Edebiyat ı Cedide (Servet i Fünun Edebiyatı)

0
Advertisement

Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fünun) dönemi edebiyatı ile ilgili olarak genel bilgilerin ve özelliklerin paylaşıldığı yazımız. Dönemin eserleri ve sanatçıları.

Edebiyat-ı Cedîde (Servet-i Fünûn Edebiyatı)

Tanzimat Dönemi sanatkârlarından Recaizâde Mahmut Ekrem’in, genç yazar ve şairleri Servet-i Fünûn dergisi çevresinde toplamasıyla gelişen bu edebiyat 1896 – 1901 yıllarını kapsamaktadır. Recaizâde Mahmut Ekrem, Tanzimat Döneminde başlatılan yeni edebiyatı sağlam temellere oturtmak, genç sanatkârları teşvik etmek ve edebiyat dünyasına hareketlilik getirmek düşüncesiyle Tevfik Fikret’i, Servet-i Fünûn dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirdi (7 Şubat 1896). O zamana kadar daha çok fen konularında yazılar yayımlayan Servet-i Fünûn dergisi kısa bir süre içinde edebiyat ve sanat dergisi durumuna geldi.

Servet-i Fünûn Dönemi sanatkârlarının en tanınmışları, şiirde Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Hüseyin Suat, Hüseyin Siret, Ali Ekrem, Fâik Ali, Süleyman Nazif, düz yazıda ise Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet ve Ahmet Şuayip’tir.

Tanzimatla başlayan batı edebiyatına yöneliş ve yenilik hareketleri Edebiyat-ı Cedide döneminde kesin olarak belli bir yere oturur. Özellikle Fransız edebiyatını örnek alan yazar ve şairler “sanat için sanat” ilkesini benimsemişler; romantizmden sembolizme kadar çeşitli akımların etkisinde kalmışlar; aşk, doğa, karamsarlık temalarına ağırlık vererek kişisel konuları işlemişlerdir.

Servet-i Fünûn nazmında aruz ölçüsü üstün tutulmuş ve ustalıkla kullanılmıştır. Nazım birimi dize olmakla birlikte anlam dizeden dizeye taşmış; böylece nazım, düz yazıya yaklaştırılmıştır. Batı edebiyatı nazım biçimlerinden sone ve terzarima gibi biçimler bol bol kullanılmış, ayrıca serbest müstezad adlı nazım biçimine de yer verilmiştir.

Advertisement

Edebiyatı-ı Cedîde sanatkârları çok ağır bir dil kullanarak Tanzimat Döneminde başlayan yalınlaşma çabalarına ilgi duymamışlardır. Hatta sözlüklerden buldukları ve kimsenin anlamını bilmediği yeni kelimelerle yeni tamlamalar kurarak anlaşılmaz bir dil meydana getirmişlerdir.

Edebiyat-ı Cedîde Döneminde roman ve öykü türlerinde çok başarılı eserler yazılmıştır. Özellikle Halit Ziya ve Mehmet Rauf, teknik yanlışlardan arınmış, yetkin romanlar yazmışlardır. Dönemin roman ve öykülerindeki olaylar genellikle konak, köşk, yalı gibi kapalı ortamlarda geçmektedir. Bu eserlerde kahramanların ruhsal durumları üzerinde fazlaca durulmuş, başarılı betimlemeler yapılmıştır.

Servet-i Fünûn dergisi Hüseyin Cahit’in “Edebiyat ve Hukuk” adlı makalesi yüzünden 1901 yılında kapatılınca Edebiyatı Cedîde Topluluğu dağılmıştır. Böylece 1896’da başlayan Edebiyat-ı Cedîde Dönemi de sona ermiştir.

Servet-i Fünûn Döneminde bu harekete katılmayan ve değişik anlayışlarla eserler veren birçok sanatkâr vardır. Bunlar yalın bir dille yazarak geniş bir okuyucu kitlesine seslenmişlerdir. Hüseyin Rahmi, Ahmet Rasim, Mehmet Celâl, Güzide Sabri, Fatma Aliye dönemin bağımsız adları arasında sayılabilecek başlıca sanatkârlardır.


Leave A Reply