Varlık ve Zaman Kitap Özeti Konusu, Analizi, Karakterleri, Martin Heidegger

0
Advertisement

Martin Heidegger’in Varlık ve Zaman adlı kitabının konusu, karakterleri ve özeti. Varlık ve Zaman kitabı incelemesi, Martin Heidegger kitapları hakkında bilgi.

Varlık ve Zaman

Varlık ve Zaman

“Varlık ve Zaman” Alman filozof Martin Heidegger’in 1927 yılında yayımlanan felsefi eseridir. Kitap yaygın olarak 20. yüzyıl felsefesinin en etkili eserlerinden biri olarak kabul edilir ve ontoloji, varoluşçuluk, hermeneutik ve fenomenoloji alanlarında önemli bir etkiye sahiptir.

“Varlık ve Zaman “ın ana teması, insan varoluşunun doğasının ve var olmanın ne anlama geldiği sorusunun araştırılmasıdır. Heidegger, insanın kendi varoluşu üzerine düşünme yeteneği bakımından eşsiz olduğunu ve bu yeteneğin insanı diğer tüm varlıklardan ayırdığını savunur.

Kitap iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde Heidegger “Varlık” kavramını ya da varlığın temel doğasını analiz eder. Varlığın geleneksel felsefi yöntemlerle tanımlanamayacağını ya da anlaşılamayacağını, bunun yerine insan varoluşunun fenomenolojik bir analizi yoluyla ele alınması gerektiğini savunur.

Kitabın ikinci bölümünde Heidegger “zaman” kavramına ve onun insan varoluşuyla ilişkisine odaklanır. İnsanların, varoluşlarının her zaman çevreleri ve başkalarıyla ilişkileri tarafından bağlamsallaştırıldığı bir “dünyada-olma” durumunda var olduklarını savunur. Heidegger ayrıca “özgünlük” fikrini ya da bireylerin kendi varoluşlarının sorumluluğunu üstlenmeleri ve kendi değer ve inançlarını yansıtan seçimler yapmaları gerektiği fikrini araştırır.

Advertisement

Genel olarak, “Varlık ve Zaman” 20. yüzyılda felsefi düşüncenin gelişimi üzerinde derin bir etkiye sahip olan karmaşık ve zorlu bir eserdir. İnsan varoluşunun önemine ve kişinin kendi hayatının sorumluluğunu alması gerektiğine yaptığı vurgu, nesiller boyu okuyucu ve düşünürler arasında yankı uyandırmıştır.

Kitap Özeti

“Varlık ve Zaman” Martin Heidegger’in 1927 yılında yayımlanan felsefi bir eseridir. Kitap yaygın olarak 20. yüzyıl felsefesinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve ontoloji, varoluşçuluk, hermeneutik ve fenomenoloji alanlarında derin bir etkiye sahiptir.

Kitabın ana teması, insan varoluşunun doğasının ve var olmanın ne anlama geldiği sorusunun araştırılmasıdır. Heidegger, insanın kendi varoluşu üzerine düşünme yeteneği bakımından eşsiz olduğunu ve bu yeteneğin insanı diğer tüm varlıklardan ayırdığını savunur.

Kitap iki bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde Heidegger “Varlık” kavramını ya da varlığın temel doğasını analiz eder. Varlığın geleneksel felsefi yöntemlerle tanımlanamayacağını ya da anlaşılamayacağını, bunun yerine insan varoluşunun fenomenolojik bir analizi yoluyla ele alınması gerektiğini savunur.

Heidegger, Varlığın dünyada var olan bir töz ya da varlık olarak geleneksel görüşünü reddederek işe başlar. Bunun yerine, Varlığın bir şey ya da nesne değil, zaman içinde sürekli olarak ortaya çıkan bir oluş süreci olduğunu savunur. Varlık gözlemlenebilen ya da ölçülebilen bir şey değil, insan varoluşunun yaşanmış deneyimi aracılığıyla deneyimlenmesi ve anlaşılması gereken bir şeydir.

Heidegger ayrıca, insan varoluşunu karakterize eden eşsiz varlık tarzı olarak tanımladığı “Dasein” kavramını da ortaya atar. Dasein, kendi varlığı üzerine düşünme ve hayatını nasıl yaşayacağına dair seçimler yapma yeteneğiyle karakterize edilir. Heidegger, Dasein’ın dünyadaki diğer varlıklardan temelde farklı olduğunu, çünkü dünyayı diğer varlıkların yapamayacağı bir şekilde anlama ve yorumlama yeteneğine sahip olduğunu savunur.

Advertisement

Kitabın ikinci bölümünde Heidegger “zaman” kavramına ve onun insan varoluşuyla ilişkisine odaklanır. İnsanların, varoluşlarının her zaman çevreleri ve başkalarıyla ilişkileri tarafından bağlamsallaştırıldığı bir “dünya-içinde-olma” durumunda var olduklarını savunur. Zaman, insanların dünyayı deneyimleme ve hayatlarını nasıl yaşayacaklarına dair seçimler yapma biçimlerini yapılandırdığı için bu varoluşun merkezi bir yönüdür.

Heidegger iki farklı zaman kipi arasında ayrım yapar: “saat zamanı” ve “otantik zaman”. Saat zamanı günlük yaşamda kullanılan nesnel, ölçülmüş zaman iken, otantik zaman her bireye özgü olan öznel zaman deneyimidir. Heidegger, otantik zamanın, bireylerin kendi yaşamlarının sorumluluğunu almalarına ve kendi değer ve inançlarını yansıtan seçimler yapmalarına olanak tanıdığı için insan varoluşunun merkezi bir yönü olduğunu savunur.

Heidegger ayrıca “otantiklik” fikrini ya da bireylerin kendi varoluşlarının sorumluluğunu almaları ve kendi değer ve inançlarını yansıtan seçimler yapmaları gerektiği fikrini araştırır. Pek çok insanın otantik olmayan hayatlar yaşadığını, kendi bireyselliklerinden ziyade toplumsal normlar ve beklentiler tarafından yönlendirildiklerini savunur. Heidegger, bireylerin kendi özgünlüklerini benimsemelerinin ve kendi yaşamlarının sorumluluğunu üstlenmelerinin elzem olduğuna inanır.

Sonuç olarak, “Varlık ve Zaman” 20. yüzyılda felsefi düşüncenin gelişimi üzerinde derin bir etkiye sahip olan karmaşık ve zorlu bir eserdir. İnsan varoluşunun önemine ve kişinin kendi hayatının sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğine yaptığı vurgu, kuşaklar boyu okuyucu ve düşünürlerde yankı uyandırmış ve ontoloji, varoluşçuluk, hermeneutik ve fenomenoloji alanlarında önemli bir eser olmaya devam etmektedir.

Characters

“Varlık ve Zaman” bir roman ya da oyun gibi geleneksel karakterlere sahip değildir. Kitap daha ziyade, insan varoluşunun ve Varlığın doğasının analizine odaklanan felsefi bir incelemedir.

Bununla birlikte kitap, insan varoluşunu karakterize eden eşsiz varlık modu olan “Dasein” kavramını tanıtmaktadır. Heidegger, Dasein’ın dünyadaki diğer varlıklardan temelde farklı olduğunu, çünkü dünyayı diğer varlıkların yapamayacağı bir şekilde anlama ve yorumlama yeteneğine sahip olduğunu savunur.

Buna ek olarak Heidegger, bireylerin somutlaştırmak için çaba gösterebilecekleri bir karakter özelliği veya nitelik olarak düşünülebilecek “otantiklik” kavramını da tartışır. Heidegger, otantikliğin anlamlı ve tatmin edici bir yaşam sürmenin anahtarı olduğunu ve otantik olmak için bireylerin kendi varoluşlarının sorumluluğunu almaları ve kendi değer ve inançlarını yansıtan seçimler yapmaları gerektiğini savunur.

“Varlık ve Zaman” geleneksel karakterlere sahip olmasa da, Dasein ve otantiklik kavramları, kitabın insan varoluşunun doğasını ve olmanın ne anlama geldiği sorusunu araştırmasını şekillendiren önemli felsefi yapılar olarak hizmet ediyor.


Leave A Reply