Bir Dilin Korunması için Bireylere Ne Tür Görevler Düşmektedir?

0
Advertisement

Dilimizin korunması ve doğru kullanımı neden önemlidir? Dilin korunması için neler yapabiliriz, bireylere ne gibi görevler düşmektedir, dil ve kültür ilişkisi nasıldır?

Sözlü İletişim

Kaynak: pixabay.com

Dilimizi neden önemsemeliyiz ve neden onu korumaya çalışmalıyız? İnsanlığın tek bir dili olsaydı herkes için çok daha kolay olacağını düşünüyor olabilirsiniz, peki ya kültürler? Dilimiz söz konusu olduğunda, kültürümüzün en önemli unsurlarından biridir. Kültür bizi biz yapar ve dil, kültürün dönüştüğü birçok biçimden biridir. Kendi kültürümüzü değerlendirmek ve şekillendirmek için bir araç olarak görülebilir. Dilden başka hiçbir şey böyle bir yeteneğe sahip değildir ve herhangi bir şekilde değiştirilirse kültürde de aynı etki görülür. Bu nedenle dil, insan ilişkileri, gelenekler, görenekler ve hatta hayatımızın kendisi ile doğrudan ilişkilidir. Bir dil bir kez unutulduğunda, tarih ve daha fazlası da onunla birlikte unutulacaktır.

Dilin Korunmasına Yardımcı Olmak İçin Ne Yapılabilir?

Türk dilinin korunması için çalışan en önemli kurumumuz Atatürk tarafından açılmış olan Türk Dil Kurumudur. Türk Dil Kurumunun temel amacı Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir. Bizler de bireysel olarak onlara yardımcı olmak için bu projelere katılabiliriz. Bunların hiçbirini yapamıyorsanız, dilin öneminin ve kültürle olan yakın ilişkisinin farkında olmanız ve bu farkındalığı çevremize de yaymamız önemlidir.

Bir dili bireysel olarak korumanın başka yolları da vardır. Sözlü diller için, dili kayıt altına almak, dilin genç nesillere aktarılmasında etkili olabilir. Bu tür diller hakkında yazmak (örneğin, nerede konuşuldukları), neredeyse soyu tükenmiş dillerin tarihsel bir hesabını oluşturmaya da yardımcı olacaktır.

Yazılı diller ayrıca potansiyel olarak diğer dillere asimile edilebilir veya tekelcilikten muzdarip olabilir. Asimilasyon, diller üzerindeki çok fazla yabancı etkisi nedeniyle gerçekleşir ve küreselleşen dünyamızda, muazzam miktarda ödünç alınan İngilizce kelime nedeniyle birçok dil asimilasyon riski altındadır. Kullandığımız kelimelerin Türkçe olmasına dikkat etmeli, ingilizceyi Türkçenin içine karıştırarak dilimizin zarar görmesine engel olmalıyız. Örneğin teknoloji yada yeni yönelimlerle hayatımıza giren selfie gibi kelimelerin Türkçesi olan özçekim kelimesini kullanmalıyız.

Bazı dilbilgisi hatalarının çok sık olması ve kulağa doğal gelmeye başlamasından kaynaklanır. Ne yazık ki, dil hizmetleri sağlayıcıları bile bu tür hatalar yapabilir ve ödünç alınmış kelimeler ve dilbilgisi hatalarıyla dolu çeviriler yapabilir. Dilbilgisini doğru öğrenip, anlatım bozuklukları ve dil bilgisi hatalarından uzak bir konuşma ve yazma dilini uygulamaya özen göstermeliyiz.

Advertisement

Kültür ve Dil İlişkisi

Dil, kültürü oluşturan ana öğelerden biridir. Dil; düşünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öge ve kurallardan yararlanarak başkalarına aktarılmasını sağlayan gelişmiş bir sistemdir. Dil, kişiler arasındaki en etkin ve en sürekli iletişim aracıdır. Birey; duygu, düşünce ve isteklerini hiçbir aracıya ihtiyaç duymaksızın dille karşısındakilere iletir. Çevresindeki kişilerin duygularını ve isteklerini de yine dil sayesinde öğrenir. Toplumda elde edilen tüm bilgi ve deneyimler de ancak dil aracılığıyla başkalarına aktarılabilir. Kısaca dil, her çeşit düşüncenin taşıyıcısıdır.

Kültür, öğrenilip aktarılması gereken tarihsel ve toplumsal bir miras olduğuna göre, onu oluşturan öğelerin öğrenilmesinde ve yeni kuşaklara aktarılmasında dile ihtiyaç vardır. Bu nedenle dil, kültürü oluşturan bir öge olmasının yanında onu elde etmek için kullanılan bir araç niteliğini de taşımaktadır. Bu yolla diğer kültür öğelerinin devamını sağlamaktadır.

Dil, kültürün bir ürünüdür. Uluslar, kendi toplumsal gereksinmelerine göre sözcük üretirler ve ulusal diller toplumca önemsenen alanlarda gelişir. Örneğin; Eskimo dilinde kar ve buzla, Vietnam dilinde pirinçle, Latince ve İtalyancada denizcilikle ilgili sözcüklerin çokluğu bunu göstermektedir. Türkçede de akrabalığa, hayvancılığa ve tarıma ait sözcüklerin çokluğu Türk halkının yaşamının, kültürel ihtiyacının bir sonucudur.

Dil hem kültürün bir ürünü ve öğesi olduğu hem de kültürü taşıdığı ve diğer kültür öğelerinin devamını sağladığı için önemlidir. Sosyoloji de bu nedenle kültür konusunu ele alırken dile yer verir.


Leave A Reply