Ağız Nedir? Sözlük Anlamı

0
Advertisement

Ağız ne anlama gelir? Ağız kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?

Ağız Ve Diş Sağlığı İle İlgili Afişler

Ağız

1. isim, anatomi Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
2. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü
“Küçük bir ağız.”
3. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı
“Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı.” – H. R. Gürpınar
4. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap
“Çay ağzı.”
5. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı
“Körfezin ağzı.”
6. Çıkış yeri
“Şimdi tünelin ağzında değilim artık.” – A. Ağaoğlu
7. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
8. Kesici aletlerin keskin tarafı
9. Üslup, ifade biçimi
“Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler.” – T. Buğra
10. Uç, kenar
“Topun ağzında. Uçurumun ağzında.”
11. dil bilimi Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili
“Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu.” – S. F. Abasıyanık
12. müzik Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü

Ağız (2. anlam)

1. isim Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü

ağız ağıza

Ağzına kadar, tamamen
“Ardiyeler ağız ağıza dolmuştu.” – S. F. Abasıyanık

ağız alışkanlığı

1. isim Bir sözü sık sık kullanma durumu
2. Bir sözü istem dışı olarak sürekli tekrar etme

Advertisement
ağız bağı

Bir kancanın ağız bölümüne ince bir halatı birkaç kez sıkıca dolayarak oluşturulan çıkıntı

ağız birliği

Bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşma, söz birliği

ağız dalaşı

Tartışma
“Marusa’yla adamın arasında bir ağız dalaşıdır başladı.” – N. Hikmet

ağız değişikliği

1. isim Yenilen veya yenilecek yemeğin çeşidinde yapılan değiştirme
2. Önceden söylediği sözü söylememe veya değişik bir biçimde söyleme durumu

ağız dolusu

1. sıfat Ağzın alabileceği kadar
“Bir boşalmaya, ağız dolusu boşalmaya, soyundan başlayarak boşalmaya isteğim var ki boşalamazsam patlayacağım.” – N. Hikmet
2. Birçok, birbiri ardınca olan
“Kaptan ağız dolusu küfür savuruyordu.” – Halikarnas Balıkçısı

ağız kalabalığı

Birbirini tutmayan gereksiz sözler
“Hem ellerindekilerini asıyor hem de ağız kalabalığıyla alt kata bir şeyler söylüyordu.” – H. R. Gürpınar

Advertisement
ağız kavafı

Geveze

ağız kavgası

Tartışma

ağız kokusu

1. isim Ağız yolunda ve sindirim organlarında çeşitli rahatsızlıklardan dolayı oluşan koku
2. Bir kimsenin çekilmez davranışları, istekleri, sözleri

ağız kuşağı

Ahşap bir teknede küpeştenin hemen altındaki teknenin tümü boyunca uzanan en üst kaplama

ağız nişanı

Yalnız sözle yapılan nişan

ağızotu

Topları ateşlemek için falyaya konulan ve barutun patlamasına sebep olan madde

ağız şakası

Sözle yapılan şaka, dil şakası

ağız tadı

Ailede veya toplumda dirlik düzenlik, iyi geçinme, rahatlık, kemaliafiyet
“Allah ağzımızın tadını bozmasın.”

ağız tatsızlığı

Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk

ağız tüfeği

1. isim Çocuklar arasında şakalaşmak amacıyla kullanılan, içindeki çekirdek, kâğıt parçası, leblebi vb. şeyler hızla üflenerek atılan, boru biçiminde bir oyuncak türü
2. Avlanmak amacıyla üflenerek kullanılan ilkel silah

ağız tütünü

Keyif için ağızda çiğnenen bir tütün türü

Advertisement
ağız ünlüsü

Boğumlanma yeri ağız olan ve ciğerlerden gelen havanın geniz yoluna kaymadan ağız boşluğundan geçmesi ile oluşan ünlü, ağızsıl ünlü

ağız ünsüzü

Boğumlanma yeri ağız olan ve ciğerlerden gelen havanın geniz yoluna kaymadan ağız boşluğundan geçmesi ile oluşan ünsüz
“b, c, ç, d, f, g, ğ, j, k, l, r, s, ş.”

ağzı açık

1. sıfat Şaşkın, alık, bön (kimse)
2. zarf Hayranlıkla, büyülenmiş olarak
“Kimi kez herkese doğal gelen bir şeye ağzı açık bakakalırdım.” – A. Ağaoğlu

ağzı bir

Söz birliği etmiş

ağzı bozuk

Küfürbaz
“Haşarı oğlan bu ağzı bozuk kadına şöyle karşılık veriyordu.” – O. C. Kaygılı

ağzı büyük

Yüksekten konuşan, hava atan

ağzı gevşek

Sır saklamayan, sır tutmayan (kimse)

ağzı havada

Çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın (kimse)

ağzı kalabalık

Birbirini tutmayan sözler söyleyen, yerli yersiz konuşan, boşboğaz (kimse)
“Ata bu yılışık ve ağzı kalabalık heriften hazzetmez.” – A. İlhan

ağzı kara

1. sıfat Kara haber vermekten hoşlanan, şom ağızlı
2. Bir yerde konuşulanı veya yapılanı duyup görmesi istenilmeyen

ağzı kenetli

Sır tutan, sır saklayan

Advertisement
ağzı kilitli

1. sıfat Sır saklayan
“Ağzı kilitli halktan ve senden başka beni doğrulayan yok.” – N. F. Kısakürek
2. Oruç tutan (kimse), oruçlu

ağzı kulaklarında

Çok sevinçli, mutlu (kimse)
“Ağzı kulaklarında, ara sıra taksinin arka camından, taksinin peşi sıra koşan çocuklara bakıyor.” – N. Hikmet

ağzı pek

Ağzı sıkı

ağzı pis

Sövmeyi huy edinmiş olan (kimse)

ağzı sıkı

Sır saklayan, ağzı pek, ketum
“Terbiyeli, tedbirli, ağzı sıkı, aklı başında bir hizmetçi arıyorlar.” – H. R. Gürpınar

açıkağız

Turpgillerden bir bitki (Hesperis acris)

bayramlık ağız

“Kaba konuşmak, küfretmek” anlamlarında bayramlık ağzını açmak deyiminde geçen bir söz

çatal ağız

Delta

sarıağız

Gölge balığıgillerden, ağzının içi sarı, büyük pullarla örtülü bir tür balık, denizgüzeli (Sciaena aquilla)

yarım ağız

Yarım ağızla
“Sanki yarım ağız söylediğimi anlamış gibi bıyık altından gülerek şöyle bir süzüyor beni.” – A. Ümit

aslanağzı

1. isim, bitki bilimi Sıracagillerden, türlü renkte, güzel, kokusuz çiçekleri olan bir bitki, danaburnu
2. Havuz kenarlarına konulan ve ağzından su akan aslan biçiminde süs taşı

Advertisement
dört yol ağzı

Dört yönden gelen yolların birleştiği kavşak
“Dört yol ağzında fazla durmayalım, fazla tereddüt etmeyelim, bir tanesine sapıverelim.” – P. Safa

düşman ağzı

1. isim Düşmanın uydurduğu söz
2. Bir durumu kötü gösteren söz

esnaf ağzı

Satıcıların müşteri çekmek için çarşı ve pazarda kullandıkları dil

halk ağzı

Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine özgü olan konuşma dili

kapı ağzı

Kapının hemen yanı

kaynana ağzı

İleri geri veya yersiz konuşma, gereksiz dedikodu yapma
“Yengeme bu kaynana ağzı yakışmıyor.” – P. Safa

kol ağzı

Giysi kolunun uç bölümü

kurtağzı

1. isim, denizcilik Gemi ve sandallarda halatın geçmesi için teknenin kenarına tutturulmuş, açık ağız biçiminde metal parça
2. Doğramanın birbirine geçen dişleri
3. Çatıdaki dışa açılan küçük pencere

külhanbeyi ağzı

Külhanbeyine yakışır biçimde konuşma, küllük ağzı
“Deli eniştemizin lakırtıları külhanbeyi ağzı birtakım tabirlerle donanırdı.” – A. Ş. Hisar

küllük ağzı

Külhanbeyi ağzı
“Küllük ağzıyla konuşma, doğru anlat.” – P. Safa

mide ağzı

Yemek borusunun mideye açılan alt ucu

Advertisement
şoför ağzı

Şoförler arasında kullanılan ve kendilerine özgü deyim ve argoyu içeren konuşma tarzı

taşra ağzı

Bir ülkede, yazı dilinin dayandığı belirli bir şehrin konuşması dışında kalan bölge ağzılarının her biri
“Kapıcının taşra ağzıyla konuştuğu belli oluyordu.”

tavşanağzı

Pembe renkli bir tür çiçek

tezgâhtar ağzı

Bir şeyi beğendirmek için fazlaca konuşma, gereksiz övme

yanardağ ağzı

Yanardağın tepesinde, yamacında veya eteğinde arka arkaya patlamalar ve püskürtmelerle oluşmuş koni biçiminde delik, krater

yavruağzı

1. isim Kavuniçi ile pembe arası bir renk
2. sıfat Bu renkte olan
“Kadının üstünde yavruağzı, keten bir takım giysi var.” – İ. Aral

yol ağzı

1. isim Bir yolun başka yollarla kesiştiği yer
“Yol ağzındaki işaret memuru büyük damlalarla terliyordu.” – S. F. Abasıyanık
2. Bir yolun başlangıcı

ilk ağızda

Önce, öncelikle, ilk iş olarak, her şeyden önce
“Birkaç hastalığın birden hücumuna uğradı. İlk ağızda büyük canlılığı ve iyimserliği ile bir bir onlardan kurtuldu.” – H. Taner

yüreği ağzında

Korku ve heyecan dolu bir durumda
“Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi..” – Y. Kemal


Leave A Reply