Hz. Muhammed’in Ahlak Anlayışı Nasıldır? Örnekleri İle Konu Anlatımı

0
Advertisement

Hz. Muhammed’in Ahlak Anlayışı nasıldır? Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v) Ahlakı hakkında örnekleri ile konu anlatımı.

Hz. Muhammed’in Ahlakı; Alemlere ancak rahmet olarak” gönderilen Hz. Muhammed’in her bakımdan eşsiz ve eksiksiz şahsiyetini simgeleyen yüksek ahlâkı hakkında ciltler dolusu kitaplar yazılabilir. Biz O’nun ahlâk üstünlüğüne, ayrıcalığına ancak şöylece bir göz atıp geçmek zorundayız.

Hz Muhammed'in Evi

Hz Muhammed’in Evi

Zaten kendileri: “Ben mekarim-i ahlâkı (Beğenilen güzel ahlâkı) tamamlamak için gönderildim” buyurmuşlardır. Cenab-ı Hallak-ı mutlak olan Allahu Taâlâ da Hz. Muhammed için şöyle buyurmaktadır “And olsun ki: Resulullah’ta sizin için Allah’ı ve Ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir imtisal nümunesi vardır“.

Hz. Peygamber’in akıl ve zekâsı sadece hayranlık celbetmez. Bunların sınırlarını tasavvur etmek bile güçtür. Sadece evrenin kendisiyle övündüğü son Allah Resulünün tabii Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve keremiyle Arap Yarımadası’nı ne durumda bulup hangi duruma yükselttiğini düşünmek onun erişilmez akıl ve zekâsını bir ölçüde hayal etmeye yardımcı olabilir. Bir insan için fazilet ve büyüklük adına ne düşünülüyorsa hepsini onda en mükemmel şekliyle görmekteyiz: Bir din tebliğcisi olarak hayatında bin bir güçlüğü yenerek sonsuz denecek bir başarıya ulaşmış, atalarının ve çağdaşlarının taptığı putları Mekke Fethi gününde hemşehrilerinin gözleri önünde parçalatmış ve hiç bir engele uğramamıştır.

Sosyal hayatın bir organizatörü olarak ikinci bir eşini tanımıyoruz. Pek iptidai bir hayat yaşayan bir bölgede on yıl içinde muazzam bir devlet kurmuş ve vefatından onbeş yıl sonra halefleri Asya, Afrika kıtalarında muhteşem zaferlerle taçlanmışlardır. Onun ahlâkının her yönü kusurdan uzaktır. Göz kamaştıran cesareti, imrenme veren temizliği, hayranlığı dahi aşan belagatı, yüce hayası, dillere destan vefası, örnek zühd ve takvası, güzel muaşeret adabı, başkasında görülmeyecek ölçüdeki alçak gönüllülüğü ve bütün bunlara benzer yüksek ahlâk ilkelerine bağlılığı olağanüstü cömertlikten hayalleri donduran sabrına kadar her şeyi, her şeyi insan üstü bir erdemliliğin canlı timsali idi. Bu hususta Şeyh Sa’di’nin çok ünlü mısralarının tercümesini buraya almakla yetineceğiz: “O kemal ile yüksek derecelere yetişti, cemal ile karanlıkları açtı, bütün huyları güzeldir. O’na ve Âl’ine selavat getiriniz.

Hz. Muhammed

Advertisement

Bizde şimdi O’na ve Âl’ine ter temiz bir gönülle “Selavat” getirdikten sonra Âl-i A’ba’sı hakkında da bir kaç cümle yazarak bu güzel konumuzu da tamamlayalım.

Hz. Peygamber’in Âl’i denildiğinde (Âl-i Resul/Âl-i Abâ) Kızı Hz. Fatima, damadı ve amcazadesi Hz. Ali ve onlardan doğma torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin hatıra gelir.

Mevakib Tefsirinde: “Ey Ehl-i Beyt Allah sizden ancak kiri gidermek ve sizi tertemiz yapmak diler” anlamındaki âyet-i kerimenin tefsirinde şöyle denilmektedir: “Cenab-ı Peygamberin zevcesi Ümmü Seleme’nin söylediği esbab-i nüzul şöyledir: Hazret-i Peygamber benim hücremde ve yatağımın üzerine serdiği bir kilim üstünde oturuyordu. Cenab-ı Fatıma geldi ve Resulullah’a sebuse yani et ile pişirilmiş hamur getirdi. Resul-i Ekrem: Ya Fatıma, Ali’yi ve oğullarını çağır gelsinler beraber yiyelim buyurdular. Yemek yenildikten sonra da o kilimin ucunu bunların üstüne örttü ve “İlahi bunlar benim Ehl-i beytimdir, günahlarını affet ve kendilerini pak ve musaffa kıl dîye dua etti.” Hz. Aişe’den de gelen bir başka rivayet bunu teyid edici niteliktedir. Âl-i Aba’ya saygılı olmak da bir görevdir. Özellikle eski şairlerimiz Âl-i Aba deyimini daima saygı ile kullanmışlardır.


Yorum yapılmamış

Leave A Reply