Edebiyatta Parnasizm Nedir? Özellikleri Nelerdir?

0
Advertisement

Edebiyatta Parnasizm akımı nedir? Parnasizm akımının özellikleri, tarihçesi, öncüleri hakkında bilgi.

PARNASİZM

Parnasizm, «Sanat sanat içindir.» anlayışına dayanarak plâstik güzelliğe önem veren ve dış âlemin tasviriyle egzotik şeylere, yani yabancı ülkelerin manzaralarına ve geleneklerine merak sardıran bir edebi akımdır.

Parnasizm, nesirden çok şiir sanatı üzerinde gelişmiştir. Bu akım, sanatı toplum yaşantısından ayırmış, eşyanın ve dış doğanın görünüşüne bağlamıştır. Ahlâkın gerdiği utanç perdesini yırtıp parçalamış, gözünü bu perdenin arkasındaki plâstik güzelliğe dikmiştir. Bunun yanında, yabancı ülkelerin gelenek ve sırlarına, manzaralarına merak sardırmış, oraların bu özelliklerini mısralarında yaşatmaya çalışmıştır. Şimdi, parnasizmin temel dayanaklarını sırasıyla görelim :

a) Plastik güzellik :

Parnasizmin plastik güzellikten anladığı şey, vücutların dış yapı estetiğidir. Parnasizm, ahlâk kurallarını ve sakınmaları bir kenara atmış, vücudu soymuş ve onun heykelindeki ahengi seyre dalmıştır. Vücudun dış yapısındaki çizgilerin ahengini, renkler arasındaki uygunlukları sanatın diline getirmiş ve bu renklerle çizgilerden bir vücut heykeli yaratmaya çalışmıştır. Duygu ve tutku gibi iç yapıya ait değerleri sanatın dışına atıp, insanı sadece dış yapısının çizgileri ve renkleri içinde düşünen parnasizm, şiire, dıştan bir tamlık ve sağlamlık vermek için büyük çaba harcamıştır.

Advertisement

b) Şiirde dış yapı sağlamlığı :

Eşyanın dışına bakan parnasizm, şiirin de dışına önem vermiştir. Mısrada anlamdan çok, sözcüklerin mısra içinde sıralanışları sırasında meydana getirdikleri ritim ve ses ahengi önemlidir. Yunan ve Latin heykellerinde göre çarpan şey, nasıl duygu değil de mermerin lekesiz beyazlığı ise, mısradan alacağımız şey de duygu değil, sözcüklerin yarattığı ahenk ve ritimdir. Bu düşüncenin etkisi altında parnasizm, sözcüklerin mısraa yerleştirilmesinde çok ince davranmıştır. Bu nedenledir ki parnaslar, mısraı, güzel bir şekilde yanyana getirilmiş bir sözcük dizisi olarak kabul etmişler, onun özünde bir duygu aramamışlardır.

Parnaslar, eski Yunan şiirine yön çevirdikleri zaman, Yunan şairlerinin de duyguya önem vermediklerini, mısraı meydana getiren sözcükler arasındaki ses armonisini önde tuttuklarını gördüler.

c) Egzotik şeylere merak :

Parnslar, içinde yaşadıkları toplumun özüne bakmadıkları için, onları daha çok doğanın dış manzarası ilgilendirmiş, bu arada yabancı ülkelerin, sanata elverişli manzaraları ve gelenekleriyle ilgilenmişler, buralardaki güzellikleri sanata, yani şiire getirmişlerdir.

Parnasizm, aslında romantizme karşı bir tepkidir. Onun hastalıklı tutumu, karakterlerin peşinden sürüklenişi, sanatı toplumun kucağına teslim edişi, parnas sanatçıların hoşuna gitmiyordu.Bu sanatçılar, nerede dıştan bir güzellik görüyorlarsa oraya koşuyorlardı. Bunun için yabancı ülkelerin manzaraları, özellikle Yunanlıların sanat ülkesi, bu sanatçılar için bitmez tükenmez bir kaynak oluyordu.

Advertisement

d) Tarihteki olaylara özlem :

Parnaslar, kendi çağlarındaki sosyal çöküntüler karşısında, kendi tarihlerindeki yükselişlere karşı bir özlem duymuşlar, bu olayları dış yapılarıyla mısranın ahengi içinde yeniden canlandırmaya çalışmışlardır. Bir savaş meydanındaki at nalı sesleriyle kılıç şakırtılarını, top seslerini şiirin sesinde duyurmaya özenmişlerdir. Aynı tutumu, parnas bir şairimiz olan Yahya Kemal Beyatlı‘da da görüyoruz. Konunun karakterine göre mısrada ya da şiirin tümünde ses meydana getirmek, parnasizmin baş tasasıdır.

Başlıca bu dört temele dayanan parnasizm, güzelliği duygusuz mutluluğun bir sembolü olarak düşünmüş, güzelliğe duygu karıştığı zaman huzursuzluğun doğacağını ileriye sürmüştür. Huzursuzluk, mutluluğun düşmanıdır. Mutluluğun olmadığı yerde de güzellik barınamaz.

Parnasizm, nazım sanatını ölçü ve kafiyeden başka bir şey olarak düşünmemiştir. Bunun için de kafiyeyi tekerleme haline getirinceye kadar uğraşmıştır. Kafiyeye bu derece önem vermelerinin nedeni vardır. Kafiye, mısralar arasında beliren ahenk ve ritmin en son kabartısı-dır. Mısralar arasındaki sesler kafiyelerde armonize olur.

Realizmin ve natüralizmin pozitivit görüşünü, parnasizm de kabul etmekle, doğanın ve insanın dış yapılışını nesnel bir gözleme dayamaktadır.

Bir bakıma göre paranizm, realizmin nazımda aldığı biçimdir. Çünkü parnasizmde realizmin birçok motiflerini görmek mümkündür.

Parnasizm, bizim edebiyatımıza Servet-i Fünun akımıyla girmiştir. Fakat tam olarak Batı parnasizminin karakteri ve ölçüsünde değildir.

Batı’da parnasizmin ilk habercisi Th. Gautier’dir. Onu izleyenler Banville ve Lisle’nin çevrelerinde toplanan kırk kadar şairdir.


Leave A Reply