Sinekli Bakkal Kitap Özeti, Konusu, Karakterler, İnceleme, Halide Edip Adıvar

0
Advertisement

Halide Edip Adıvar’ın Sinekli Bakkal isimli kitabının konusu, karakterleri, incelemesi, eleştirisi, özeti. Halide Edip Adıvar kitapları.

Sinekli Bakkal

Sinekli Bakkal Özeti

Romanın Başlıca Karakterleri:

Emine: 17- 1 8 yaşlarında genç güzel bir kız.
Tevfik: Emine’nin okuldan arkadaşı, karagöz oynatıyor, ortaoyununda Zenne (kadın) rolüne çıkıyor, bu yüzden “Kız Tevfik” lakabıyla anılıyor.
Mustafa Efendi: İstanbul Bakkalı yerini işleten, Tevfik’in dayısı.
İmam: Kısa boylu, cılız, vazeder gibi konuşan Emine’nin babası.
Zaptiye Nazırı Selim Paşa Dönemin Emniyet Müdürü
Sabiha Hanım: Selim Paşa’nın eşi.
Ebe Zehra Hanım: Emine’nin ebesi. Emine’nin Tevfik’ten boşanıp baba evine dönmesinde babasını ikna eden kadın.
Vehbi Dede: Mevlevi dervişi, Rabia’ya musiki dersi veren öğretmen.
Peregrini: Rabia’ya piyano dersi veren İtalyan sanatçı. Rabia’nın eşi.

Halide Edip Adıvar Hayatı ve Eserleri

SİNEKLİ BAKKAL

II. Abdülhamit döneminin İstanbulu’nda Sinekli Bakkal sokağında, mahallenin cimri, hırslı, gür sesli imamının genç yaşta karısı ölür, kızı Emine de bakkal Mustafa Efendi’nin yeğeni, okul arkadaşı Tevfik’i sever. Tevfik’se boşta gezen biridir. Bazen Karagöz oynatır, bazen de Ortaoyuncusu olarak “zenne” (kadın) rolünde sahneye çıkar. Bunun için de ona mahalleli “Kız Tevfik” adını takmıştır. Tevfik’in dayısının İstanbul Bakkaliyesi adlı işlek bir dükkanı vardır. Dul annesiyle birlikte dayısının yanında kalmaktadırlar.

Annesini ve dayısını arka arkaya yitiren Tevfik’i oyunculuktan vazgeçiren Emine, Tevfik’e kaçar. Duruma tepki gösteren babasını dinlemez ve onunla evlenir. Bunu duyan babası mahalle önünde kızını evlatlıktan reddeder. Başlangıçta bakkal dükkanını çalıştırmaya girişen Tevfik, bunu beceremez. Bunun üzerine de Emine, yönetimi ele alır. Çünkü Tevfik, düzensiz, tembel ve çok pistir.

Emine bir gece uyandığında kocasını yanında bulamaz, her yanı aradıktan sonra onun dükkanda olduğunu görür. Yanında da arkadaşları vardır. Kocası arkadaşlarına Emine’nin taklidini yapmaktadır. Önce dükkana gelen müşterilere nasıl davrandığını, ardından kendisinin nasıl süslendiğini taklit edip, herkesi gülmekten kırıp geçirmektedir. Dükkana topladığı 5-6 arkadaşıyla mutludur. Emine buna çok sinirlenir, bağırır çağırır. Sonra da baba evine dönmeye karar verir. Bunun için ebesinden yardım ister. Ebesi babasını zor ikna eder. Önce Tevfik boşayacak, sonra da o, dönüş izni verecektir. Ebenin çabasıyla sorun çözülür, Emine hamiledir, babası onu affedebilir. Emine’nin bir kızı olur, Rabia adını kor.

Advertisement
Dedesi Rabia’nın eğitimini üstlenir.

Verdiği sıkı bir eğitimle daha onbir yaşında hafızlığa başlar. Sesi çok beğenilir. Hafiz olarak camilerde, konaklarda Kuran ve Mevlit okuyup güzel sesiyle herkesin ilgisini çeker. Ünü kısa zamanda yaygınlaşır. Bu nedenle Zaptiye Nazırı Selim Paşa’nin karısı Sabiha Hanım tarafından sevilir, korunur. Çünkü Rabia çok yeteneklidir. Bu yeteneğin geliştirilmesi, müzikle de uğraşması gerektiğini düşünen Sabiha Hanım, Rabia’ya özel öğretmenler bulur. Bunlardan biri Mevlevi dervişi Vehbi Dede ile oğlu Hilmi’ye de piyano dersi veren İtalyan sanatçısı Peregrini’dir. Rabia Peregrini’ye hemen ısınır. Peregrini de Rabia’nın sesine hayran olur.

Zamanla Rabia büyümekte, yetişkin bir genç kız olmaktadır. Dedesinin her türlü olumsuz tanıtımlarına karşın babasını özler, görmek, tanışmak ister. Bir gün dedesinden habersiz, gizlice babasının bakkal dükkanına gider ve onunla tanışır. Babasını sever, artık zaman zaman yine dedesinden gizlice ona gitmeye, işlerine yardım etmeye başlar. Ancak bunu duyan dedesi, ona “Ya annen, ya baban” diye baskı yapar. Bunun üzerine Rabia babasını seçer ve onunla dükkanın üstündeki odaya yerleşir. Özgürlük yanlısı aydın bir genç olan Selim Paşa’nın oğlu Hilmi Bey, Fransız postanesinden kendisine gelen yabancı dergi ve gazetelerden dış basını izler. Ama bu durum duyulunca postaneye gitmeye çekinir. Çünkü II. Abdülhamit’in emriyle yabancı postanelere Müslümanlar’ın girmesi yasaktır. Hilmi Bey, buna da bir çare bulur.

Kız Tevfik, kadın giysileriyle postaneye gönderilir. Bir süre Tevfik gazete ve dergileri getirir. Ama öteden beri kendisine sinirlenen eski kayınbabası, Saray’a ihbar ederek onu yakalatır. Selim Paşa bu işe çok sinirlense de Padişah’a kendisini affettirmek adına, oğlunun sürgün edilmesini emreder. Kız Tevfik ile oğlu Hilmi Bey, Şam’a sürgüne gönderilirler. Babasının sürgüne gönderilmesi üzerine Rabia, tek başına babasının dükkanını işletmeye başlar. Öteden beri kendisini sevdiğini söyleyen Peregrini ile evlenir. Peregrini Müslüman olur. Bir erkek çocukları dünyaya gelir. Çok mutludurlar.

Birkaç yıl geçer babasının ve arkadaşlarının geleceğini öğrenir. Çünkü II. Meşrutiyet ilan edilmiştir, sürgün edilenler dönmeye başlar. Her biri de halkın gözünde birer kahraman gibidir. Büyük törenlerle, alkışlarla, omuzlarda karşılanırlar. Kız Tevfik de gelenler arasındadır. Ne var ki yaşlanmış, yapılan karşılamaya bir anlam verememiştir. Onun özlediği kızıdır. Dileği bir an önce ona kavuşmaktır. Evine gidip torununu da görünce duygulanıp gözlerinin yaşına engel olamaz. Sinekli Bakkal’da mutluluğa açılan bir iklimi duyumsar.


BAŞKA BİR ÖZET

Sinekli bakkal bulunduğu semtin adını almış olan dar bir sokaktır. Bir geçitten çok bir toplantı yeri gibidir. Bu sokakta oturanlardan biri mahalle imamıdır. Onun kızı, Emine ise babasının istemesine rağmen “Kız Tevfik” denilen bir halk sanatçısı ile evlenir. Tevfik; orta oyunu, karagöz gibi şeylerle vakit geçirir. Ayrıca Emine ve Tevfik ile birlikte, sokaktaki İstanbul bakkaliyesini işletmektedir. Bir süre sonra Tevfik ile Emine anlaşamazlar ve ayrılırlar. Tevfik yaptığı şaklabanlıklar yüzünden sürülür. Ancak Emine hamiledir, inadını ve iradesini annesinden, yeteneklerini ise babasından olan bir Rabia isimli bir kızları dünyaya gelir.

Emine’ nin babası Rabia’nın dedesi olan imam ise Rabia’yı biraz büyüyünce hafız yapar. Mahallenin bir de kibar konağı vardır: “Selim Paşa Konağı”. Bu konak başlı başına bir alemdir. Selim Paşa’nın Hanımı dünyanın tadına varmış, yaşlandıkça ölüm korkularına kapılmıştır ve teselliyi nerede bulacağını şaşırmış bir kadındır. Selim Paşa ise Padişahın dostlarından ve Zaptiye Nazırı idi. Oğlu Hilmi ise babasının aksine Jön Türklerle ilgisi olan bir ihtilalcidir. Büyüklük peşinde bir hayal adamı. Konağa giren – çıkan pek çoktur. Peregrini adında ki bir italyan piyanist Vehbi Dede adında bir Mevlevî bunların başlıcaları arasındadır.

Advertisement
Rabia mevlit ve kuran okumaktaki şöhreti ile Selim Paşa konağına kapılanır.

Peregrini’yi orada tanır. Vehbi dededen musiki dersleri, alır. Rabia biraz büyüdüğünde Hiç görmediği babası Tevfik sürgünden dönmüştür. Rabia annesi ile babası arasında tercih yapmak zorunda kalmış ve Babası Tevfik’i seçmiştir. Bunun üzerine Emine Rabia’ya çok kızmış her namazdan sonra beddua etmeye başlamıştır.

Rabia Babasına bakkalda ve karaGöz oyunlarında yardım etmekte Mahallenin cücesi olan Rakım Amcası ile beraber hep beraber güzel vakit geçirmektedir. Lakin Tevfik’in kadın kılığına girip Selim Paşanın oğlu Hilmi için Fransa’dan gelen yabancı evrakları feslilerin giremeyeceği Fransız Postanesine gidip alması esnasında yakalanması ile, Tevfik, zaptiye dairesinde “göz patlatan Hakkı” adında ki zorbanın sıkı işkenceleri ile sorguya çekilmiştir. Gene de Hilmi’nin adını vermez sürgüne yollanır. İş anlaşıldığı için Paşanın oğlu Hilmi de Selim Paşanın emri ile sürgüne Şama sürülecektir.

Tevfik yokken Rabia Rakım Amcanın yardımı ile dükkanı idare eder. Vehbi Dede ve Peregrini de kendisine arkadaşlık ederler. Ama babası sürgüne yollandığından sonra bir daha Selim paşa konağına ayak basmaz. Konakta pek sevdiği bir Cariye vardır: Kanarya Hanım. Çerkez asıllı olan Kanarya Hanım da aslında evlenip çırak çıkmıştır.

Rabia, Ramazanlarda camileri gezer mukabele okur ara sıra mevlitlere çağrılır. Şehzade Nihat Efendisinin yalısında da Mevlit okumaya davet edilir. Rabia yalıya gittiğinde iç salonun kapıları açılarak sinekli bakkal mescidinin büyük bir toplantı yeri haline getirildiğini görür. Renkli Papatya başlarına benzeyen yüzlerce başörtülü kadın dinleyicisi vardır. Bu duygulu kalabalığa yanık ve dokunaklı sesi ile mevlit okuduktan sonra salonun sonunda çok güzel bir mermer heykele benzeyen sarışın bir kadın görür . Bu kanarya Hanımdır. İki eski dost çığlık çığlığa birebirlilerinin boynuna atılırlar.

Peregrini, Rabia’nın okuduğu mevlide hayrandır.

Karakterine, olgunluğuna hayrandır. Sonunda , tasarısını Vehbi dedeye açar. Onunda uygun bulması üzerine Rabia ile evlenmek için dinini değiştirir. Osman adını alır. Vehbi dede de, onu kızı gibi sevmektedir. Yani Rabia da güzelliği bulan Tanrı sevgisi…

İmam da Emine de öldüğünden Osman’la Rabia Evi onarırlar. Dükkanın üstüne yerleşirler. Rabia’nın gebeliği çok sıkıntılı geçer. Sonunda İstanbul’da ilk defa yapılan bir sezeryan ameliyatı ile kurtulur. Bir oğlu olur. Bu mutlu olayı izleyen yıllarda 1908 meşrutiyeti gelir. Sürgünler yerlerine dönerler. Geri dönenler arasında Tevfik de vardır. Rabia, Osman Rakım Amca  Mahallenin Kibar tulumbacısı, Sabit Bey ağabey , Bütün sinekli bakkal onu karşılamaya giderler. Vakti ile Padişah haini diye sille tokat İstanbul’dan sürülenlerin hepsi, şimdi birer Hürriyet kahramanı olarak dönmektedir.

Tevfik’in bu siyasi görüşlerle ilişiği yoktur. Vapur rıhtımına yanaşıp ta sürgünler çıkınca karşılama törenleri başlar. Sabit Bey ağabey bir emir verince sinekli bakkal takımı Tevfik’in bile ürkütüp saklanacak yer aratan bir coşku ile gösterilerine başlar. Sinekli bakkal delikanlıları Şişmanca bir adamı omuzlarına alırlar. Tevfik’in mahalleye dönüşü dolası ile ateşli bir hürriyet nutku çeken bu adamı Tevfik hemen tanır. Bu zaptiye dairesinde kendine işkence eden göz patlatan Muzafferdir. Vehbi Dede ile Osman Tevfik’in Koluna girer ve ona bir torunu olduğunu haber verirler.


Leave A Reply