Altı Yedi Eylül Olayları Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Cumhuriyet tarihinin menfur ve kara olaylarından birisi olarak kayda geçmiş olan Altı Yedi Eylül Olayları hakkında ansiklopedik bilgiler.

Altı-Yedi Eylül Olayları
Altı-Yedi Eylül Olayları, Eylül 1955’te patlak veren ve özellikle Rum yurttaşlara yönelik saldırılar biçimine dönüşen olaylar.

1950’lerin ortalarında Türkiye’de Demokrat Parti (DP) iktidardayken, Kıbrıs sorununun uluslararası alanda yeniden gündeme gelmesi Türk kamuoyunu tedirgin etmiş, Yunanlılara karşı duyarlılık artmıştı. Bunun yanı sıra, 1950-54 arasında ülkede yaşanan ekonomik canlanma durgunlaşmış, bunalım başgöstermişti. Hükümet-muhalefet ilişkileri gittikçe gerginleşmiş ve DP’nin otoriter eğilimleri belirginleşmeye başlamıştı.

Olaylar, 6 Eylül günü Selanik’te Atatürk’ ün evinin bombalandığı haberi üzerine patlak verdi. İstanbul’un çeşitli semtlerinde toplanan kalabalıklar Yunanistan’a karşı protesto gösterilerine başladılar. Olayların birçok semtte aynı anda başlaması, önceden planlanmış olduğu izlenimini güçlendirmekteydi. Protesto gösterileri, kısa zamanda azınlıkların, özellikle Rumların ev ve işyerlerine yönelik saldırı ve yağmalama eylemlerine dönüştü. Güvenlik güçleri önce müdahale etmedi. Eylemler daha sonra kilise ve mezarlıkları da hedef aldı. Aynı anda İzmir’de ve Ankara’da da olaylar çıktı. İzmir’deki Yunan Konsolosluğu yakılmaya çalışıldı. Olayların bastırılması için polis yeterli olamayınca, askeri birlikler duruma müdahale etti. Saldırılar sonucunda 5 bin kadar ev ve işyeri yağmalandı, tahrip edildi. Binlerce kişi gözaltına alındı. Bunların büyük bölümü daha sonra serbest bırakıldı, bir bölümü de askeri mahkemelerde yargılandı. Hükümet önce İstanbul ve İzmir’de, ardından Ankara’da sıkıyönetim ilan etti. İçişleri Bakanı Namık Gedik görevinden istifa etti. Muhalefet can ve mal güvenliği kalmadığı gerekçesiyle hükümeti sert biçimde eleştirdi. İktidar-muhalefet ilişkileri daha da gerginleşti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yayın organı Ulus gazetesi bir süre kapatıldı. Olaylarda, Yunanlılara, dolayısıyla yerli Rumlara karşı duyulan kuşkunun planlı bir biçimde kullanılmasının yanı sıra, ekonomik bunalım da etkili oldu.

Nitekim, olaylar bir bakıma genel bir servet düşmanlığına dönüştü. Hükümet komünistleri suçladı, ama bu suçlama kanıtlanamadı. Olaylar ayrıca, hükümetin otoriter tutumuna gerekçe olarak da kullanıldı. 27 Mayıs 1960 sonrasındaki Yassıada yargılamalarında, bu olaylardan sorumlu sayılan yöneticiler yargılandı ve çeşitli cezalara çarptırıldı.

Advertisement

Leave A Reply