Selçuklular Devleti Hakkında Bilgi

0

Selçuklu Devleti ve dönemi ile ilgili bilgiler

SelçuklularSelçuklular, Asya ve Anadolu’ da devlet kurmuş Türk soyu; çoğunluğunu Oğuzların oluşturduğu kabul edilir. kökenleri, Oğuzlar arasında Temir Yaylıg unvanıyla anılan Dokak ile oğlu Selçuk’a bağlanır. Aral Gölü yöresindeyken yabgudan sonra en yetkili kişi olan Dokak, Hazar hakanını yaraladı ve Oğuzların bir bölümüyle kaçtı. Dokak’ın ölümünden sonra, genç oğlu Selçuk Bey, Oğuz yabgusunun yanında yetişti, subaşılık görevi yaptı. Daha sonra, kendisine bağlı Oğuz boyu ile birlikte Ceyhun Irmağı’nın sol kıyısında bulunan Cend Kenti’ne geldi. Müslümanlığı seçen boylar, yeni bir dinamizm kazanırken Buhara ve Harizm’ den gelen pek çok din adamı, Oğuzların bu yeni dine uyum sağlamalarında, öğrenmelerinde yardımcı oldular. Bir süre sonra kâfire haraç vermeyeceğini söyleyerek elçiyi kovan Selçuk Bey, Oğuzlara karşı savaşa girişmeyi göze aldı. Oğuz orduları yenilgiye uğradıktan sonra, Cend Kenti ve çevresinde egemenliğini pekiştiren Selçuk Bey, İslâm dinini kabul etmiş olan öteki Türk boylarının da çevresinde toplanmasıyla büyük bir güç oluşturdu. 992’den sonra, Samanoğulları’nın taht kavgaları yüzünden zayıflamaları, Selçuk Bey’in, Maveraünnehir Bölgesi’ni elde etme arzusunu kamçıladı. 999’da, Karahanlılar Samanoğulları Devleti’ne son verince, Selçuklular da Karahanlıları yenilgiye uğrattılar (1003). Selçuk Bey, 1009’da, Oğuzları bir devlet düzeninde örgütledikten sonra, Cend’de öldü. Dört oğlundan Mikâil bir savaşta ölmüştü. Onun, Çağrı ve Tuğrul adındaki iki oğlu, Selçuk Bey tarafından yetiştirilmişti. Selçuk Bey’in yerine yabgu unvanını taşıyan küçük oğlu Arslan Yabgu geçmişti. Kardeşleri Yusuf ile Musa yardımcılıklarına getirilince Çağrı ve Tuğrul Bey yönetimde bey olarak görev aldılar. Karahanlılarla Selçuklular arasındaki çekişme çok geçmeden başladı. Tuğrul ve Çağrı beyler, Karahanlı Buğra Han’ın baskısı üzerine Talaş yöresine gittiler. Öte yandan Gaznelilerin başına geçen Mahmut da, Maveraünnehir’i ele geçirmek planları yapmaktaydı. Maveraünnehr’in değişik çekişmelere sahne olduğu bu dönemde, Gazneli Mahmut, Selçuklu Hakanı Arslan Yabgu’yu Hindistan’daki Kalincar Kalesi’ne hapsettirdi. Dağılan Türkmenlerin bir bölümü Gazneli Mahmut’un yönetimine girdiler. Maveraünnehr’de güçlükle tutunabilen Çağrı ve Tuğrul beyler, güvenli yerler aramaya başladılar. Çağrı Bey, batı yönünde ilerleyerek, Van Gölü çevresinde Ermenileri yenilgiye uğrattı. Maveraünnehre dönünce kardeşi Tuğrul Bey ile birlikte amcaları Musa Bey’i yabguluğa seçtiler. Böylece iki kardeş, Türkmenler arasında varlık göstermeyi başardılar. Karahanlı Hükümdarı Ali Tekin, Musa Yabgu’ nun oğlu Yusuf u kendine çekmeye ve Selçuklu ailesinin arasına ikilik sokmaya çalıştı. Ali Tekin’in Selçuklulara saldırması üzerine Tuğrul ve Çağrı beylerin ordusu ağır kayıplar vererek Harizm’e çekilmek zorunda kaldı. İkinci bir Karahanlı saldırısına uğrayan Selçuklular, daha çok kayıp verdiler. 1035’ten sonra Gaznelilerle de karşı karşıya gelen Selçuklular, Horasan’ da Gaznelilerle uzun süredir savaşan bazı Türkmen boylarını kendilerine çekmeyi başardılar. 1035’te Musa Yabgu’nun başkanlığında Ceyhun’u aşarak Gazneli topraklarına giren Çağrı ve Tuğrul Beyler, Merv ve Nesa kentlerine doğru ilerlerken kendilerine katılan Horasanlı Türkmenlerle kalabalıklaştılar. Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun temellerini burada atmaya başladılar. Gaznelilerden yurtluk toprak isteyen Selçuklular, Sultan Mesut’un saldırılarına uğradılar. Haziran 1035’teki çatışmayı kazanınca, burada kalmaya karar verdiler. Sonunda Nesa, Ferave ve Dihistan bölgeleri Selçuklulara verildi. Selçuklular kendi devletlerini kurdular ve başlangıçta Gaznelilere bağlı bağımsızlıkları bir menşur, hil’at ve sancakla kesinleşmiş oldu. 1038’de valisini yendikleri Nişapur, Selçukluların başkenti oldu. Selçukluların üzerine yürüdü. Selçuklular, çöle çekilmek zorunda kaldılar. Sultan Mesut’un onları izleyerek bozkıra girmesiyle, Dandanakan’da 22-24 Mayıs 1040’ta üç gün süren büyük bir savaş yapıldı, Gazneli Ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Sultan Mesut’un tüm hazinesi ve savaş ağırlıkları Selçukluların eline geçti. Sultan Mesut, 100 kadar adamıyla canını zor kurtardı.

Tuğrul Bey Selçuklu Devleti’nin kurulduğunu Bağdat halifesine bildirdi. Bundan sonra Selçuklu fetihleri başladı. Musa Yabgu, Herat ve çevresini ele geçirdi. 1040 sonlarında Sistan, Selçuklu Dev-leti’ne katıldı. Gazneliler sürekli yenilgilere uğradılar. Musa Yabgu, Zerenc’i ele geçirdi. Çağrı Bey’in oğlu Yakutî ve Mekran Bölgesi’ni aldı. Kirman’a gönderilen Çağrı Bey’in oğlu Kara Arslan Kavurt Bey, Büveyhileri yenilgiye uğratarak, 1041 ‘de Kirman’ın kuzeyini, daha sonra da bölgenin merkezi Serdsir’i ele geçirdi. Böylece tüm Kirman ülkesi de Selçuklu topraklarına katılmış oldu. Bundan başka Hürmüz Emirliği, Arabistan Yarımadasındaki Oman Sultanlığı da Selçukluların egemenliğini kabul ettiler. Çağrı Bey de, 1040’ta Cuzcan, Badgis, Huttalan ve Toharistan kentlerini Selçuklu Devleti’ne bağladı. Daha sonra Tuğrul Bey ile birlikte Harizm’i kuşatarak, Şah Melik’i yenilgiye uğrattılar. Çağrı Bey, 1044’te hastalamnca topraklarının yönetimi oğlu Alparslan’a verildi. Alparslan, Karahanlı Hükümdarı Arslan Han’ı yenilgiye uğrattı. 1050’de Alparslan, Fars Bölgesi’ni ele geçirdi. Bu arada Gazne Sultanı İbrahim ile Selçuklular arasında barış yapıldı. Bu barışla Selçuklu Devleti’nin sınırlan güneydoğuda Hindikuş Dağları’na kadar genişledi. 1060 Mart’ında Çağrı Bey, Serahs Kentı’nde öldü. Selçuklu Devleti’nin sınırlarını batıda da Tuğrul Bey genişletti. Taberistan’ı Selçuklu Devleti’ne kattı. 1046’da Hemedan Kenti de Selçuklu yönetimine girdi. Tuğrul Bey, Rey Kenti’ni başkent yaptı. Taberek, Kazvin, İsfahan ve Dihistan Selçuklu Devleti’ne katıldı. Bizans sınır bölgelerine yerleştirilen Türkmenler de sık sık akınlar düzenleyerek, başta Erzurum, Diyarbakır, Sincar, Erran, Mardin, Musul olmak üzere birçok kenti birer birer ele geçiriyorlardı. 1046’da Gence önlerinde yapılan bir savaşta, Bizans Ordusu ağır bir yenilgiye uğratıldı. Van Bölgesi’nde de Ermeni güçleri zararsız hale getirildi. 18 Eylül 1048’de bir Bizans Ordusu Hasankale önlerinde ikinci kez ağır yenilgiye uğratıldı. Tuğrul Bey, bir yıllık kuşatmadan sonra, İsfahan ile çevresini Selçuklu Devleti’ne bağladı. Fars, Ahvaz, Huzistan, El-Cezire ele geçirildi. 1054’te Tuğrul Bey, Gence, Bargiri, Erçiş kentlerini ele geçirdi. Çoruh ve Kelkit vadilerinden Anadolu içlerine doğru girildi. Irak’ta Büveyhilerin, halifelik merkezini ele geçirme girişimleri, Tuğrul Bey’in buraya dönmesine neden oldu. Bağdat’a yaklaştığı sıralarda, Büveyhilerin Tuğrul Bey’e bağlılıklarım bildirmeleri üzerine sorun anlaşmayla çözümlendi. 17 Ocak 1055’te büyük bir törenle Bağdat’a giren Tuğrul Bey, Büveyhilerin ileri gelenlerinin birçoğunu tutukladı ve bu hanedana son verildi. Çağrı Bey’in kızıyla halifenin evlenmesinden sonra, halifelik makamını etkisi altına alan Tuğrul Bey, Irak topraklarını da Selçuklu Devleti’nin egemenliğine soktu. Başarılı Musul seferinden sonra Bağdat’a dönen Tuğrul Bey’e halife, doğunun ve batının hükümdarı olarak dua etti ve Rüknüddünye ve’ddîn unvanını verdi. İkinci seferinden de zaferle Bağdat’a dönen Tuğrul Bey, halifenin kızıyla evlendi, ülkenin çeşitli sorunlarıyla ilgilendi ve 1063’te öldü. Yerine Çağrı Bey’in oğlu Alpaslan, Büyük Selçuklu Devleti’nin başına geçti. Alpaslan, hızla yeni fetihlere girişti. Çeşitli karışıklıkları bastırdıktan sonra, asıl hedefi olan Anadolu’ya yöneldi. 1064’te Azerbaycan’ı, Erran’ı ve Gürcüleri kendisine bağlayarak Ermenilerin kalesi olan Ani’yi ele geçirdi. Kıpçak başbuğlarını yenilgiye uğrattı. 1066’da da Gürganç üzerinden, Merv’e döndü. Sınırları güven altına aldıktan sonra, Anadolu üzerine yola çıktı. Malatya, Ergani, Ahlat, Harran ve Antakya gibi önemli sınır kentlerini birer birer ele geçirdi. Bizans İmparatoru IV. Romanos Diogenes Selçukluları Anadolu’ dan çıkarmak istedi. Onun Halep yöresine inmesinden yararlanan Selçuklu komutanı Afşin, Eskişehir yakınlarındaki Ammuriye (Amorion) Kalesi’ni ele geçirdi. 1069’da Bizans imparatoru, ikinci kez Anadolu seferine çıktığında, Selçuklular Konya’yı yağmaladılar. Bizans imparatoru, kesin bir çözüm bulmak için, daha güçlü bir orduyla Selçuklu merkezine yöneldi. Malazgirt’e gelen Alpaslan, kendisinden dört kat güçlü Bizans Ordusu’nu kesin bir bozguna uğratarak, Romanos Diogenes’i tutsak aldı. Bu zafer Türklerin Anadolu’yu tümüyle ellerine geçirmelerine yol açtı. Bundan sonra Bizans Orduları Selçuklu kuvvetleri karşısında hiçbir yerde tutunamadılar (1071). Alpaslan, Rey’de bir kale komutanının saldırısı sonucu öldü (1072).

Yerine oğlu Melikşah, Selçuklu tahtına oturdu. Melikşah’ın yanında, babasının başveziri Nizamülmülk vardı. Onunla birlikte Selçuklu Devleti, daha büyük fetihlere girişti. Melikşah, Gaznelileri ağır bir yenilgiye uğrattı, başkenti İsfahan’a taşıdı. Bir yandan da Selçuklu komutanlarının Anadolu topraklarındaki ilerlemeleri sürüyordu. 1074’te, Marmara ve Ege Denizi kıyılarına ulaşıldı. 1078’de Kutalmışoğlu Süleyman Şah, İznik Kenti’ni ele geçirerek kendisine başkent yaptı. Böylece Boğazlar ve Marmara Denizi, Selçukluların denetimi altına girdi. 1085’te Mervanilerin tüm toprakları Selçukluların yönetimine geçti. Şiilere karşı mücadele Melikşah döneminde yeni boyutlar kazandı. Mısır’daki Fatimi Devleti, Suriye’de sürekli Selçukluları uğraştırıyordu. Atsız ve Ay tekin komutasındaki kuvvetler, 1072’de Kudüs ve Filistin bölgesini ele geçirmişlerdi. Atsız, Mısır topraklarına girerek, Kahire önlerine kadar ilerledi. Burada yapılan savaşı yitirerek yeniden Suriye’ ye çekildi. Suriye’deki fetihler sürerken, Gürcistan ve Azerbaycan’da karışıklıklar başgösterdi. 1076’da Melikşah, Kafkas Seferi’ne çıkmak zorunda kaldı. 1080’de ise Selçuklu komutanları, Kars, Oltu ve Erzurum’u Bizanslılardan geri almayı başardılar. Daha sonra da Trabzon ve Çoruh Vadisi ele geçirildi. 1082’de İstanbul’da Kartal yakınında bulunan Dragos Çayı, Selçuklu-Bizans sınırını oluşturan, bir antlaşma yapıldı. Melikşah ise 1085’te, Süleymanşah’m ele geçirdiği Antakya’ ya girdi. Bu arada Suriye egemeni Tutuş ile Süleymanşah arasında çıkan anlaşmazlık, Süleymanşah’m ölümüyle sonuçlandı. 1087’de Bizans’ın elinde bulunan Urfa Kenti’ni Selçuklu Devleti’ne katan Bozan, buranın valiliğine atandı. Melikşah, kızını halifeyle evlendirdi. 1092’de babasının yerine İznik’te tahta oturan Kılıç Arslan, bir donanma oluşturarak Bizanslılara Marmara Denizi’nde yaşam hakkını daralttı. Bir başka Türk denizcisi olan Çaka Bey de, Ege Denizi’ndeydi. Çaka Bey, İzmir’de hazırladığı donanmasıyla, arka arkaya Bizans donanmalarını yenilgiye uğrattıktan sonra, Trakya ve Attika Yarımadası’nda da askeri hareketlerde bulundu. Anadolu topraklarının Selçuklu Devleti’ne bağlandığı sırada, 1087’de Melikşah Maveraünnehir üzerine bir sefer düzenledi. Semerkant’ı kuşatarak kentin egemenini tutsak aldı. Tales, Balasagun ve İsticab egemenleri, Selçuklu Devleti’ne vergi vermeye başladılar. Buğra Han’ın da gelerek Melikşah’a boyun eğmesi sonucu, tüm Karahanlı toprakları Selçuklu İmparatorluğu’nun yönetimine girdi. Melikşah, Özkend Kenti’ne geldi ve imparatorluğunun sınırlarının Çin Seddi’ne kadar uzandığını, Yemen ve Hicaz’ın da Selçuklu Devleti’ne bağlandığını gördü. Son yıllarda Alamut Kalesi’nde Hasan Sabbah’ın başlattığı ayaklanma, tehlike oluşturmaya başladı. Melikşah, Hasan Sabbah ve yandaşlarının ortadan kaldırılmasını buyurdu. Ancak bu arada, oğlu Mahmut’u tahta geçirmek isteyen Terken Hatun tarafından 20 Kasım 1092′ de zehirlenerek öldürüldü. Ülke yeni çalkantılar içine sürüklendi. Çünkü kısa bir süre sonra da, Alpaslan döneminden beri veziriazam olan Nizamülmülk, Hasan Sabbah’ın adamlarınca öldürüldü. Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Melikşah’ın çocukları arasında dört parçaya bölündü.
1. Irak ve Horasan Selçukluları,
2. Kirman Selçukluları,
3. Suriye Selçukluları,
4. Anadolu Selçukluları.


Leave A Reply