Fotosentez Yapmayan Bitkiler Nasıl Beslenirler? Başka Beslenme Şekilleri

0
Advertisement

Fotosentez yapmayan bitkiler nelerdir ve nasıl beslenirler? Bitkilerin fotosentez dışında beslenme şekilleri nelerdir, nasıl beslenirler?

BİTKİLERDE DİĞER BESLEME ŞEKİLLERİ

Gerek fotosentez ve gerekse kemosentez yoluyla kendilerine besin maddesi yapamayan bazı bitkilerin heterotrof olduklarını, yani kendilerine gerekli olan besin maddelerini, hazır olarak bulundukları ortamdan sağladıklarını söylemiştik. Bitkilerden klorofilsiz olan bazıları heterotrofturlar. Heterotrof beslenmede genellikle üç değişik tip ayırt edilir.

saprofitik bitki

saprofitik bitki

1— Gıdaların ortamdaki çürümekte olan organik yapılardan sağlanması biçiminde yapılan heterotrof beslenmeye SAPROFİTİK (ÇÜRÜKÇÜL) beslenme adı verilir. Böylece beslenen bitki de saprofitik bitki diye anılır. Pek çok bakteri ve küf mantarlarının çoğu, böyle beslenen bitkiler bakımından tipik örneklerdir. Yüksek bitkiler arasında ise çürükçül beslenme yoktur.

2— Bazı durumlarda heterotrofik klorofilsiz bitkiler besin maddelerini doğrudan doğruya canlı ortamdan sağlayarak beslenirler. Böyle beslenmeye PARAZİTİK (ASALAK YAŞAMA) beslenme denir. Böyle geçinen bir canlı da parazit diye adlandırılır. Parazitizimde, parazit bitkinin, üzerinde yaşadığı bitkiye (KONAK BİTKİ), emici uzantılar Emeçler HAUSTORİPM) uzatır ve bu emeçler aracı ile konak bitkiden gıdasını emer. Parazitik beslenmeyi de iki tipte inceleyebiliriz.

a) TAM PARAZİTLİK

Bu halde bitki veya canlı bütün gıdasını üzerinde yaşadığı konak bitkiden alır. Bu halde parazit bitki, gıda hazırlanması bakımından hiç bir iş yapmaz. Hastalık yapan bakteriler, mantarların çoğu tam parazitik organizmalardır. Saprofitik yaşamaya yüksek bitkiler arasında rastlanmasa da parazitik olan yüksek bitkiler vardır. Bunların tipik örnekleri bir çok tarım ve bahçe bitkileri üzerinde yaşayan ve bu bitkilere büyük zararlar veren Cuscuta (cinsaçı) veya verem otu diye anılan bitki ile, OROBANCE (Bostonbozan) dır. Bu bitkiler yüksek organizasyondu olmalarına karşılık tam parazittirler, ve konak bitkiye emeçler göndererek bütün gıdalarını ondan sağlarlar ve böylelikle de konak bitkide büyük zararlar yaratarak anormal gelişmemesini sonuçlandırır. Yine yüksek bir bitki olduğu halde tam parazit olarak yaşayan ve konak bitki üzerinde çok iri çiçekleri ile göze çarpan RAFFLESİA ünlüdür.

b) YARI PARAZİTLİK

Bazı durumlarda parazit bitkiler konak bitkiden yalnız ve suda erimiş maddeleri alırlar. Kendileri yeşil renktedirler ve fotosentez yapabilirler. Yani bunlar sadece su ve suda erimiş madeni madde yönünden, kısmi bir parazitlik gösterirler. Böyle bitkilere YARI parazit bitki denir. Bu tür beslenmeye de yarı parazitlik adı verilir. Bu beslenmenin tipik örneği birçok meyve ağaçlarımıza büyük zararlar veren VİSCUM ALBÜM ökse otudur.

Advertisement

Bu bitki haustorium’larını meyve ağaçlarının su ileten borularına kadar uzatarak, onların su ve suda erimiş madeni madde emer. Kendisi yeşil rengi sayesinde fotosentez yapar ve dolayısıyla organik besin maddelerini kendi hazırlayabilir. Burada şunu da işaret edelim ki, parazitler konak bitkinin bütünü ile içinde yaşıyorlarsa ENDOPARAZİT ve konak bitki dışında yerleşip sadece konak bitkiye emeçler yolluyor-sa EKTOPARAZİT adını alırlar.

simbiyotik bitki

simbiyotik bitki

Simbiyotik Bitki

3— Bazen iki canlı bir arada adeta tek bir organizma imiş gibi, birbirlerine karşı yardımlaşma yaparak yaşarlar. Canlılar arasında bu tip yaşama ve beslenme şekline de SİMBİYOZİS = ORTAK YAŞAMA denir. Bu şekilde beslenip yaşayan organizma da simbiyotik canlı diye anılır. Bitkilerde görülen simbiyotik durumlar, bitki ile bitki arasında olacağı gibi bazı bitkilerle hayvanlar arasında da kurulmuş olabilirler.

a) Bitki ile bitki arasındaki simbiyotik yaşamaya bitkiler dünyasında epey zengin bir grup oluşturan likenler (LİCHENES) ünlü bir örnektir. Likenler birçok defa yeşil, bazen mavi alg’lerle bir arada ortaklaşa yaşayan mantarlardan meydana gelmiş özel bir bitki tipidirler. Likenin mantarı, bulunduğu ortamda su ve suda erimiş maddeleri sağlar. Buna mukabil alg, yeşil renginden faydalanarak mantarın yapamadığı fotosentez olayını yapar ve bu sayede de organik maddeleri sağlamış olur. Bu biçimde de mantarla alg arasında ortaklaşa bir hayat sürer gider. Bu ortak yaşama sayesinde en kötü şartlar altında bile hayatı sürdürme sağlanabildiğinden en fakir ortamlarda bile, bu tür simbiyotik canlıları bulabiliriz. Baklagillerin kökünde havanın serbest azotunu tespit eden özel bakteri ile baklagil bitkisi arasında azot bakımından varolan işbirliği de simbiyotik yaşamaya bir örnektir.

b) Bitkilerle hayvanlar arasındaki simbiyoza bir örnekte çeşitli bakterilerin insan ve hayvan midelerinde yer alarak sindirimi kolaylaştırmalarına karşılık, insan ve hayvanların sindirim sisteminde kendileri için iyi bir sığınak ve yaşama ortamı bulmuş olmaları gösterilebilir. Ayrıca birçok yeşil algler de ilkel hayvanlarla ortak yaşama halindedirler ve böylelikle de azot noksanlığına karşı bir sigortaları vardır. Bu durumlarda alg kendi için hayvanda barınacak bir yer bulur ve kendisi de hayvana çeşitli yönlerde faydalar sağlar.

BÖCEK YİYEN BİTKİLER (İNSEKTİVORLAR)

Bitkiler dünyasında incelediğimiz bütün bu beslenme şekillerine göre özel durum gösteren bir tip beslenme biçimi de, BÖCEK YİYEN, İNSEKTİVOR bitki diye ayırt edilen bitki grubunda görülür.

böcekçil bitki

böcekçil bitki

Bitkiler çoğunlukla kendi hayatları için önemli bir element olan azotu topraktan alırlar. Buna karşılık, azot bakımından fakir olan topraklarda yetişen böcek yiyen bitkiler kendilerine gerekli olan azotu, özel yapılar ile yakaladıkları böcek vs. gibi hayvanlardan sağlarlar. Yalnız hemen ekleyelim ki, bu bitkiler karbon asimilasyonu yönünden tamamen ototrof’turlar. Yani CO, asimilasyonu (Fotosentez) yapabilirler. Ayrıca şayet bu bitkilerin yaşadıkları toprakta azot varsa bu azotu da alıp yararlanırlar. Ancak ayrıca, böcek yakalayıp özel enzimleri (Sekresyon enzimleri) aracı ile sindirerek ek azot sağlayabilme yeteneğindedirler ve böylelikle de azot noksanlığına karşı bir sigortaları vardır. Bu bakımdan da bitkiler dünyasında özel bir durum gösterirler. Bu bitkiler, böcek vs. yakalayabilmeleri için özel ve farklı tipte olabilen yapılar kazanmışlardır. Bunlardan tipik birkaç örneği sıra ile inceleyelim:

Advertisement
1- DROSERA TİPİ

Bunlardan uzun bir sap ucunda bulunan ve yaprağın laminasına karşılık olan kısımda, bol miktarda yapışkan başçık biçimde bezler vardır. Bu yapışkan kısma konan böcek orada yapışıp kalır. Böcek kurtulması için çırpınırken yaratılan sarsıntı uyartısı ile başlık şeklindeki bezler, ayanın ortasına doğru kıvrılarak böceği hapsederler. Hapsedilen böcek, özel enzimler yardımıyla sindirilip azot sağlanır.

2— DİONEA TİPİ

Yaprağın ayasına karşılık olan kısmın kenarları dişlidir. Ayrıca, ayamsı kısmın ortasında, karşılıklı duran üç çift dokunma uyartılarına karşı duyarlı olan diken bulunur. Böcek bu duyarlı dikenlere dokununca yaratılan turgor değişiklikleriyle aya birden bire bir kitap gibi kapanır ve dişler iyice kenetlenir. Böylece yakalanan böcek enzimlerle sindirilip azot sağlanmış olur.

3— NEPENTHES TİPİ
ibrikli böcekçil bitki

ibrikli böcekçil bitki

Bu-tip daha çok farklılaşmıştır. Yaprak lâminası özel bir ibrik biçimi almıştır. Onun için iki tip KAPAN TİPİ diye nitelendirildikleri halde, NEPENTHES, İBRİK TİPİ olarak adlandırılır. İbrik şeklindeki kısmın ağzında bir de kapakçık vardır ve ibrikçiğin iç yüzünde aşağı doğru eğilimli tüyler bulunur. Bu tüyler ibrik içine girişe izin verdikleri halde dışa çıkmaya uygun değildirler. Böcek bir rastlantı sonucu bu ibriğe girerse, kapak kapanır ve böcek ibriğin içindeki sıvı içine düşer. Sıvı içine düşen böcek yine enzimlerle sindirilerek azot sağlanmış olur.

4— BALONCUK TİPİ

Tatlı sularımızda da bulunabilen ve ULTRİCULARİA adını verdiğimiz bitki çok zaman azotu az olan sularda yaşar. Azot eksikliğini yaşadığı sudan yakaladığı canlı böcek plankton (Genellikle su piresi DAPHLİNİA) vs. yi özel enzimleriyle hazmederek sağlar. Bu bitkinin saplı yaprakları parçalıdırlar. Yaprak parçalarından bazıları baloncuk biçimindedirler. Bu baloncukların içeriye doğru açılan kapaklı ağızlarının yanında uzunca dokunaçlar bulunur. Ağzı kapakla kapalı baloncuğun basınç etkisi ile yan çeperleri içeri çökmüş durumda bulunur.

Dokunaçlara dokunan su piresi vs. gibi hayvan, baloncuk yan çeperinin dışa doğru bir çıkıntı yapmasına neden olur. Bundan dolayı baloncuk içinde bir hacim artışı olur. Artan bu hacim baloncuğun içine doğru bir su akımına neden olur. Bu su akımı ile de, birçok planktonik canlı baloncuğa girer. Bunlarda özel sindirici salgılarla sindirime uğratılırlar. Baloncukta hacim artması ve azalması ile su alıp verme sürekli tekrarlanır. Ve bu da devamlı olarak böcek yakalanmasını sağlar. Bu bitkide böcek yakalayan yaprak parçacıkları baloncuk halinde olduklarından bu tipe de BALONCUK TİPİ denilmektedir.


Leave A Reply