Emperyalizm Nedir? Nasıl Tanımlanır? Emperyalizmin Tarihçesi ve Genel Özellikleri Nelerdir?

0
Advertisement

Emperyalizm nedir? Emperyalizmin tanımı ve genel karakteristik özellikleri nelerdir? Emperyalizmin ülkelere olan etkileri nelerdir?

Emperyalizm, bir ulusun bir başka ulusu politik, ekonomik ve kültürel açıdan egemenliği altına alarak yayılması ya da yayılmayı istemesi olarak tanımlanır. Çağdaş ve bilimsel bir kavram olarak ise emperyalizm kapitalizmin rekabetçi çağından tekelci çağına geçişini, yani en son aşamasını içerir. Emperyalizm, ilkçağdan beri görülen bir olgudur. Salt askeri saldırılara ve saldırılan yerlerdeki kabilelerin ve halkların değerine el konması biçiminde emperyalizm M.Ö. 1600’lerden sonra Mısır’da Firavunlar yönetimine el koyan Hyksoslarla başlar M.Ö. 1000 yıllarına kadar sürer.

Bunu Asur, Babil, Pers İmparatorlukları izler. Büyük İskender ile birlikte (356-323) coğrafya açısından yön değiştirerek Avrupa’ya geçen imparatorluk uygulaması, bünyesine Yunan kültürünün etkisiyle bilim ve güzel sanatları da alarak Makedonya’dan Mısır’a, Mısır’dan Hindistan sınırına kadar her yerde kültürel yapıya da büründü. İÖ 2. yüzyıldan başlayarak batıda Roma İmparatorluğu, doğuda Pers İmparatorluğu’nu yeniden canlandıran Partlar din öğesini imparatorluk kavramına bir öğe olarak soktular. Romalılar ise hukuku imparatorluk uygulamasına alarak politik ve ekonomik alandaki etkinliğini Persler dönemindeki Sartraplıklar kadar etkili konuma kavuşturdu.

İS 1. yüzyıldan başlayarak bu kez Romalılar dini (Hıristiyanlık) imparatorluk kavramı içine alarak itici güç olarak kullandılar. Din ve dine bağlı olarak güçlenen Kilise, yayılmacılık için gerekli güçlü bir öğe oldu. Roma’nın zayıflamasından sonra yayılmacılık görevi dini yine ön plana alarak Bizans İmparatorluğu’na geçti. 6 yüzyıldan başlayarak Arap Yarımadasında ortaya çıkan Müslümanlık, birincil amaç olarak dinsel yayılmacılığı ön plana çıkararak fetihlere başladı. İslamlık önce Emevilerle kozmopolit bir kültürü de özümleyerek bu arada bir yapılmamışı dili de (Arapça) kutsal bir havaya büründürerek kullanıp etkin biçimde yayılmacılığa başladı. Moğollar, Cengiz Han ile yayılmacılığı en ilkel fetih ve yağma biçiminde gerçekleştirdiye de kendini dinsel, kültürel ve politik alanda kabul ettiren Hıristiyanlık, İslamlık ve Çin karşısında yıkılmaktan kurtaramadı. Batıda Roma düşüncesinden kaynaklanan ve dünyayı Kilisenin denetimi altında birleştirmeyi amaçlayan ortaçağ düşüncesi, Cherlemagne ile Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’na dönüşerek kısa süre sonra yıkıldıysa da din ön planda kaldı. Haçlı Seferleri bunun en güzel kanıtıdır.

emperyalizm

Din, felsefe ve sanat alanında yayılmacılığı son sınırına getiren imparatorluklar, 15. yüzyılda yerlerini sömürme karakterini daha da belirgin hale getiren imparatorluklara bıraktı. Yeniden ilk-çağlardaki yağmacılık biçimine dönüşen yayılmacılık, uluslara büyük acılar çektirdi.

Advertisement

İspanyol ve Portekizliler 15. ve 16. yüzyıllarda Amerika’yı bularak altın ve öteki zenginlikleri ülkelerine kan ve gözyaşı arasında taşıdılar. 1588’de İngiltere’nin devreye girmesiyle yayılmacılık, ticareti araç olarak kullanmaya başlandı. Kurulan sömürgelerde politik etkinlik sağlamak için askeri güç de kullanıldı. İngiltere’yi Fransa ve Hollanda izledi.

Bu arada Endüstri Devrimi’nin gerçekleşmesiyle sömürü, hammaddeye duyulan gereksinim nedeniyle sistemleşti, konumunu güçlendirdi. 19. yüzyıl ortalarından sonra ABD, İtalya, Almanya, Japonya ve Belçika gibi yeni etkili güçler ortaya çıkarak pek çok toprak eline geçiren eski güçlerle karşı karşıya geldilerse de fazla büyük sayılmayan çatışmalar dışında (İspanya-ABD çatışması 1898, Boerler Savaşı 1899-1902), kapitalizmde tekelleşme sürecinin başlamasıyla emperyalist amaç doruğa ulaştı ve Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına yol açtı. Kapitalist ülkelerin ekonomilerinin analizi yapılarak ortaya konan emperyalizmin temel özellikleri şunlardır: Emperyalizm çağında üretim ve ana malın (kapital-sermaye) yoğunlaşmasıyla tekeller oluşur, tekelci endüstri ana malıyla tekelci banka ana malı kaynaşarak bir ana mal oligarşisi yaratır. Yurtdışına mal ve hizmetten çok ana mal dış satımı çoğalır; dünyayı ekonomik açıdan paylaşan enternasyonal tekeller ortaya çıkar.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalizm, artık eski kaba, ezici, sömürücü, tepki doğuran yayılmacılığını terk ederek yeni biçimlere dönüştü. Yüzyıllar süren yayılmacılık ve sömürüyle bilimsel, teknik, askeri, ekonomik ve politik alanda doygunluğa ulaşmış ülkelerden ABD ve SSCB politik bütünlüklerinden de yararlanarak dünya üzerinde etkinliklerini duyurdular. Ancak 1991’de SSCB’nin yıkılmasıyla güç dengesi ABD’den yana döndü. Askeri işbirliği, kültürel yardım, ekonomik işbirliği ve yardımıyla emperyalizm, bu değişik ve yeni boyutuyla sürmektedir.

Emperyalizm

Kaynak : wikipedia.org

Bu arada politik ve ekonomik alanlarda kendi içinde bütünlük çabasına giren Avrupa da (Avrupa Birliği çerçevesinde) geleneksel emperyalist eğilimini yeni boyut ve biçimde sürdürmek çabasına katıldı. Japonya da özellikle teknik ve kültürel alanda ticareti de kullanarak bu yeni emperyalizme katılmış durumdadır.

Emperyalizmin en önemli özellikleri:

Emperyalizm, bir ulusun başka bir ulusun egemenliğini güç kullanarak, askeri müdahalede bulunarak ve ülkeyi işgal ederek, tamamen veya kısmen ya da güçlerin suç ortaklığı yoluyla kurnazca ele geçirmesiyle karakterize edilir. Sömürge ülkenin üretim araçları ile karakterize edilir, insanların veya emperyalist güçlere ait sınai ve ticari emporiaların elindedir, yani sermaye, makine ve madenlerin mülkiyeti, hammadde üreten toprak ve tarlalar, üretim balıkçılık ve imalat endüstriler.

Ayaklanmalardan kaçınmak ve isyanları bastırmak için ülke içinde bir askeri veya polis kontrolünü sürdürmek, birçok durumda eğitimli yerli silahlı kuvvetler olmak, sömürgeci güç tarafından aşılanmak ve sömürgeci güç tarafından ödenmekle karakterize edilir. ülke ama yabancı güçlerin hizmetinde.

Advertisement

Ticaretin faydalarının hakim güce yönelmesi, hammaddeleri düşük fiyatlarla satın alması ve emperyalist güç tarafından üretilen malzemeleri yüksek fiyatlarla satması, bazı durumlarda bunları satın almalarını gelişmekte olan endüstrilerin ürünlerinin zararına zorlaması ile karakterize edilir. Hâkim ülkenin işadamlarının veya tüccarlarının egemenliğinde olmayan ülkenin

Egemen ulusun emperyalist güç lehine, başka bir komşu ülkeden veya başka bir emperyalist güçten gelen ürünlerin koloni içinde bir pazar elde etmemesini, bazı ürün ve imalatlarda münhasır ticaret olmasıyla karakterize edilen piyasa tekeli ile karakterize edilir. Emperyalizm, egemen olunan ülkenin siyasi gücünü, ister emperyalist güçle bağlantılı yerli halk olsun, isterse emperyalist metropolden atanan memurlar olsun, birkaç kişinin elinde sürdürmekle karakterize edilir.

Sosyal alanla ilgili olarak, emperyalizm, yerel nüfusa, hem kamu görevi almak hem de sanayi veya ticarette iş bulmak için birçok kez ikinci veya üçüncü sınıf insanlar olarak muamele edilmesi ve aynı zamanda etnik ayrımcılık yapılması gerçeğiyle karakterize edildi. yerli sakinlerin veya diğer kolonilerden gelen göçmenlerin zararı. Bir örnek, Avrupa sakinlerinin (İngiliz ve Hollandalı) 20. yüzyılın sonuna kadar tüm siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda yerli siyah nüfusa karşı ayrımcılık yaptığı Güney Afrika örneğidir. Aynı şekilde, bu bölgelerde eşit olmayan muamele vardı. İngiliz hükümeti tarafından plantasyonlarda çalışmak üzere Güney Afrika’ya götürülen Hintliler gibi diğer kolonilerden getirilen insanlarda zulüm görmüşlerdir.


Leave A Reply