Parmak İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları, İçinde Parmak Geçen

0
Advertisement

İçinde parmak kelimesi geçen deyimler nelerdir? Parmak ile ilgili deyimlerin açıklamaları ve anlamları. Parmak hakkında deyimler ve açıklamaları.

Parmak İle İlgili Deyimler ve Anlamları

Arka resim kaynak: pixabay.com

Parmak İle İlgili Deyimler ve Anlamları Açıklamaları

  • “(bir işte) parmağı olmak”
    bir işi olumsuz yönde etkilemek, bir işe karışmış olmak.
  • “(bir yere) parmak basmak”
    1) imza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak: Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim. -N. Hikmet.
    2) mec. bir konu üzerine dikkati, ilgiyi çekmek: Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım. -B. Felek
  • “(birini) parmağında oynatmak”
    her istediğini yaptırmak, kukla gibi kullanmak.
  • “(birinin) ağzına bir parmak bal çalmak”
    birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak: Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar. -H. R. Gürpınar.
  • “(birinin) parmağı ağzında kalmak”
    şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek: Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye başladım. Doktorların parmağı ağzında kaldı. -P. Safa.
  • “(birinin) parmağını aramak”
    ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak: Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi. -Y. K. Karaosmanoğlu.
  • “(el, ayak, parmak) çivi gibi olmak”
    çok üşümek, donmak.
  • “parmağına dolamak”
    bir konuyu, bir kimseyi ele alıp sürekli uğraşmak, diline dolamak: Çarşının alaycıları, gevezeleri … Halil’in yüreğinin yandığını anlayınca onu parmaklarına doladılar, ateşini körüklemeye başladılar. -M. Ş. Esendal.
  • “parmağını bile kıpırdatmamak (oynatmamak)”
    bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.
  • “parmağını yaranın üzerine basmak”
    asıl derdi veya bir derdin asıl sebebini göstermek.
  • “parmağının ucuyla (ucunda) çevirmek”
    bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.
“parmak atmak”
sorun yaratmak.
  • ” parmak bozmak”
    çocuklar arasında arkadaşlığı sona erdirmek, küsmek.
  • “parmak ısırmak”
    büyük şaşkınlık duymak: Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey’e yaptığın işe parmak ısırdım. -R. N. Güntekin.
  • “parmak kadar”
    çok küçük: Ne istersin çocuk, çocuktan? dedi. Daha parmak kadar, kemikleri kırılacak, öyle ince. -O. Kemal.
  • “parmak kaldı”
    az kaldı, az kalsın, neredeyse anlamında kullanılan bir söz.
  • “parmak kaldırmak”
    bir toplulukta söz istemek için işaret parmağını açık bırakarak kapalı eli yukarı kaldırmak.
  • “parmakla gösterilmek”
    1) bir şey az bulunmak; 2) seçkin, ünlü olmak.
  • “parmakla sayılmak”
    çok az olmak: Liderin dehasına gerçekten inanmış olanlar parmakla sayılacak kadar azdı. -Y. K. Karaosmanoğlu.
  • “parmaklarını (birlikte) yemek”
    yemeği çok beğenmek.
  • “şeytana parmak ısırtmak”
    çok kötü ve çirkin bir şey yapmak.


Leave A Reply