Osmanlı “Osmanlı Baroğu Dönemi” Mimari Özellikleri ve Yapıları Nelerdir?

0
Advertisement

Osmanlı mimari dönemleri incelenirken ki “Osmanlı Baroğu Dönemi” mimarisinin özellikleri ile birlikte bu mimari ile verilmiş olan örnek yapılar nelerdir?

Osmanlı Devleti’nin 17. yüzyılda politik alanda başlayan gerileyişinin başka kurumlara, bu arada sanata yansıması da belirli bir zaman aldığı için, mimarlıkta klasik döneme özgü uygulamalar bu yüzyılda da devam etmişti. Ama 18. yüzyılın ilk yarısında ekonomik ve politik sıkıntıların önünün alınamaması Osmanlı Devleti’ni Batı’ya yönelmeye, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ilişkiye geçmeye itti.

Gelişen ilişkilerle birlikte Batı kültürü de Osmanlı toplumunu etkilemeye başladı. Bu etki mimarlıkta önce yalnızca bezeme alanında görüldü. Mukarnasların, rumi ve hatayilerin, baklavalı sütun başlıklarının yerini, dönemin tipik barok ve rokoko örgeleri olan volütler, akantus yapraklan, “C” ve “S” biçimli kıvrık dallar, deniz kabukları, kartuşlar ve kompozit ya da korent sütun başlıkları almaya başladı.

Fatih Camii

Fatih Camii

Ama 18. yüzyılın en büyük boyutlu yapılarından biri olan yeni Fatih Camisi gerek plan. Gerekse kütle düzeni bakımından klasik dönem örneklerini izliyordu.

Gömme sütunlar, kıvrımlı silmeler gibi yapı öğelerinin ve kare yerine “U” biçimli avlu gibi planlama öğelerinin barok etkiyi açıkça yansıttığı ilk büyük yapı Nuruosmaniye Camisi oldu. Bunu Ayazma Camisi, Laleli Camisi, Beylerbeyi Camisi, Üsküdar Selimiye Çamisi gibi büyük İstanbul camileri izledi. Tek bir büyük kubbe, bu kubbeyi taşıyan dört büyük askı kemeri. Köşelerdeki süslü ağırlık kuleleri, genellikle yerden yükseltilen yapılara çıkan yarım daire planlı. Ya da yelpaze gibi açılan merdivenler barok üslubun sık sık yinelenen tipik özellikleri haline geldi. Barok etki İstanbul dışına da yayıldı. Aydın’daki Cihanoğlu Camisi ve Külliyesi, Safranbolu’daki İzzet Mehmed Paşa Camisi, İzmir’deki Kemeraltı Camisi gibi örnekler ortaya çıktı.

Üsküdar Ayazma Camii

Üsküdar Ayazma Camii

Geleneksel yapı türlerinin hepsi 18. yüzyılda barok üsluptan etkilendi. Bunlar arasında Nuruosmaniye, Atıf Efendi, I. Mahmud ve Hamidiye gibi kütüphaneler; Nuruosmaniye Külliyesi’nin çeşmesi, Mehmed Emin Ağa, Yusuf Efendi, Hamidiye, I. Abdülhamid, Mihrişah Sultan çeşmeleri, Nuruosmaniye ve Laleli külliyelerinin sebilleriyle, Hamidiye, Mehmed Emin Ağa sebilleri; İstanbul’un çeşitli yerlerindeki hemen hiçbiri günümüze ulaşmamış saraylar, Topkapı Sarayı’ndaki bazı köşkler sayılabilir.

Advertisement

Leave A Reply