Robert Altman Kimdir? Amerikalı Yönetmenin Hayatı Filmleri Kariyeri

0
Advertisement

Robert Altman kimdir ve ne yapmıştır? Robert Altman hayatı, biyografisi, eserleri, filmleri ve sinema kariyeri hakkında bilgi.

Robert Altman

Robert Altman; (20.2.1925 – 20.11.2006)

Kansas City’de doğan Altman Missouri Üniversitesi mühendislik fakültesinden mezun oldu. İkinci Dünya Savaşı’nda hava kuvvetlerinde savaşa katıldıktan sonra 1947 yılında Kansas City’de endüstri filmleri konusunda en başta gelen yapımcı firmalardan biri olan Calvin Company’de iş buldu. Altman 1957’de ilk yapıtlarını verdi. Yeniyetmeleri konu eden The Delinquents (Suçlular) adlı uzun metrajlı film ile, ünlü yıldız için belgesel bir anı niteliğindeki The James Dean Story’yi (James Dean öyküsü) gerçekleştirdi. 1957’yi izleyen on yıl içerisinde Altman televizyon için çalıştı ve aralarında Alfred Hitchcock Presents (Alfred Hitchcock Sunar) ve Bonanza gibi dizilerin de bulunduğu dizi filmler çekti. Bunları uyarlarken Altman kendine has inatçılığından vazgeçmediği için, kendi filmlerini gerçekleştirmek için fırsat bulamadı.

1966: Başarıya Giden Yol

Countdown (Geriye Doğru Sayma) adlı bilim-kurgu filmi Amerikalıların aya ayak basma olayını 1966 yılında vaktinden evvel sunmuş oldu. Bir sonraki yapıtı That Cold Day in the Park (Parkta Soğuk Bir Gün, 1969) Altman’ın daha sonraki filmleri için de tipik olan öğeler içermektedir. Bu filmde genç bir serseriyi evine alıp boşuna onu baştan çıkarmaya çalışan ve sonunda öldürülen zengin bir kadının öyküsü anlatılmaktadır. Altman’ın sunduğu dengesiz tipler, tıpkı Fransızların Nouvelle Vague (Yeni Dalga) filmlerindeki baş karakterler gibi, sözleriyle birbirlerine ulaşamazlar.

Altman’ın bir sonraki filmi olan M.A.S.H. (1969) Cannes’da Altın Palmiye ile ödüllendirilerek yönetmenini üne kavuşturdu. Bu taşlama Kore savaşının dehşeti içerisinde, vazifelerini yerine getirmekten çok, zevk ile sefahat peşinde olan bir grup sinik askeri doktorun öyküsünü sunmaktadır. Bu filmin sağladığı başarı Altman’ın Lion’s Gate adlı kendi prodüksiyon şirketini kurmasını mümkün kıldı.

1970-79: Doruk Noktaları

Altman’ın eleştirmenler nezdindeki başarısı McCabe and Mrs. Miller (McCabe ve Bayan Miller, 1971) gibi filmlerle sürüp gittiği halde, şiddet öğesini abartılı bir biçimde içerdiği için, filmleri ticari açıdan verimli olamadı. Yönetmen bu şekilde Thieves Like Us (Bizim Gibi Hırsızlar, 1973) filmiyle rüyalar beldesi Amerika’nın arka avlularında azıcık mutluluk ve huzur arayan, küçük insanların portresini bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi. Ancak 1975’te Nashville adlı filmle yeniden çok başarılı oldu. Bu filmde zalim politikacılarla açıkgözlerin, bir folk müziği yarışmasına katılan şarkıcıların popülerliğinden nasıl yararlanmaya çalıştıkları göz önüne serilmektedir. Bir yıl sonra çevirdiği Three Women (Üç Kadın) adlı dramda kendilerini kullanan erkek dünyasından uzaklaşıp sonunda başarısızlığa uğrayan Kaliforniyalı üç kadına rastgele bir günlerinde eşlik eder. Sissy Spacek ile Janice Rule’ın yanında oynayan başoyunculardan biri, Shelly Duvall, gösterdiği performans için Cannes Film Festivalinde en iyi kadın oyuncu dalında ödül aldı.

Advertisement

Altman kendi filmlerini gerçekleştirdiği gibi, genç film yapımcılarını da himaye etti. Bu bağlamda, sonradan da sürekli olarak desteklediği Kanadalı yönetmen Alan Rudolph’ın Welcome in Los Angeles (Los Angelese Hoşgeldiniz) filminin yapımcılığını 1976 yılında üstlendi. Altman 70’li yılları, gelecekle ilgili sıkıntılı bir vizyon sunan Quintet (Beşli, 1978) filmiyle bitirdi. Bu filmde yıkıntılardan ibaret ıssız, mahşeri bir dünyada ölümcül bir oyun için bir araya gelmiş olan beş kişiden ancak bir tanesinin sağ kalabildiği gösterilmektedir.

1981: Tiyatro ve Tiyatro Filmleri

Altman 1981’de Lion’s Gate film şirketindeki hisselerini satarak tiyatro yapımcılığına yöneldi. Sahneye koyduğu eserlerinden bazılarını sinemaya uyarladı. Örneğin Come Back To The Five and Dime Jimmy Dean (Geri Dön Jimmy Dean, 1982) adlı oda tiyatrosu piyesi gibi. Bunu izleyen yıllarda tiyatroya adapte ettiği eserler arasında nörotik bir kadınla aynı derecede nörotik, biseksüel bir erkeğin birbirlerine âşık oldukları, Beyond Therapy (Yararsız Tedavi, 1987) adlı sivri komedi kayda değerdir. Her ikisi, kendilerine eşlik eden doktorları tarafından engellenirler.

1991: Sinemaya Şahane Dönüşü

Yapıtlarının gişe gelirleri kastedilerek sık sık düşük bütçeli film yapımcısı olarak isimlendirilen Altman, 90’lı yılların başında seyirci tarafından çok tutulan iki yapıtla ortaya çıktı. The Player (Oyuncu, 1991) adlı filmle, düşlediği kariyeri bir cinayete rağmen gerçekleştirebilen genç bir film yapımcısının öyküsüyle, Hollywood’a hüzünlü bir anıt dikti. Bir partide figüran olarak kendi kendilerini canlandıran yaklaşık 70 büyük Hollywood starının bu filmde rol alması filme canlılık kattı. Short Cuts (Sosyeteden insan Manzaraları, 1993) yeniden Amerikan toplumunun anlayışlı, maske düşürücü ve aynı zamanda bedbin bir panoramasıydı. Kendisini herkesten ayn biri olarak gören Altman, olayların yan yana ve iç içe aktığı bu filmiyle 60’lı yılların sonundan beri ikinci kez Hollywood yönetmenlerinin en iyileri arasına girmeyi başardı. Uluslararası moda dünyasını hicvettiği Prit-â-porter (Hazır Giyim, 1994) filmiyle de ününü pekiştirdi. Kansas City (1996), Gun (1997), The Gingerbread Man (1998), Cookie’s Fortune (1999) ve Another City, Not My Own (1999) Altman’ın son filmlerindendir.

Robert Altman

Kaynak – 2

Robert Altman (d. 20 Şubat 1925, Kansas kenti, Missouri, ABD – 20 Kasım 2006 Cedars-Sinai Medical
Center, Los Angeles, Kaliforniya, ABD), ülkesindeki yerleşik sinema anlayışına karşı çıkan bağımsız tutumuyla tanınmış ABD’li sinema yönetmeni. Masumiyet, yozlaşma ve yaşam kavgası temalarını işlediği filmlerinde olay örgüsünden çok, karakterlerin ve atmosferin üstünde durur. En tanınmış yapıtı, Kore Savaşı sırasında orduya ait gezici bir hastanede (Mobile Army Surgical Hospital) geçen ve savaş karşıtı bir komedi olan M*A*S*H’tir (1970; Cephede Eğlence).

Robert Altman, 1943-47 arasında ABD ordusunda pilot olarak görev yaptı. Missouri Üniversitesi’ne üç yıl devam ettikten sonra sanayi filmleri çekmeye başladı. 1950’lerin sonlarıyla 1960’larda “Bus Stop” (Otobüs Durağı) ve “Combat” (Çarpışma) gibi bazı televizyon dizilerini yönetti. Altman’ın ilk filmleri olan Countdown (1967; Geriye Sayış) ve That Cold Day in the Park (1969; Parktaki O Soğuk Gün), yapım güçlükleri ve gişe başarısızlıklarıyla karşılaştı. Cephede Eğlence ise hem Robert Altman’ın ilk ve en büyük ticari başarısı oldu, hem de ona eleştirmenlerin övgüsünü ve Cannes Film Şenliği’nin büyük ödülünü getirdi.

Advertisement

Bu filmde denediği yenilikler, özellikle de alışılagelmiş olay örgüsünün dışına çıkması, birbirleriyle ve başka seslerle üst üste gelip karışan diyaloglar, Altman’ın sonraki filmlerinde de sık sık kullanacağı öğelerdi. Gene 1970 yapımı olan ve Houston’daki Astrodome’da geçen Brewster McCloud, alışılmışın dışında fantastik bir filmdi. Eleştirmenlerce çok beğenilen McCabe and Mrs. Miller (1971), hızla gelişen bir Uzakbatı kasabasındaki yaşamı anlatıyordu. Film, western kalıplarını sarsan yaklaşımı nedeniyle karşı-western olarak nitelendirildi.

Robert Altman, 1976’da çektiği Nashville’le M*A*S*H’in başarısına erişemediyse de, gerek eleştirmenler arasında, gerekse kamuoyunda ilginç tartışmalara yol açtı. Film, fonu country türü müzik sanayisinin oluşturduğu bir çevrede yürütülen bir siyasal kampanyanın, iç içe gelişen birçok küçük olay yoluyla, çok parçalı bir biçimde anlatılmasıydı. Bazı eleştirmenler filmi Amerikan yaşam tarzının parlak bir alegorisi olarak överken, kimileri fazla iddialı ve karmaşık buldular.

Robert Altman’ın öbür filmleri arasında, Raymond Chandler’ın bir romanından uyarlanan The Long Goodbye (1973; Özel Hafiye), gizemli bir düşten esinlendiği 3 Women (1977; Üç Kadın), dev kadrosu ve neşeli kalabalığıyla Nashville’i andıran A Wedding (1978; Bir Düğün) ve çizgi romandan sinemaya uyarlanan Popeye (1980; Temel Reis) müzikali sayılabilir. Altman 1980’lerde çağdaş tiyatro yapımlarının filmlerini yapmaya başladı.


Leave A Reply