Ekber Şah Hayatı ve Hükümdarlık Döneminde Yaşananlar Nelerdir?

0
Advertisement

Ekber Şah (Ebul Feth Celalettin) hayatı, biyografisi. Babür hükümdarı Ekber Şah hükümdarlık dönemi, hakkında bilgi.

Ekber Şah

Ekber Şah

Ekber Şah; (Ebul Feth Celalettin) Hint-Türk İmparatorluğu’nun (Baburlular) üçüncü hükümdarı (Umarkot/Ömerkut 1542-Agra 1605).

Hümayun Şah’ın oğlu, Babur’un torunudur. 1555’te babasının yerine komutanlıklar yapmaya başladı. İlk önemli görevi, Sirhind’de İskender Şah’ı yenilgiye uğrattığı savaştır. Bu zaferden sonra Pencap Valiliği’ne atandı. Hümayun Şah, Delhi’de bir kaza geçirip hastalanınca Afgan kabilelerine karşı savaşmakta olan Ekber, başkente çağrıldı, iki gün sonra Hümayun Şah ölünce Hint-Türk İmparatorluğu tahtına oturdu (26 Kasım 1556).

Babasının düşmanları, Delhi ve Agra’ yı ele geçirdiler. Ekber hükümdarlığının ilk yedi yılında aralıksız savaştı. Delhi ve Agra’yı yeniden aldı. 1567’de Racputların kalesi olan Çitor’u ve Avmir’i aldı. 1570’te ise Oud ve Kvalior üzerine yürüdü. Burayı da aldıktan sonra, 1572’de Gucarat’ı ele geçirdi. Aynı yıl içinde komutanları, Bengal’de bulunan Afganları buradan çıkardılar. Ganj Vadisi de Ekber’in yönetimi altına girince, hemen hemen tüm Hindistan tek yönetim altında birleşmiş oldu. Ekber yine de fetihlerini sürdürdü. 1578’de Orissa, Bengal topraklarına katıldı. 1581’de Keşmir, 1582’de Sind ve 1592’de Dekkan ile Berar ele geçirildi. 1594’te de Kandehar ve Afganistan alınınca Hint-Türk İmparatorluğu’ nun toprakları en geniş sınırlarına ulaşmış oldu.

1583’te Feth Pur Sikri’de yayımladığı bir fermanla devlet yönetimini yeni bir biçime kavuşturdu. Birçok kurumu yenileştirdi, doğru çözümler getirdi. Buna karşılık imparatorluk içinde çeşitli dinsel inançlar ve değişik uygulamalar, önemli bir sorun oluşturdu. Hindu-Müslüman ilişkileri gerginleşti. Okuma yazma bilmediği halde Ekber Şah, zeki ve yetenekli bir kişi olduğu için çevresindekilerden ve danışmanlarından çok şeyler öğrendi. Bu arada dinsel inanışlarla daha fazla ilgilenmeye başladı, ülkesindeki dinsel ayrılıkları ortadan kaldırmak amacıyla hem Hindulara, hem de Müslümanlara hitap edecek yeni bir din kurmak düşüncesine bağlandı.”Din-i hak” ve “Din-i ilahi” adını verdiği bu yeni dinin temeli hoşgörüydü.

Hindu âdetlerini saraya sokması, Zerdüşt dini ve ayinleriyle ilgilenmesi, imparatorlukta köklü değişikliklere gidilmesini sağlayamadı. Bu arada 1580’de Feth Pur Sikri’ye gelen bir Cizvit grubuna derin bir saygı ve içten bir ilgi gösteren Ekber Şah, tüm bunlara karşın İslâm dininden ayrılmadı. Yeni dinsel tutumu, Müslümanlara uyguladığı baskı, Müslüman komutanları ülkenin değişik yerlerinde ayaklanmaya girişmesiyle sonuçlandı Ekber, ayaklanmaları bastırarak din-i ilahiyi resmen ilan ettiyse de, ölümünden sonra, bu tür inanış ve girişimler çabucak ortadan kalktı.

Advertisement

Leave A Reply