Osmanlı Maliyesi Kurumları ve Vergileri

0
Advertisement

Osmanlı Devletinde maliye yönetimi nasıldı? Hangi tür vergiler kimlerden hangi şartlar altında alınırdı?

Osmanlı Devleti’nde tüm mali işlerden sorumlu olan devlet memuru, Baş Defterdar’dı. Defterdarlık makamı I. Murat döneminde oluşturulmuş, sınırların genişlemesiyle sayısı artırılmıştır. XVI. yüzyıldan sonra sayıları üçe çıkartılmıştı. II. Mahmut döneminde Defterdarlık kaldırılmış, yerine Maliye Bakanlığı kurulmuştur.

Osmanlı Devleti’nde vergi gelirleri, Hazine-i Amire adı verilen merkez hazinesinde toplanırdı.

Osmanlı Devleti’nin başlıca gelir kaynakları şunlardı:

✓ Yaptıkları işin niteliğine göre halktan alınan vergiler

✓ Gümrük vergileri

Advertisement

✓ Savaş tazminatları ve ganimetler

✓ Bağlı beylik ve hükümetlerin ödediği yıllık vergiler

✓ Maden, orman ve tuzla gibi işletmelerden alınan vergiler

Osmanlı hazinesinin önemli giderleri de şunlardır:

✓ Saray masrafları

✓ Savaş giderleri

Advertisement

✓ Cülus bahşişleri

✓ Ordu ve donanmanın iaşe ve donanım masrafları

✓ Bayındırlık hizmetleri için yapılan harcamalar

✓ Kapıkulu askerlerinin ve ulemanın maaşları

✓ XVII. yüzyıldan itibaren kaybedilen savaşlar nedeniyle ödenen tazminatlar

✓ Yabancı devletlerden gelen elçilerin misafir kaldıkları sürece her türlü masrafları

Osmanlı Devleti’nde geliştirilmiş olan vergi sistemi ile üretimden vergi (resm) alırdı. Alınan vergiler, giderlerin karşılanmasında kullanılırdı. Bu nedenle devletin yapacağı yatırımların sağlıklı olabilmesi için vergi gelirlerinin düzenli toplanması çok önemliydi.

Osmanlı Devleti ‘nde vergiler; şer’i vergiler ve örfi vergiler olmak üzere başlıca ikiye ayrılırdı.

Şer’i Vergiler

Dini (Şeriat) kurallarına göre alınan vergilerdir. Bu vergiler öşür, haraç ve cizye vergisidir. Dört Halife Dönemi’nden itibaren uygulanmaya başlanmış olan bu vergiler bütün islam devletlerinde ‘şer’i vergi‘ adı altında toplanmıştır.

Öşür (aşar): Müslüman çiftçilerden, ürettikleri ürünün ‘onda biri’ oranında alınan arazi ve ürün vergisidir. Bu vergi oranı toprağın verim durumuna göre değişiklik göstermiştir.

Advertisement

Haraç: Gayrimüslim çiftçilerden alınan toprak vergisidir. Bunu ödeyen kişi daha sonra Müslüman olsa da bu vergiyi ödemeye devam ederdi. Çünkü devlet alacağı vergiyi belirleyerek toprak dağılımını yapar ve bütçeyi bu ayarlamalara göre düzenlerdi. Haraç vergisi ikiye ayrılırdı: Haracı Mukassem, üretilen ürünün miktarına göre alınan vergiydi. Haracı Muvazzaf, tarım yapılan arazinin yüz ölçümüne göre alınan vergiydi.

Cizye: Baş yahut kafa vergisi adı da verilen cizye, gayrimüslim halkın askerlik yükümlülüğü karşılığında ödediği bir vergidir. Bu vergiyi; yaşça olgunluğa erişmiş, sağlıklı, savaşabilecek gücü olan erkekler savaşlara katılmamalarının karşılığında ödüyordu. Müslümanlığı kabul edince cizye kaldırılıyordu. Kadınlar, yaşlılar, hastalar, engelliler, din adamları ve çocuklardan cizye vergisi alınmıyordu .

Örfi Vergiler

Halkın ekonomik durumuna göre yapılan işlerin karşılığında alınan vergilerdir. Bu vergilere; Tekâilifi Örfiye ve Raiyet Rüsumu da deniliyordu.

Çift Resmi: Çiftçinin, işlediği devlete ait topraklar için ödediği vergidir. Eğer çiftçi toprağını mazeretsiz olarak terk ederse veya üst üste üç yıl boş bırakırsa köylüden Çift Bozan vergisi alınırdı. Böylece, çiftçilerin kişisel uygulamalarının Osmanlı vergi gelirlerinin azalmasına neden olmaları önlenirdi.

Resmi İspenç: Çiftçilikle uğraşan Hristiyanlardan alınan vergidir. Müslümanlardan alınan çift resminin karşılığıdır.

Adet-i Ağnam: Hayvancılıkla geçinenlerden, besledikleri hayvanların sayısı oranında alınan vergidir.

Bac-ı Bazari: Pazar yerlerinde pazarcılık yapanlardan alınan vergidir.

Resmi Mücerret: Bekarlardan alınan vergidir.

Resmi Bennak: Evlilerden alınan vergidir.

Baclar ve Gümrük Resimleri: Tüccarlardan alınan vergilerdir.

Advertisement

Avarız Rüsumu: Olağanüstü hallerde, hazinenin giderleri karşılayamadığında alınan bir vergi çeşididir. Genellikle savaş zamanlarında sefer giderlerinin karşılanması için padişahın emriyle halkın doğrudan ödemek zorunda olduğu vergilerdi. Avarız vergileri önceleri geçici sürelerde alınan vergilerdi. Yalnızca ihtiyaç duyulduğunda alınırdı. Fakat XVII. yüzyıldan itibaren devletin içinde bulunduğu ekonomik sorunlar nedeniyle sürekli alınır hale getirilmişti. Avarız vergilerinin artırılması, halkın bu vergiler nedeniyle isyan etmesinde ve toprakların terkedilmesinde etkili olmuştur.

Osmanlı Devleti’nde vergi gelirlerinin giderleri karşıladığı dönemlerde sorun yaşanmamıştı. Fakat savaş giderlerinin çok arttığı XVII. yüzyıldan itibaren gelirler giderleri karşılayamamış ve padişaha ait olan iç hazineden devletin asıl hazinesi olan dış hazineye kaynak aktarılmıştı.

XVII. yüzyılda maliyeyi düzeltmek için yapılan ıslahatlarda başarılı olunamadı. XVII. yüzyıla, kadar Osmanlı Devleti’nde bir önceki yılın gelir ve gider hesaplan her eyaletten gelen bilgilere göre ortaya çıkarılıyordu. Fakat bu bütçe, olup bitmiş olan işlerin belirtilmesinden ibaretti. Bir sonraki 3 yılın tahmini gelir ve giderlerini içeren bir bütçe anlayışı yoktu. Sadrazam Tarhuncu Ahmet Paşa, ilk kez gelecek yılın denk bütçesini yaptı. Böylece, oluşabilecek sorunların önceden görülüp gerekli önlemlerin hemen alınması amaçlandı. Sadrazam Tarhuncu Ahmet Paşa tarafından hazırlanan bu ilk Osmanlı bütçesi ile gelir ve giderler arasında denge sağlanmaya çalışıldı fakat bu çalışma, çıkarları zedelenenler tarafından engellendi.

Köprülüler döneminde de bütçe ile ilgili çalışmalar devam etti. Fakat savaşlarda alınan yenilgiler, iç isyanlar, ulufelerin fazlalığı ve saray masraflarının artışı bu bütçeleri uygulanamaz hale getirdi.


Leave A Reply