Para İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Para Geçen

0

İçinde para kelimesi geçen deyimler nelerdir, bu deyimlerin anlamları, açıklamaları. Para hakkında, ile ilgili deyimlerin açıklamaları ve anlamları.

Para İle İlgili Deyimler ve Anlamları

Para İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • ***başında paralansın
    yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz.
  • ***beş para almamak
    hiç para almamak.
  • ***beş para etmez
    “hiçbir değeri yok, işe yaramaz” anlamında kullanılan bir söz: “Doktorun oğlu imtihansız geçmek değil, ağzı ile kuş tutsa bile beş para etmez.” -A. H. Çelebi.
  • ***beş paralık etmek
    zor durumda bırakmak, dile düşürmek, rezil etmek.
  • ***beş paralık olmak
    zor durumda kalmak, dile düşmek, rezil olmak: Yaptığı bu hatadan dolayı onuru beş paralık oldu.
  • ***beş parasız kalmak
    harcayacak parası olmamak: “Kış hâlâ çok zordu. Beş parasız kalındığı günler sürüp gidiyordu çünkü.” -A. Kutlu.
  • ***bini bir paraya
    1) pek çok ve ucuz; 2) pek çok yapılan, pek çok olan: “Ali Çavuş’un hiddeti daha ziyadeleşti. Küfrün bini bir paraya.” -N. Nâzım.
  • ***bir paralık etmek
    çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek: “Burnumuzun dibinde araba soydular, namusumuzu bir paralık ettiler.” -R. N. Güntekin.
  • ***(bir yere) para akmak
    yatırım yapılmak: “Yeteneksiz, hırslı mahalle politikacıları, kendi şehirlerine para aksın diye üniversite açma ticaretine girdiler.” -A. Boysan.
  • ***(birini, bir şeyi) iki paralık etmek
    değerini düşürmek: “Talebeliğin şerefini iki paralık etmişti gene.” -R. Ilgaz.
***(birini) bozuk para gibi harcamak
değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak.
  • ***(birini) on paralık etmek
    birine hakarette bulunmak, birini kötü duruma düşürmek.
  • ***(birini) paravan yapmak
    kendini belli etmeyerek başkasının adından, yetkisinden, gücünden yararlanmak.
  • ***(birinin) parasını çekmek
    para sızdırmak, birinden birtakım gerekçelerle para almak: “Şunu yaparız, bunu yaparız diye Paşa’yı aldatmaktan ve parasını çekmekten başka bir şey yaptıkları yok.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
  • ***(birinin) parasını yemek
    çalışmadan bedavadan geçinmek, birinin sırtından geçinmek.
  • ***(birinin) sırtından (para) kazanmak
    para kazanmak için birini kullanmak: “Benim bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu.” -H. Taner.
  • ***cebi para görmek
    parası yokken para kazanmaya başlamak.
  • ***ciğeri beş (on) para etmemek
    değersiz, aşağılık bir kimse olmak: “Önüme hiç kimse duramaz bunun için, ciğeri on para etmez adam onlar.” -K. Korcan.
  • ***çuvalla para kazanmak
    aşırı kazanç sağlamak.
  • ***denizde kum, onda para
    parası çok kimse, zengin” anlamında kullanılan bir söz.
  • ***dini imanı para
    tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz.
  • ***eli para görmek
    eline para geçmek: “Elli yaşlarına doğru pazarcılık yapmaya başladı; eli para gördü, yüzü güldü.” -Ü. Dökmen.
  • ***hükmü parasına geçmek
    para ile dilediğini yapabilme gücünü kazanmak: “Ulan! parama geçer hükmüm diye bağırdı. Getir diyorum iki okka ekmek.” -Ö. Seyfettin.
  • ***ıstılah paralamak
    ağdalı, hiç kimsenin anlamadığı bir biçimde konuşmak.
  • ***içi paralanmak (parçalanmak)
    birine acıyarak çok üzülmek: “Yusuf için her fedakârlığa razı idim. Fakat buna imkân göremiyordum. İçim parçalandı.” -R. N. Güntekin.
  • ***iki paralık olmak
    değerini yitirmek: “Herifi enseleyemezsem diye, aklı başından gidiyordu. Mahalledeki on beş yıllık bekçilik haysiyeti iki paralık olacaktı.” -S. Kocagöz.
***kaç para eder?
“değeri nedir?” anlamında kullanılan bir söz.
  • ***kaç paralık (adam veya şey)
    değersiz.
  • ***kara para aklamak
    yasa dışı yollarla elde edilen parayı yasallaştırmak için yatırım yapmak.
  • ***kendini paralamak
    çok çaba ve özen göstermek: “Çoğunlukla üniversite diploması alabilmek uğruna kendini paralayan bir gençlikle karşı karşıyayız.” -A. Cemal.
  • ***lügat paralamak
    konuşma dilinde geçmeyen yabancı kelimeler kullanmak, ağdalı konuşmak: “Deli eniştemiz, dil dökerek ve lügat paralayarak âlim görünmek isterdi.” -A. Ş. Hisar.
  • ***namusu iki paralık olmak
    onursuz bir duruma düşmek.
  • ***on para etmemek
    hiçbir değeri olmamak: “Güzelliğin on para etmez / Bu bendeki aşk olmasa” -Âşık Veysel.
  • ***on paraya on takla (taklak) atmak
    az bir miktar kazanabilmek için bile onursuzca bir sürü şey yapmak.
  • ***pabuç eskitmek (paralamak)
    bir iş için bir yere çok gidip gelmek, işi takip etmek.
  • ***para basmak
    1) darphanede, basımevinde metali veya kâğıdı para durumuna getirmek; 2) mec. kumarda ortaya para koymak; 3) mec. çok kazanmak; 4) mec. çok kazandırmak.
  • ***para bozmak
    büyük parayı ufak paralarla değiştirmek.
  • ***para çekmek
    bir yere yatırılmış paradan bir bölümünü geri almak: “Murat Bey artık açık kapatmak için bankadan para çekmiyordu.” -T. Buğra.
  • ***para çıkarmak
    1) para basmak; 2) başka yerde bulunan kimseye posta veya banka ile para göndermek.
  • ***para çıkışmamak
    para yetişmemek: “Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu.” -R. H. Karay.
  • ***para dökmek (akıtmak)
    çok para harcamak: “Avuç avuç bu fettan kadına para dökerler de doktora on kuruş vermeyi çok görürler.” -E. İ. Benice.
***para dönmek
rüşvetle iş yapılmak.
  • ***para etmek
    değeri olmak.
  • ***para etmemek
    1) değeri pahasına satılamamak; 2) etkisi olmamak, işe yaramamak: “Tastamam geriye dönmedik ama dönsek de para etmez.” -N. F. Kısakürek.
  • ***para getirmek
    kazanç sağlamak: “Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum.” -M. Ş. Esendal.
***para ile değil
çok ucuz.
  • ***para kesmek
    1) para basmak; 2) mec. çok para kazanmak: “Büyük para kesiyor, yeni yeni bilezikler alıyor.” -H. R. Gürpınar.
  • ***para kırmak
    çok kazanmak: “Ayda üç yüz liradan para kırıyorsun, halis muhlis burjuvasın.” -P. Safa.
  • ***para pul tutmamak
    hesabını bilmemek, birikim yapmamak.
  • ***para saçmak
    gereğinden çok para harcamak: “Yıllardır ilk defa hesap kitap yapmadan etrafına para saçıyordu.” -E. Şafak.
  • ***para saymak
    ödemek.
  • ***para sızdırmak (koparmak)
    zorlayarak veya kandırarak birinden para almak: “Ben kızımı bilirim, bu tartışmaları bahane ederek Metin’den para sızdıracaktı.” -A. Ümit.
  • ***para tutmak
    para biriktirmek.
  • ***para yapmak
    para kazanıp biriktirmek: “Açıkhava’da, Maksim’de verdiği temsillerle kısa zamanda ün ve para yaptı.” -H. Taner.
  • ***para yatırmak
    gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek.
  • ***para yedirmek
    1) gereksiz olarak başkasına çok para harcamak; 2) rüşvet vermek.
  • ***para yemek
    1) gereksiz olarak çok para harcamak; 2) çok para harcatmak; 3) görevli bulunduğu yerin imkânlarından yararlanarak para çalmak, rüşvet almak.
  • ***paradan çıkmak
    para harcamak zorunda kalmak: “Canım ne lüzumu var, paradan çıkıyorsun diye âdeta beni azarlıyor.” -R. N. Güntekin.
***paranın üstü
satın alınan şeyin tutarından artan para.
  • ***parasını çıkarmak
    anaparayı kurtarmak, masrafını çıkarmak.
  • ***parasını sokağa atmak
    değeri olmayan bir mala para vermek.
  • ***parasıyla rezil olmak
    para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.
  • ***parasızlık çekmek
    para yönünden sürekli sıkıntı içinde olmak: “Ömrünün büyük bölümünde parasızlık çekmiş olan bir çeşit kumarbazdı.” -R. Erduran.
  • ***paraya çevirmek
    herhangi bir şeyi para ile değiştirmek.
  • ***paraya kıymak
    gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.
  • ***paraya para (pul) dememek
    1) çok para kazanır olmak; 2) elde edilen parayı az bulmak; 3) bol para harcamak.
  • ***paraya sıkışmak
    parasız kalmak, para sıkıntısı içinde olmak.
  • ***(parayı) avucuna saymak
    peşin olarak ödemek.
  • ***parayı basmak (bastırmak)
    para vermek: “Fiyatını söylesem şaşar kalırsın ama aldırmıyorum, basıyorum parayı alıyorum.” -M. İzgü.
  • ***parayı denize atmak
    parayı boşuna harcamak, israf etmek.
  • ***yürek paralamak
    çok üzmek: “Son yürek paralayıcı yalvarmama aldırış etmedi.” -H. R. Gürpınar.

“İki Paralık Olmak”

İtibarı azalmak, utanılacak bir duruma düşmek. Onurunu, değerini çok düşürmek.

İki Paralık Olmak Anlamı – İle İlgili Cümleler

  • ***Yarım ekmek döner yemek senin itibarını iki paralık etmez merak etme.
  • ***İtibarı iki paralık olmuş olsa bile o kişiye yeniden şans tanımak gerekmekte olduğu inancındayım.
  • ***Kendi sahasında 6-0 yenilen bir takımın itibarı iki paralık olmuş demektir.
  • ***Benim itibarımı nasıl iki paralık edersin. Çabuk çık buradan.
  • ***Eskiden çok değerli olan bu teknoloji şimdi iki paralık değeri olmayan bir sanayi koluna dönmüş durumda.
  • ***Gerçek kürk giyenlere ya da gerçek fildişi objelere para verenlere iki paralık itimadım ve saygım yoktur olmayacaktır.
  • ***Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e laf edenlerin iki paralık değeri yoktur.
  • ***Gözümde iki paralık değerin bile yok sana neden iş vereyim?
  • ***Kızının erkek arkadaşı olması bir babanın onurunu haysiyetini iki paralık etmez.
  • ***Bu kızın yaptıkları ailemizin şerefini iki paralık etti.
  • *** Bu yaptıklarından sonra şerefimiz iki paralık oldu.

Leave A Reply