Bilinç, Bilinç Öncesi ve Bilinçaltı Konu Anlatımı

0
Advertisement

Bilinç, bilinç öncesi ve bilinçaltı nedir? Bilincin özellikleri, beden zihin sorunu, bilinç, bilinç öncesi, bilinçaltı konu anlatımı.

bilinc

Bilinç-Bilinç Öncesi-Bilinçaltı

Bilinç: insanın içinde bulunduğu anda iç yaşantısının ve davranışlarının farkında olmasıdır.

Bilinç ve farkındalık izlemeyi içerir. Bilinçli olan birey çevresinde olup biteni izler, duyumsadığı ve algıladığı uyarıcılardan bazılarını fark eder, onların bilincinde olur, onlara dikkat eder. Birey aynı şekilde kendisini de izler: Bedenindeki uyarımları fark eder. Belleğinin farkındadır. Belleğinde neler olduğunu, hatırladığı bilgilerin ne derece doğru olduğunu bilir. Bunlara üst biliş işlemleri denir. Ayrıca kişi, dürtü ve güdülerinin, duygularının da farkındadır.

Bilinç ve farkındalık kontroldür. Bilinçli ve farkında olan birey çevresini ve kendisini kontrol eder. Birey bilişsel süreçlerini oluşturur, yönlendirir. Davranışlarını planlar, başlatır ve bitirir. Örneğin, ders ortamında öğrenci tüm uyarıcıları duyumsar ve algılar (araba sesi, bahçeden gelen sesler, sıranın bedende yaptığı basınç, öğretmenin sesi ve görüntüsü). Yapabileceği, başlatabileceği çok sayıda davranış vardır. Ama insanın bilgi işlemleme süreci, kısıtlı sayıdaki davranışa izin verir. Sınıf ortamında yapılması gereken davranış ise dersle ilgili etkinlikleri izlemektir. Bu nedenle öğrenci, duyumsayıp algıladığı sesler arasında öğretmeninkinin farkındadır, bilincinde onun sesi, onun davranışları vardır.

Farkındalık ve bilinç sınırlıdır. Bilincin en yüksek hâli insanda bulunur. Bireyin kendi iç çevresi de dahil, tüm çevrelerin izlenmesi ve kontrol edilmesini sağlayan bilincin çok yararlı bir süreç olduğu açıktır. Öğrenci bahçeden gelen sesleri fark etmiyor, bedeninden gelenleri de öyle. Bunların hepsi duyumsanıyor ve olasılıkla hepsi de algılanıyor (yani anlamlandırılıyor). Ancak bunların sadece bir kısmı bilince ulaşıyor. Çünkü farkındalık alanı ve bilincinde olunabilecekler kısıtlıdır. İnsanlar bu açıdan kısıtlı kapasiteye sahiptir.

Advertisement

Bilinç öncesi: Eda, öğretmeni duyumsuyor ama onun uğultu halinde gelen sesine dikkat etmemektedir, ve uğultudaki anlamın farkında değildir. Sonra adını işitir ve duyusal bellekte depolanmış olan kadar duyusal izi geri getirerek soruyu cevaplar. Bunların yapılmasını sağlayan bilinç öncesidir. Kişi bilinç öncesindeki bilgilerin farkında yani bilincinde değildir, çünkü onlara dikkat etmemektedir. Ancak, gerektiğinde bunları bilince getirebilmektedir.

Bilinçaltı: İnsanlarda bilgilerin büyük bölümü bilinç-altındadır. Duyumsamaya ilişkin işlemler bilinçaltında yürütülür. Algılama da (özellikle tanınan nesnelerin algılanması) bilinçaltında yapılmaktadır. Bir fiziksel özellikler bütününü “telefon” olarak algılarken nesnenin hangi bağlamda bulunduğu, neye en çok benzediği gibi kararlar bilinçli olarak yapılmaz. Ama, nesne bilinen hiçbir şeye benzemiyorsa belki o zaman algılama bilinçli bir işlemlemeyi gerektirebilir.

Bazı öğrenme türleri de bilinç dışında işlemlenir. Otomatik yapılan davranışlar (yürüme), tüm bedensel faaliyetler bilinç dışında yürütülür. Uzun süreli belleğe atılan anılar üzerinde birtakım işlemler yapılır. Bunların hepsi de bilinç dışında yürütülür. Örneğin kişi biriyle karşılaştı ve bilmediği bir nedenle ondan hiç hoşlanmadı. Belki bebek Albert’e benzer bir deneyim yaşamıştır. Küçüklüğünde, şimdi karşılaştığı kişiye çok benzeyen biri onu korkutmuştu. Şimdi bu olayı hatırlamıyor ancak olay bilinçaltında varlığını sürdürmekte ve kişiler hakkında verdiği kararları etkilemektedir.

Beden-Zihin Sorunu

Beden/zihin sorunu üzerinde çalışan düşünür ve bilim insanları, aşağıdaki görüşleri öne sürmüşlerdir:

1. Tekçi görüş: Beden ve zihinden sadece biri gerçektir.

Advertisement

– Tekçi görüşe sahip olanlardan bazıları bedenin gerçek olduğunu savunur. Bu görüşe “maddecilik” denir. Maddecilere göre, zihin bedenin bir ürünüdür. Bu görüş şu şekilde eleştirilebilir: Sadece somut gerçekliklerden söz edilebiliyorsa nasıl oluyor da aynı davranış hakkında farklı yorumlar yapılabiliyor.

– Tekçi görüşe sahip olanlardan bazıları zihnin gerçek olduğunu savunur. Bu görüşe “panpsişizm” denir. Panpsişistlere göre gerçek olan zihindir; gerçeği zihin yaratır. Panpsişizm metafizik bir açıklamadır. Bu görüşün karşısında olanlar, biraz da espriyle şöyle der:” Önünüzdeki duvarı zihnen reddedip onu geçerek yandaki bahçeye ulaşabilir misiniz? Davet ediyoruz.”

2. İkici görüş: Beden ve zihnin ikisi de gerçektir.

– İkici görüşe sahip olup beden ve zihnin birbirinden bağımsız olduğunu savunan görüşe “psikofizik paralelcilik” denir. Ancak doktorların tedavi için verdiği ilaçlar bilişsel süreçleri ve duyguları da etkiler. Psikiyatrik bozuklukların tedavisi işte bu ilaçlarla yapılır. Bedeni (örneğin beyin biyokimyasını) etkileyen ilaçlar karamsarlık, olaylara ilgisizlik, yaşama sevgisinin kaybı (çökkünlük belirtileri) gibi zihinsel durumları da etkiliyorsa psikofizik paralelci görüşün doğru olması mümkün müdür?

– İkici görüşe sahip olup beden ve zihnin birbiriyle etkileştiği düşünülebilir. Bu görüşe “psikofizik etkileşimselcilik” denir. Yapılan bilimsel çalışmalar büyük çapta bu görüşü desteklemekte, çağdaş psikolojide zihnin bedeni, bedenin de zihni etkilediği kabul edilmektedir.


Leave A Reply