Ultrason nasıl çalışır, icadı kim tarafından ve ne zaman yapılmıştır? Ultrason cihazının geliştirilmesi, tarihçesi hakkında kısa bilgi.
Ultrasonun İcadı – Tarihçesi
Ultrason tanısal görüntüleme teknolojisidir. Vücudun içinin resmini üretmek için yüksek frekanslı ses dalgalarını – insan işitme aralığının çok ötesinde – kullanır. Ultrason birçok tıbbi kullanıma sahiptir, ancak en gebeliklerdeki taramaları aklımıza getirir. Bunun nedeni, gelişmekte olan fetüsü tehlikeye sokmayacak bir teknolojinin kullanılıyor olmasıdır.
Ultrason tarayıcılar, vücudu taramak için dönüştürücü olarak adlandırılan bir el cihazı kullanır. Dönüştürücüdeki kristaller vücuda yüksek frekanslı ses dalgaları gönderir ve geri dönen ekoları algılar. Buna 1880’de Pierre Curie tarafından keşfedilen piezoelektrik etki denir. Bir bilgisayar bu bilgiyi işler ve vücudun içinde gerçek zamanlı hareketli bir görüntü üretir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Müttefikler Sualtı Alman U-teknelerini tespit etmek için sonar teknolojisini geliştirdiler. Bu, insanın işitme aralığı içinde ses perdesine dayanıyordu. Savaştan sonra, tıbbi tanı ve tedavi için ses tespit teknikleri kullanıldı. Sesin frekansı ne kadar yüksek olursa, o kadar küçük nesneleri tespit edilebilir.
Ultrasonun Kullanımı
Ultrasonun görüntüleme potansiyeli 1950’lerin sonlarında gerçekleştirildi. Ian Donald, iç organları, tümörleri ve kistleri ultrasonla görüntüleme üzerine çalıştı. Diasonograf ultrason makinesi jinekolojik sorunları teşhis etti.
Ultrason tarayıcıların hastanelerde yaygın olarak kullanılmaya başlaması 1970’lere kadar sürdü. Epidemiyolog Alice Stewart’ın çalışmaları, fetüsleri resmetmek için X ışınlarından çok daha güvenli olduklarını keşfetti. Doğmamış bir bebeğin ultrason görüntüsü, şimdi doğum deneyimi için bir temel olarak kabul edilir. 1972’den beri, hamileleik taramalarında kullanılan ultrasonlar ebeveynlere, doğumdan önce bebeğin sağlık durumu ve cinsiyeti hakkında bilgi edinme şansı vermiştir.
