Erzurum Tarihçesi ve Erzurum İlinin Tarihi Yerleri

0
Advertisement

Erzurum ilinin tarihi, tarihçesi. Erzurum ilinde bulunan tarihi mekanlar, yerler ile ilgili bilgi.

eski-erzurumERZURUM TARİHİ: Tarih çağlarında Hititlerin Azzi-Hayaşa Bölgesi içinde yer alıyordu. Hititlerden sonra yöreye Urartular egemen oldular. Urartulardan sonra yörede Kimmerler görülür. Kimmerlerin ardından Medler, Medleri ortadan kaldıran Persler İÖ 547’de tüm Anadolu’yu egemenlikleri altına aldılar. Bu egemenlik Büyük İskender’in Asya Seferi’ne (İÖ 333) kadar sürdü. İskender İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra yerel krallıların elinde kalan Erzurum, daha sonra Roma İmparatorluğu’na bağlandı. Yüzyıllarca Partlarla Roma arasında çekişme alanı olan yöre, zaman zaman iki devlet arasında el değiştirdi. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra (395), yöre Bizans İmparatorluğu’nun toprakları içinde kaldı. Bizans İmparatoru II. Theodosius (408-450) Erzurum’un bulunduğu alanda yeni bir adıyla bağlantılı olarak kente Theodosiopolis adını verdi. Halife Osman döneminde Meleme bin Habib komutasındaki bir İslâm Ordusu 653’te Theodosopolis’i kuşatıp kenti ele geçirdiyse de 686’da Bizanslılar tarafından geri alındı. Emevi Halifesi Abdülmelik dönemindeki fetihler sırasında yeniden Emevi topraklarına katıldı. Bizans İmparatoru Theophilos (829-842) 837’de kenti kuşattı ve surlarını yıktırdı. Abbasi Halifesi Mutasını döneminde yeniden el değiştirdi ve surları onartıldı. 949’da Bizans Komutanı İonnes Tsimiskes, kenti Bizans’a kazandırdı. Selçuklu Devleti’nin kurulmasıyla birlikte Tuğrul Bey, Erzen-i Rum-u aldıysa da Theodosiopolis’i ele geçiremedi. Kentin Türklerin eline geçişi ancak 1080’de gerçekleşti ve burada Saltuklu Beyliği kuruldu. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Rüknettin Süleyman Şah, Saltuklu Beyliği’ne son vererek yöreyi kardeşi Tuğrul Şah’a bıraktı. Tuğrul Şah ve oğlu Cihan Şah 1230’a kadar burada egemen oldular. Cihan Şah Yassıçimen Savaşı’nda (1230) Harizmşahlar Hükümdarı Celalettin Harezmşah’ın yanında yer alarak Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaattin Keykubat’a yenilince Erzurum ve çevresi yeniden Anadolu Selçuklularına geçti. Saltuklu ve Anadolu Selçukluları döneminde Erzurum Doğu Anadolu’ nun en bayındır kentlerinden biriydi. 1242’de Baycu Noyan komutasındaki Moğol Ordusu Erzurum’u işgal ederek yıkıma uğrattı. Moğolların yöreden çekilmesinden onra Çobanoğulları, Celayroğulları ve Eretnaoğullarmın Erzurum’a egemen oldukları görülür. 1385′ te Karakoyunlular bölgeyi egemenlikleri altına aldılar. 1421’de yeniden Karakoyunluların eline geçti; 1384’te de Akkoyunlular kenti aldılar. 1454, 1456, 1458, 1466’da Akkoyunlu akınlarına uğrayan Erzurum, 1468’de tüm Karakoyunlu topraklarıyla birlikte Akkoyunlu topraklarına katıldı. 1502’de Safevi Hükümdarı Şah İsmail’in ele geçirdiği kent, Çaldıran Zaferi’nden sonra Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı egemenliğine alındı. II. Osman’ ın öldürülmesinden sonra ayaklanan Erzurum Valisi Abaza Mehmet Paşa, 1622’de yöreyi eline geçirdi ve ayaklanmayı 1628’e kadar sürdürdü. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar Erzurum’a girdiler. Edirne Antlaşması ile (14 Eylül 1829) kenti boşalttılar. 1878’de Rular kenti ikinci kez işgal ettiler. Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı ve kendi adını taşıyan Azziye Tabyası kenti kahramanca savundu. Berlin Antlaşması (13 Temmuz 1878) ile kent Rus işgalinden kurtuldu. Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslar üçüncü kez Erzurum’a girdiler (16 Şubat 1916). Mart 1917’de imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ile Ruslar kenti boşalttılar. Mustafa Kemal Paşa’nın 23 Temmuz 1919’da topladığı Erzurum Kongresi ile Kurtuluş Savaşı’nda büyük bir adım atıldı. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra hızla gelişen Erzurum, günümüzde Doğu Anadolu’nun en büyük kentlerinden biri durumuna geldi.

erzurum-tarihiTARİHSEL ESERLER: Türk Tarih Kurumu adına Dr. Hamit Zübeyr Koşay’ın 1942’de Karaz ve Pulur köylerinde yaptığı kazılarda İÖ 4000’lere tarihlenen arkeolojik kalıntılar bulundu. Daha sonra Roma, Saltuklu, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı egemenliğinde kalan kentte birçok tarihsel eser yapıldı. Ancak savaşlar ve doğal afetler sonucunda çoğu günümüze ulaşamadı. Günümüze ulaşan bu eserlerin en eskisi olan Erzurum Kalesini İS 5. yüzyılda Bizans İmparatoru III. Theodosius kente egemen bir tepe üzerinde yaptırdı. Emevi, Abbasi, Saltuklu, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerinde onarıldı. İç kalenin güneyindeki; Saltuklulardan İzzettin Saltuk’un 1154’te yaptırdığı Kale Mescidi kalenin en eski yapısıdır. İç kalenin güneybatısında, mescidin yanında Tepsi Minare adıyla bilinen silindirik kaleyi Saltuklular yaptırdı. Ancak çeşitli dönemlerdeki onarımlarla özgün görünümünü büyük ölçüde yitirmiştir. Cumhuriyet Caddesi’ndeki Lala Paşa Camsi ise 1562’de Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırıldı. Minaresi oldukça kısadır ve değişik renkte kesme taştan yapılmıştır. Erzincan Kapısı yakınında, Murat Paşa Mahallesi’ndeki Murat Paşa Camsi’ni Erzurum Beylerbeyi Kuyucu Murat Paşa 1573-1574’te yaptırdı. Gürcü Kapısı Mahallesindeki Boyahane Camisini İlyas Ağa 1620-1921’de yaptırdı. Caferiye Mahallesi’nde, 1645’te Ebubekiroğlu Hacı Cafer’in yaptırdığı yazıtından anlaşılan Caferiye Camisi, kare tasarımlı, tek kubbeli küçük bir camidir. Feyzullah Mahallesi’ndeki 1700-1701’de Şeyhülislam Feyzullah Efendi tarafından yaptırılan Kurşunlu Camisi kesme taştan, kare tasarımlı tek kubbeli bir camidir. Kent merkezindeki Pervizoğlu Hacı Mehmet’in 1716 tarihinde yaptırdığı Pervizoğlu Camisi, 1717’de Hacı Bektaşoğlu’nun Gümrük Camisi 1720-1721 tarihli Mustafa Ağa’nın Bakırcı Camisi de geleneksel Erzurum camilerinde olduğu gibi kare tasarımlı tek kubbeli yapılardır. Bunların dışında I. Mahmut döneminde Narmanlı Yusufun 1738’de yaptırdığı Narmanlı Camisi ilginç bir yapıdır. Ayrıca Erzurum Hükümet Konağı’nın yakınında 1748’de Vali İbrahim Paşa’nın yaptırdığı İbrahim Paşa Camisi 18. yüzyıl Osmanlı camilerinin tipik bir örneğidir. 1737-1766 tarihli Şeyhler Camisinin minaresi yazıtından öğrenildiği kadarıyla 1771’de yaptırıldı. Erzurumlu İsmail Efendi’nin 1785-1786 tarihini taşıyan Cennetzade Camisi de kare tasarımlı, tek kubbelidir

Erzurum’un tarihsel eserleri içinde medreselerin ayrı bir yer ve önemi vardır. Çifte Minareli Medrese (Hatu-niye Medresesi), Yakutiye Medresesi ve Ahmediye Medresesi bunların en önemlilerindendir. Tebriz Kapısı ve Ulu Cami’nin yanındaki Çifte Minareli Medrese Anadolu’nun en büyük medreselerinden biridir. 13. yüzyılın son yarısına tarihlenir. Cumhuriyet Caddesi’ndeki Yakutiye Medresesini Cemalettin Hoca Yakut-i Gazani’nin 1310-1311 ‘de yaptırdığı yazıtından öğrenilmektedir. İlhanlı dönemine ait olan yapı, dört eyvanlı kapalı avlulu medreseler grubunun tipik bir örneğidir. Murat Paşa Camisi’nin yanındaki Ahmediye Medresesinin yazıtında 1314-1324’te Ahmet Bin Ali Yusufun darülhadis olarak yaptırdığı yazılıdır. Günümüze ulaşan, ender kapalı avlulu medreselerden bir örnektir. Kurşunlu Camisi’nin yanında 1700’de Feyzullah Efendi Medresesi, Pervizoğlu Medresesi ile Şeyhler Mahallesi’ndeki 1760’ta Şeyh Mustafa Efendi’nin yaptırdığı Şeyhler Medresesi de dikdörtgen bir avlu çevresinde medrese odalarının yer aldığı medrese tipleridir. Fevziye Mahallesi’ndeki Rüstem Paşa Kervansarayı’nı (Taşhan) Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamı Rüstem Paşa, 1544-1561 arasında yaptırdı. Avlu çevresinde sıralanan odaları, doğu ve batıya açılan iki kapısı olan kervansaray ki katlıdır. Bunların dışında 18. yüzyıla tarihlenen Gümrük Hanı, Cennetzâde Hanı ile 19. yüzyılda yapılan Kanburoğlu Hanı da kentin başlıca yapılarındandır. Erzurum’da çeşitli dönemlere tarihlenen, kümbet adı verilen mezar anıtları vardır. Emirsaltuk Mahallesi’nde, Çifte Minaeli Medree’nin güneyindeki Emir Saltuk Kümbeti’nin yazıtı bulunmamasına karşın yapı özelliğinden 12. yüzyılın sonlarına ilişkin olduğu sanılmaktadır. Derviş Ağa Mahallesi’nde 1308’de Sadreddin Türkbağ’ın yaptırdığı Karanlık Kümbet, kentin ilginç yapılarındandır. Cumhuriyet Caddesi’ nde Ulu Cami’nin yakınındaki Cimcime Sultan Kümbetinin 14. yüzyıl başında yapıldığı sanılmaktadır. Hasan Basri Mahallesi’nde 14. yüzyılda Rabia Hatun Kümbeti, Narmanlı Mahallesi’nde Ali Baba Türbesi, Sultan Melik Mahallesi’nde Mehdi Abbas (Emir Şeyh) Kümbeti yapılmış olup ötekilerinin benzeridir. Bu yapılar dışında Boyahane Camisi’ne bitişik, 1566-1567 tarihli Boyahane Hamamı, Tebriz Kapısı yanında 16. yüzyıl Lala Paşa Hamamı, 16-17. yüzyıllarda yapıldığı sanılan Kırk Çeşme Hamamı, 16. yüzyıl Murat Paşa Hamamı, 1707-1708 tarihli Derviş Ağa’nın, Saray Hamamı, 17. yüzyıl Gümrük Hamamı, Şeyhler Mahallesi’nde 18. yüzyılda Habip Efendi’nin yaptırdığı Şeyhler Hamamı Kadana Mahallesi’nde 18. yüzyıl Tahta Hamam, Çortan Mahallesi’nde 16-18. yüzyıl Pastırmacı Hamamı (Fuadiye Hamamı) kentin mimarlık açısından önemli hamamlarıdır.


Leave A Reply