Advertisement
İçinde para kelimesi geçen deyimler nelerdir, bu deyimlerin anlamları, açıklamaları. Para hakkında, ile ilgili deyimlerin açıklamaları ve anlamları.
Para İle İlgili Deyimler ve Anlamları
- ***başında paralansın
yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz. - ***beş para almamak
hiç para almamak. - ***beş para etmez
“hiçbir değeri yok, işe yaramaz” anlamında kullanılan bir söz: “Doktorun oğlu imtihansız geçmek değil, ağzı ile kuş tutsa bile beş para etmez.” -A. H. Çelebi. - ***beş paralık etmek
zor durumda bırakmak, dile düşürmek, rezil etmek. - ***beş paralık olmak
zor durumda kalmak, dile düşmek, rezil olmak: Yaptığı bu hatadan dolayı onuru beş paralık oldu. - ***beş parasız kalmak
harcayacak parası olmamak: “Kış hâlâ çok zordu. Beş parasız kalındığı günler sürüp gidiyordu çünkü.” -A. Kutlu. - ***bini bir paraya
1) pek çok ve ucuz; 2) pek çok yapılan, pek çok olan: “Ali Çavuş’un hiddeti daha ziyadeleşti. Küfrün bini bir paraya.” -N. Nâzım. - ***bir paralık etmek
çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek: “Burnumuzun dibinde araba soydular, namusumuzu bir paralık ettiler.” -R. N. Güntekin. - ***(bir yere) para akmak
yatırım yapılmak: “Yeteneksiz, hırslı mahalle politikacıları, kendi şehirlerine para aksın diye üniversite açma ticaretine girdiler.” -A. Boysan. - ***(birini, bir şeyi) iki paralık etmek
değerini düşürmek: “Talebeliğin şerefini iki paralık etmişti gene.” -R. Ilgaz.
***(birini) bozuk para gibi harcamak
değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak.
- ***(birini) on paralık etmek
birine hakarette bulunmak, birini kötü duruma düşürmek. - ***(birini) paravan yapmak
kendini belli etmeyerek başkasının adından, yetkisinden, gücünden yararlanmak. - ***(birinin) parasını çekmek
para sızdırmak, birinden birtakım gerekçelerle para almak: “Şunu yaparız, bunu yaparız diye Paşa’yı aldatmaktan ve parasını çekmekten başka bir şey yaptıkları yok.” -Y. K. Karaosmanoğlu. - ***(birinin) parasını yemek
çalışmadan bedavadan geçinmek, birinin sırtından geçinmek. - ***(birinin) sırtından (para) kazanmak
para kazanmak için birini kullanmak: “Benim bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu.” -H. Taner. - ***cebi para görmek
parası yokken para kazanmaya başlamak. - ***ciğeri beş (on) para etmemek
değersiz, aşağılık bir kimse olmak: “Önüme hiç kimse duramaz bunun için, ciğeri on para etmez adam onlar.” -K. Korcan. - ***çuvalla para kazanmak
aşırı kazanç sağlamak. - ***denizde kum, onda para
“parası çok kimse, zengin” anlamında kullanılan bir söz. - ***dini imanı para
tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz. - ***eli para görmek
eline para geçmek: “Elli yaşlarına doğru pazarcılık yapmaya başladı; eli para gördü, yüzü güldü.” -Ü. Dökmen. - ***hükmü parasına geçmek
para ile dilediğini yapabilme gücünü kazanmak: “Ulan! parama geçer hükmüm diye bağırdı. Getir diyorum iki okka ekmek.” -Ö. Seyfettin. - ***ıstılah paralamak
ağdalı, hiç kimsenin anlamadığı bir biçimde konuşmak. - ***içi paralanmak (parçalanmak)
birine acıyarak çok üzülmek: “Yusuf için her fedakârlığa razı idim. Fakat buna imkân göremiyordum. İçim parçalandı.” -R. N. Güntekin. - ***iki paralık olmak
değerini yitirmek: “Herifi enseleyemezsem diye, aklı başından gidiyordu. Mahalledeki on beş yıllık bekçilik haysiyeti iki paralık olacaktı.” -S. Kocagöz.
***kaç para eder?
“değeri nedir?” anlamında kullanılan bir söz.
- ***kaç paralık (adam veya şey)
değersiz. - ***kara para aklamak
yasa dışı yollarla elde edilen parayı yasallaştırmak için yatırım yapmak. - ***kendini paralamak
çok çaba ve özen göstermek: “Çoğunlukla üniversite diploması alabilmek uğruna kendini paralayan bir gençlikle karşı karşıyayız.” -A. Cemal. - ***lügat paralamak
konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak: “Deli eniştemiz, dil dökerek ve lügat paralayarak âlim görünmek isterdi.” -A. Ş. Hisar. - ***namusu iki paralık olmak
onursuz bir duruma düşmek. - ***on para etmemek
hiçbir değeri olmamak: “Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa” -Âşık Veysel. - ***on paraya on takla (taklak) atmak
az bir miktar kazanabilmek için bile onursuzca bir sürü şey yapmak. - ***pabuç eskitmek (paralamak)
bir iş için bir yere çok gidip gelmek, işi takip etmek. - ***para basmak
1) darphanede, basımevinde metali veya kâğıdı para durumuna getirmek; 2) mec. kumarda ortaya para koymak; 3) mec. çok kazanmak; 4) mec. çok kazandırmak. - ***para bozmak
büyük parayı ufak paralarla değiştirmek. - ***para çekmek
bir yere yatırılmış paradan bir bölümünü geri almak: “Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu.” -T. Buğra. - ***para çıkarmak
1) para basmak; 2) başka yerde bulunan kimseye posta veya banka ile para göndermek. - ***para çıkışmamak
para yetişmemek: “Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu.” -R. H. Karay. - ***para dökmek (akıtmak)
çok para harcamak: “Avuç avuç bu fettan kadına para dökerler de doktora on kuruş vermeyi çok görürler.” -E. İ. Benice.
***para dönmek
rüşvetle iş yapılmak.
- ***para etmek
değeri olmak. - ***para etmemek
1) değeri pahasına satılamamak; 2) etkisi olmamak, işe yaramamak: “Tastamam geriye dönmedik ama dönsek de para etmez.” -N. F. Kısakürek. - ***para getirmek
kazanç sağlamak: “Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum.” -M. Ş. Esendal.
***para ile değil
çok ucuz.
- ***para kesmek
1) para basmak; 2) mec. çok para kazanmak: “Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor.” -H. R. Gürpınar. - ***para kırmak
çok kazanmak: “Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın.” -P. Safa. - ***para pul tutmamak
hesabını bilmemek, birikim yapmamak. - ***para saçmak
gereğinden çok para harcamak: “Yıllardır ilk defa hesap kitap yapmadan etrafına para saçıyordu.” -E. Şafak. - ***para saymak
ödemek. - ***para sızdırmak (koparmak)
zorlayarak veya kandırarak birinden para almak: “Ben kızımı bilirim, bu tartışmaları bahane ederek Metin’den para sızdıracaktı.” -A. Ümit. - ***para tutmak
para biriktirmek. - ***para yapmak
para kazanıp biriktirmek: “Açıkhava’da, Maksim’de verdiği temsillerle kısa zamanda ün ve para yaptı.” -H. Taner. - ***para yatırmak
gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek. - ***para yedirmek
1) gereksiz olarak başkasına çok para harcamak; 2) rüşvet vermek. - ***para yemek
1) gereksiz olarak çok para harcamak; 2) çok para harcatmak; 3) görevli bulunduğu yerin imkânlarından yararlanarak para çalmak, rüşvet almak. - ***paradan çıkmak
para harcamak zorunda kalmak: “Canım ne lüzumu var, paradan çıkıyorsun diye âdeta beni azarlıyor.” -R. N. Güntekin.
***paranın üstü
satın alınan şeyin tutarından artan para.
- ***parasını çıkarmak
anaparayı kurtarmak, masrafını çıkarmak. - ***parasını sokağa atmak
değeri olmayan bir mala para vermek. - ***parasıyla rezil olmak
para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak. - ***parasızlık çekmek
para yönünden sürekli sıkıntı içinde olmak: “Ömrünün büyük bölümünde parasızlık çekmiş olan bir çeşit kumarbazdı.” -R. Erduran. - ***paraya çevirmek
herhangi bir şeyi para ile değiştirmek. - ***paraya kıymak
gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak. - ***paraya para (pul) dememek
1) çok para kazanır olmak; 2) elde edilen parayı az bulmak; 3) bol para harcamak. - ***paraya sıkışmak
parasız kalmak, para sıkıntısı içinde olmak. - ***(parayı) avucuna saymak
peşin olarak ödemek. - ***parayı basmak (bastırmak)
para vermek: “Fiyatını söylesem şaşar kalırsın ama aldırmıyorum, basıyorum parayı alıyorum.” -M. İzgü. - ***parayı denize atmak
parayı boşuna harcamak, israf etmek. - ***yürek paralamak
çok üzmek: “Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi.” -H. R. Gürpınar.
“İki Paralık Olmak”
İtibarı azalmak, utanılacak bir duruma düşmek. Onurunu, değerini çok düşürmek.
İki Paralık Olmak Anlamı – İle İlgili Cümleler
- ***Yarım ekmek döner yemek senin itibarını iki paralık etmez merak etme.
- ***İtibarı iki paralık olmuş olsa bile o kişiye yeniden şans tanımak gerekmekte olduğu inancındayım.
- ***Kendi sahasında 6-0 yenilen bir takımın itibarı iki paralık olmuş demektir.
- ***Benim itibarımı nasıl iki paralık edersin. Çabuk çık buradan.
- ***Eskiden çok değerli olan bu teknoloji şimdi iki paralık değeri olmayan bir sanayi koluna dönmüş durumda.
- ***Gerçek kürk giyenlere ya da gerçek fildişi objelere para verenlere iki paralık itimadım ve saygım yoktur olmayacaktır.
- ***Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e laf edenlerin iki paralık değeri yoktur.
- ***Gözümde iki paralık değerin bile yok sana neden iş vereyim?
- ***Kızının erkek arkadaşı olması bir babanın onurunu haysiyetini iki paralık etmez.
- ***Bu kızın yaptıkları ailemizin şerefini iki paralık etti.
- *** Bu yaptıklarından sonra şerefimiz iki paralık oldu.