Sosyolojinin Diğer Bilimlerle İlişkisi

0
Advertisement

Sosyolojinin diğer bilim dalları ile olan ilişkisi nasıldır? Sosyolojinin tarih, ekonomi, antropoloji, psikoloji ve siyaset bilimi ile olan ilişkisi nasıldır?

Toplumsal bilimler birbirlerinden kuram, kavram, yöntem, veri ve bulgu açısından karşılıklı yardım ve ilişki sağlamak durumundadırlar. Sosyolojinin en yakın ilişki kurduğu toplumsal bilim dalları: Tarih, ekonomi, antropoloji, siyasal bilim, psikoloji ve sosyal psikolojidir.

a) Sosyoloji ve Tarih: Tarih bilimi, toplumların oluşma, gelişme, dağılma ve çözülme dönemlerindeki toplumsal olayları ele alır. Onları zaman ve uzay içerisinde ayn ayrı kalıplaştırıp, özgül nitelikleri içerisinde inceler. Sosyolojinin amacı ise, bu somut olayları inceledikten sonra, “olgu”lara ulaşmak, ortak ilke ve kuralları saptayarak genellemelere varmaktır. Örneğin, tarih feodal toplumun gelişmesini ancak belirli bir yer ve zaman çerçevesinde inceler. Sosyoloji ise, tarihin de verilerini kullanarak, feodaliteyi ekonomik, toplumsal ve siyasal bir bütün halinde ele alır ve bu sistemin özgül niteliklerini yer ve zamandan bağımsız genel kuram ve kavramlar içerisinde toplar. Yine örneğin, tarih devrimleri tek tek özgül koşullan içinde inceler. Sosyoloji ise, tüm devrimsel oluşumları, nedenleri, özellikleri ve sonuçlarıyla genel kavram ve kuramlar içerisinde ele alır. Ancak, tarih de sadece geçmişi incelemekle yetinmez; bu günü açıklamak, yarına ışık tutmak ister. Çünkü, her tarihsel dönem, bir sonraki dönemin nedenlerini, belirleyici etkenlerini içerir; tarihsel birikimin, bireyden toplumsal bütüne dek, bu günü ne ölçüde ve ne yönde biçimlendirdiği saptanabilir; böylece tarih, sosyolojinin de yardımıyla dünü, yarma bağlayabilen bir bilim olarak ortaya çıkabilir.

b) Sosyoloji ve ekonomi: Sosyoloji ile ekonomi arasındaki karşılıklı ilişki gerekli, hatta zorunludur.

İnsanlar, doğaya karşı tek başına mücadele etme gücünden yoksun olduğu için, güçlerini birleştirmek zorundadır. Bireyler, kişisel gereksinmelerini gidermek için başka bireylerin üretimine bağlıdır. Bütün bunlar, toplumun oluşup sonra da farklılaşmasında, en temel etmen olmuştur. Bu mücadele ve iş bölümünde bireyler, yalnızca emek ve onun görünümü olan araçlara sahiptirler. Öyleyse ekonominin konusu, toplumun oluşumunun ve sürebilmesinin temelinde yatan, doğaya karşı mücadele, yani üretim sürecidir. Gelir, tüketim, birikim gibi temel ekonomik işlev ve kavramlar ancak toplum içinde, toplumlaşma içinde bir anlam kazanabilir.

Bu ilişkiye sosyoloji tarafından bakarsak, benzer durumu onda da görebiliriz.

Advertisement

Üretimsiz bir toplum düşünülemez. Sosyoloji, üretimin toplumsal yapısını, yani üretim sürecinde oluşan toplumsal ilişkileri ortaya koymak durumundadır. Bu açıdan sosyolojinin, ekonominin yardımına gereksinmesi vardır. Aynı şekilde sosyoloji, toplumsal değişmeyi, özellikle teknolojik etkenin ağırlık kazandığı toplumsal değişme türlerini, yani bir toplumdaki ekonomik ve teknolojik evrimle toplumsal değişme arasındaki ilişkileri incelemek ve açıklamak için, yine ekonominin yardımına ihtiyaç duyacaktır. Bu ilişki, maddi ve manevi toplumsal öğelerin birbirinden bağımsız olarak incelenemeyeceğini göstermektedir.

c) Sosyoloji ve Antropoloji: Kısaca, insan oluşumunun bütünlüğüne uygulanabilecek bilgiler toplamı olarak tanımlanan Antropoloji, fiziksel ve kültürel antropoloji olarak ikiye ayrılır.

Fiziksel antropoloji, çeşitli ırkların, anatomilerini, beden biçimlerini, kan gruplarını, kısaca biyolojik özellikleri inceler, karşılaştırmalar yapar.

Kültürel antropoloji ise insan topluluklarının yaşayışlarını konu edinir. Etnografya ve etnoloji olarak iki alt dalı vardır. Etnografya, yazı dili olmayan toplumların, savaş ve üretim araç ve gereçlerini, giyim ve süsleme biçimlerini, ulaşım ve haberleşme yollarını, düşünme ve akıl yürütme biçim ve tekniklerini, sanat yapıtlarını sistemli bir biçimde somut ve betinleyici bir yolla anlatır.

Etnoloji, birbirinden farklı uygarlık ve kültürlerin nesnel yapılarını, belirli kalıplar içinde tipleştirme, formüle etme çabasında olan bir bilimdir.

Sosyoloji, antropolojinin verilerini toplumsal olayları açıklamada malzeme olarak kullanır.

Advertisement

d) Sosyoloji ve psikoloji: Sosyoloji ve psikoloji, birbirinden farklı alanları kapsarlar, Psikoloji davranışları incelerken, davranışların gerisinde yatan dürtüleri, duyguları, tutkuları da çözümler. Psikolojinin bu bulgularından yararlanmadan, toplumsal grupların çeşitli davranışlarını, ilişkilerini kavramak olanaksızdır. Diğer taraftan, insan kişiliğinin oluşmasında, kültürün etkileyici, hatta belirleyici elemanlarını bilmeden insan davranışlarını psikolojik açıdan anlamak da kolay değildir. Bu nedenlerle psikoloji ve sosyoloji karşılıklı yardımlaşma içindedir. Hatta, giderek hem bireyseli hem toplumsalı ilgilendiren moda, liderlik, reklam, propaganda v.s. konuları ele alan “sosyal psikoloji” adı altında bir bilim dalı da doğup, gelişmiştir.

e) Sosyoloji ve siyasal bilim: Siyasal bilim, devlet, iktidar ve bunları belirleyen, etkileyen etmenleri konu alan bir bilimdir. Ancak, hem “var olanı” hem de “olması gereken” i ele aldığı için sosyolojiden farklıdır. Siyasal bilim, bu iki işi yapabilmek için sosyolojinin bulgularından yararlanır. Çünkü, toplumun yapısını, inançlarını, davranışlarım bilmeden, ona yön vermek, istenilen yönü vermek olanaklı değildir. Bu nedenle siyasal bilimle sosyoloji arasında sıkı bir bağ vardır.

Sosyolojinin incelediği konulardan bazıları doğrudan doğruya sosyolojiyi ilgilendirdiği halde, bazıları aynı zamanda diğer toplumsal bilimlerin de konusunu oluşturur. Sosyolojinin, doğrudan ilgilendiği belli başlı konular şöyle sıralanabilir:

a) Toplumsal gruplar, grup içi ve gruplar arası ilişkiler.

b) Toplumsal grupların yapıları, bu yapılarda ortaya çıkan değişmeler; değişmeleri etkileyen etkenler.

c) Kişinin grup içerisindeki statüsü (mevkii), rolü, uymakla yükümlü olduğu kurallar. Grup kurallarının insan davranışlarını etkileme dereceleri.

d) Kurallarda zamanla meydana gelen değişmeler; yeni kuralların ortaya çıkış nedenleri. Toplumsal değerler ve bu değerlerin önemi.

e) Toplumsal ve kültürel değişmeler; toplumsal ve kültürel değişmelerin nedenleri ve sonuçları. Çeşitli toplumsal ve kültürel olayların birbirine olan etkisi.

Sosyoloji ve diğer toplumsal bilimlerin aynı konuyu, nasıl farklı biçimde ele alabileceklerini bir örnekle gösterelim: Bir fabrikayı inceleyen, çeşitli bilim adamlarının, konuyu ele alış biçimleri farklı olacaktır elbette.

Örneğin: Coğrafyacı, fabrikanın doğal çevresini, yollarının durumunu, ulaşım sorunlarını, çevrenin iklim ve nüfusunu ele alacaktır.

İktisatçı, herşeyden önce işletmedeki üretim araçlarını gözden geçirecek, işbölümünü inceleyecek, kurumun verimli çalışıp çalışmadığını araştıracak, üretilen malların nasıl bölüşüldüğü ve tüketildiği üzerinde duracaktır.

Advertisement

Hukukçuyu, özellikle kurumla ilgili anlaşmalar ve bunlardan doğan haklar ve yükümlülükler ilgilendirecektir.

İşletmeci, işletmenin nasıl finanse edildiğini araştıracak, maliyet, fiyat, sürüm ve ücretle ilgili sorunları inceleyecektir.

Sosyolog ise, işletmenin toplumsal yapısını inceleyecektir. İşletmedeki çeşitli kuruluşlar üzerinde araştırmalar yapacak, bu kuruluşlardan hangilerinin üstün durumda, hangilerinin doğmakta, gelişmekte ya da çözülmekte olduğunu araştıracaktır. İşletmenin o bölgede yaşayan insanlar üzerindeki etkisini inceleyecek, halkın toplumsal ve kültürel yönden değişmesine ne ölçüde katkıda bulunduğu vb. açıklayacaktır.


Leave A Reply