Asya Kıtası Toplum Yapısı ve Kültürler

0
Advertisement

Asya kıtasında yaşayan toplumların yapısı, yaşam şekilleri, Asya kıtanda yaşayan insanların ve toplumun özellikleri.

Asya, dünyanın en kalabalık kıtasıdır. Dünya nüfusunun yaklaşık % 58′ini barındırır. Ekonomilerinin çağdaşlaştırılması ve yaşam düzeyinin yükseltilmesi için bazı devletlerin harcadığı yoğun çabaların nüfus artışında payı vardır. Öte yandan kimi ülkelerde sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve eğitimdeki kalkınma sonucunda ölümlerin % 15-20 oranında düşmesi de nüfus artış oranının yüksek düzeyde kalmasını sağladı. Asyadaki bölgeler arası nüfus artış oranı gibi nüfus yoğunluğunda değişkenlik gösterir. Nüfusun yansından fazlasının toplandığı en yoğun bölgeler, Çin ovaları, Ganj Irmağı’ nın akaçladığı ova, Dekkan kıyıları, Japonya, Tonkin Deltası ve Cava’dır. Kırsal kesimlerde yaşayanların sürekli kentlere göç etmeleri, nüfus artışını hızlandırmakta, bu yüzden kentlerde işsizlik büyük boyutlara ulaşarak gecekondu mahalleleri oluşmakta, ulaşım güçlüğü, yetersiz beslenme gibi sorunlar doğmaktadır (Kalküta, Cakarta ve Karaçi gibi). Çöller, bozkırlar, dağlık bölgelerdeki iklim koşulları ancak dağınık göçebe boylarının yaşamasına uygundur (Sibirya’da 60° kuzey enleminin ötesi, Moğolistan, Tibet, Batı Türkistan ve Ortadoğu’da Arabistan, Afganistan).

Gelişmenin ilkel aşamalarında başlıca geçim kaynağını tarım, balıkçılık, odunculuk ve madenciliğin oluşturduğu ülkelerde, alışılmışın dışında yüksek doğum ve ölüm, kişi başına düşen ulusal gelir ve enerji tüketiminde düşüklük görülür. Çocukların tarlada çalışarak aileye ekonomik katkıda bulunması, erkek çocukların ailenin soyunu sürdürme istemi ve gelenekler, doğum oranını yüksek tutmaktadır. El emeğinin baş öğe olması, yük hayvanlarından sınırlı ölçüde yararlanılması, çalışma koşullarının yoruculuğu, iş süresinin uzunluğu ve sağlık hizmetlerinin geriliği yaşam süresini kısaltmakta, bebek ölümü ve genel ölüm oranlarını yükseltmektedir; bu nedenle gençler nüfus içinde çoğunluğu oluşturmaktadır. Net yıllık nüfus artış oranı % 1 gibi düşük bir düzeydedir.Endüstri programlarının uygulandığı üretim, enerji, ticaret, ulaşım, iletişim ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda önemli gelişmelerin sağlandığı Asya ülkelerinde ise, ulusal gelir artarken yaşam düzeyi de yükselmiş, ölüm oranı hızla düşmüş, nüfus patlamaları olmuştur (Çin ve Hindistan gibi).

En yüksek gelişme düzeyinin görüldüğü ülkelerde, uzmanlık gerektiren işlerde ve hizmet kesimi ile fabrikada çalışanlar eşit konuma gelmiş ve zamanla üstünlük kazanmışlardır. Kentleşme süreci tamamlandığından tarım kesimi ve benzeri alanlara özgü işler, hem ekonomi hem de toplum yaşamı yönünden önemini yitirmiştir. Eğitim süresinin uzaması, giderlerin artması, üretim yöntemlerinin karmaşıklaşması, bireysel ve ulusal verimi yükseltmiştir. Kişi başına düşen ulusal gelirin artması, çocuklara ekonomik açıdan ve toplumsal yönden duyulan gereksinmenin azalması, doğum oranının düşmesi sonucunda net nüfus artış oranı da düşük kalmıştır. Ölüm oranının sürekli düşmesi ve sağlık hizmetlerinin gelişmesi, yaşlıların çoğunluğu oluşturmasına yol açmıştır (İsrail ve Japonya gibi). Kentleşmenin toplumsal değerleri ve ailenin ekonomik amaçlarım etkileyebildiği yerlerde doğum oranı düşmüştür. Ancak değerlerin değiştirilmesine karşı direniş gösteren doğum denetiminin yaygınlaştırılması çalışmaları, yalnız yerel düzeyde başarıya ulaşabilmiştir. Asya’daki çeşitli toplumsal örgütlenmeler, aralarmdaki köklü kültür ve uygarlık ayrımlarına karşın, Avrupa’dakilere oranla birtakım değişiklikler gösterir. Kıtada Sibiryalı Eskimolarla Malayh Negrito Semangların basit kültüründen, büyük geleneksel Çin ve Hint uygarlıklarma kadar uzanan bir kültür zinciri yer alır. Hısım, geniş aile kast gibi birimler, boya dayalı toplumsal örgütlenmelerde büyük önem taşır ve birçok geniş geleneksel toplumda, toplumsal birlik ve dayanışmanın korunmasını sağlarlar. Asya toplumlarının davranış ilkelerinin ve çoğunlukla yasal temellerinin belirlenmesinde dinin rolü büyüktür. Asya’da her biri kendi yazı sistemini, edebiyatını, felsefesini, güzel sanatlarını, politik ve sosyal düzenini geliştiren 20-30 dolayındaki büyük uygarlığın en önemlileri, Yahudi, Hıristiyan, Arap, Türk-İslâm, Hint-Budist ve Çin-Konfüçyus’tur.


Leave A Reply