Davranışçı Öğrenme Kuramının Temel İlkeleri

0

Davranışçı öğrenme kuramı nedir, temel ilkeleri nelerdir? Maddeler halinde davranışçı öğrenme kuramının ilkeleri hakkında bilgi.

Sayıları Öğrenme

DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMI

Kurucusu Amerika’lı John Watson (1878-1958)dır. Watson, 1920’de zihinde olup bitenlerle hiç ilgilenmeden, bireyin gözlenebilen davranışlarını incelemeyi amaçlamış ve davranışçı yaklaşımı kurmuştur. Davranışçı yaklaşım, bireyin doğrudan gözlenebilen davranışlarını psikolojinin temel konusu olarak görür.

Yaklaşımın diğer öncüleri ivan Pavlov (1849-1936), Frederik Skinner (1904-1990), Edward Thorndike (1974-1949) ve Guthrie’dır.

Temel ilkeleri

1. İnsan ve diğer canlıların (hayvanların) öğrenmeleri birbirine benzer, insanlar da hayvanlar da aynı yollarla öğrenir. Buna bağlı olarak hayvanlarda öğrenmenin nasıl olduğu araştırılmış, elde edilen veriler doğrultusunda insan öğrenmesi izah edilmeye çalışılmıştır.

2. Psikoloji pozitif bir bilim olduğundan yalnızca gözlenebilen ve ölçülebilen (düşünme ölçülemez) davranışları incelemelidir. Bir öğrenmeden söz edilebilmesi için davranışlarda bir değişiklik ve bu değişikliğin doğrudan gözlenebilir nitelikte olması şarttır. Dolayısıyla organizmanın davranışını anlamak için kişinin iç yaşantılarıyla, yani neler hissettikleriyle ya da düşündükleriyle ilgilenmek yersizdir. (Düşünme, akıl yürütme, kodlama gibi doğrudan gözlenemeyen zihinsel süreçler öğrenmenin konusu değildir.) Çünkü bunlar öznel (sübjektif) yaşantılardır.

3. Tüm öğrenmeler ‘U-T psikolojisi’ (Uyarıcı-Tepki) adı verilen basit bir kurala işler. Yani öğrenmenin temelinde organizmanın uyarıcılara verdiği tepki yatar. Uyarıcı———Tepki (öğrenme) (U-T) ilişkisi, tüm öğrenmelerin basit kuralıdır ve buradan hareketle öğrenme, organizmanın uyarıcılara koşullanmasıyla gerçekleşir.

4. Davranışçılara göre tüm insanlar biyolojik yapıları gereği benzer uyarıcılara benzer tepkiler verirler. Bu bağlamda bireysel özellikleri önemsemezler. Hatta bireyi mekanik bir varlığa benzetirler.

5. J. Locke’ye göre, insan zihni doğuştan boş bir levha gibidir (Tabula Rasa). Yani insan dünyaya gelirken zihninde bilgi adına herhangi bir şey yoktur. Dolayısıyla insan tüm öğrenmelerini gündelik yaşamını sürdürürken duyu organları vasıtasıyla deneyim ve tecrübe sonucu elde eder. Yani tüm davranışlar öğrenilmiştir. (İnsan doğuştan bir şey getirmez.) Bu bağlamda öğrenmede çevrenin etkisi göz ardı edilemez, (davranışlar çevresel uyarıcılar tarafından başlatılır.) Örneğin, çocuk sobanın (çevresel uyarıcı) yakıcı olduğunu elini sobaya değdirdikten sonra öğrenir.

Aynı çevre koşullarında yaşayan insanlar benzer uyarıcılara benzer tepkiler verirler. J. Watson, bu durumu şöyle ifade eder: “Bana 0-6 yaş aralığında bir düzine çocuk getirin size onlardan kimini avukat, kimini doktor kimini azılı hırsız yapayım”, der. Watson bu görüşü ile organizmanın üzerinde çevresel şartların etkisini vurgulamaya çalışır. Ona göre organizma adeta bir hamur, çevre ise bir kaba benzer. Her insan hamur gibi içinde bulunduğu kabın (çevrenin) şeklini alır.

6. Öğrenmenin kuralları uyarıcı ile tepki arasındaki bağlantılara dayanır. Bu tür öğrenmelere bağsal öğrenme denir. (Bağsal öğrenme; Uyarıcı ile tepki arasındaki bağlantıya vurgu yapan öğrenme kuramlarının genel adıdır.)

7. Davranışların mekanizmasını anladıktan sonra onları kontrol etmek mümkündür. (psikolojinin amacı)

8. Davranışçı yaklaşıma göre öğrenmenin 5 temel ilkesi vardır;

1. Tekrar 2. Güdülenme 3. Pekiştirme 4. Öğrencinin katılımı 5.Yaparak-yaşayarak öğrenme


Leave A Reply