden inşa edip, modifiye etti. O zamandan beri, oksijen-izotop varyasyonları, akademisyenlerin çevre geçmişinin detaylı rekonstrüksiyonlarını geliştirmelerine izin vermiştir.  Geçmiş iklim değişikliğinin çok gelişmiş bir görüntüsü geliştirilmiştir.

Maher, Banning ve Chazen kısa bir süre önce, yakın Doğu’da ve o tarihlerde iklimsel olaylara ilişkin, radyokarbon tarihleriyle birlikte karşılaştırmalı veriler derlediler. Yetkililer, avcılıktan toplanmaya ve tarıma geçişin, bazı yerlerde ve bazı ekinler ile binlerce yıl süren çok uzun ve değişken bir süreç olduğunu belirttiler. Dahası, iklim değişikliğinin fiziksel etkileri de bölgede değişkendi: Bazı bölgeler ciddi şekilde etkilenmiş, diğerleri daha az etkilenmiştir.

Maher ve meslektaşları, iklim değişikliğinin tek başına teknolojik ve kültürel değişimdeki belirli değişimler için tek tetikleyici olamayacağı sonucuna vardılar. Bunlar, iklimsel istikrarsızlığı diskalifiye etmemekte ki, göçebe avcı-toplayıcıdan Yakın Doğu’daki tarım toplumlarına uzun bir geçiş bağlamı sunmaktadır. Fakat bu sürecin, Oasis teorisinin sürdürebileceğinden çok daha karmaşık olduğunu belirtmektedir.


Leave A Reply