İnsanlığın Dünya Hakkındaki Bilgilerinin Gelişmesi, Neler Öğrendik?

0
Advertisement

İnsanlık kendini bildi bileli dünyamız yani yaşadığımız gezegen hakkında hep çeşitli inanışları olmuştu. Tarih boyunca dünya hakkındaki bilgilerin gelişmesi.

Çağlar boyunca insanların dünya hakkında çeşitli inanışları olmuştur. Bundan 4.000 yıl önce yaşayan eski Mısırlılar dünyayı uzunca bir kutu, gökyüzünü de onun kapağı gibi tasavvur ediyorlardı. Eski Hintliler ise dünyanın dört filin sırtında duran büyük bir disk biçiminde olduğunu sanıyorlardı. Onlara göre bu dört fil de bir kaplumbağanın sırtında duruyor, kaplumbağa ise sonsuz bir denizde yüzüyordu. Eski Yunanlılar M.Ö. 850 yıl sıralarında dünyayı, uçsuz bucaksız sularda yüzen bir disk biçiminde tasavvur ediyorlardı.

tarih antik

Kaynak: pixabay.com

Dünyanın yuvarlaklığını ilk defa ileri sürenin M.Ö. VI. yüzyılda yaşayan Eski Yunanlı bilgin Pythagoras olduğu sanılıyor. M.Ö. 250 yıllarında ise birçok Yunanlı artık dünyanın yuvarlaklığına inanmış bulunuyordu. Sisamlı Aristarkhus adındaki Eski Yunanlı astronom da dünyanın güneş çevresinde döndüğüne inanmıştı. Öte yandan, Mısır’da yaşayan Eski Yunanlı Bilgin Eratosthenes de dünyanın çemberini ölçmüştü. Bugün bilinen rakama göre bu hesap ancak 4.000 km. kadar hatalıdır.

Yalnız, Eski Yunanlıların bu bilgilerini onlardan sonra gelenler kabul etmediler. II. yüzyılda yaşayan Ptolemeaios (Batlamyus) dünyanın sanıldığından küçük olduğunu, güneşin çevresinde dönmediğini, tersine, kâinatın merkezi olduğunu, bütün yıldızların dünya çevresinde döndüğünü ileri sürdü. 1.400 yıl herkes buna inandı.

Magellan‘ın gemileri 1521 – 1522 yıllarında dünyayı çepeçevre dolaşınca artık dünyanın yuvarlaklığından şüphe etmek için bir sebep kalmamış oluyordu. Copernicus, ölümünden birkaç ay önce, 1543’te «De Revolutionibus Orbium Coelestium» adlı eserini yayınladı. Büyük astronom bu eserinde dünyanın ve gezegenlerin güneş çevresinde döndüğünü anlatıyor, günlerin ve mevsimlerin oluşunu açıklıyordu. Galileo de, teleskopu ile yaptığı incelemeler sayesinde, Copernicus’un bu iddiasını doğruladı. Öte yandan, Alman astronomu Kepler, gezegenlerin yörüngesinin elips biçiminde olduğunu ispat etti.

Artık astronomi ilerliyordu. XVII. yüzyılda İngiliz bilgini Newton gezegenlerin çekim kuvveti sayesinde yörüngelerinde kaldıklarını keşfetti. XIX. yüzyılda da Fransız fizik bilgini Jean Foucault (1818 – 1868) dünyanın kendi etrafında döndüğünü daha kesin bir şekilde ortaya koydu: Paris’te Pantheon’un içinde kubbeden aşağı 60 metre uzunluğunda bir ip sarkıttı. İpin ucuna ağır bir demir gülle bağlamıştı. Bu büyük sarkacın altında bir de iğnesi bulunuyordu. Uzun bir iple bağlı bir sarkacın hiç hava cereyanı olmayan bir yerde saatlerce, durmadan, aynı yönde sallanacağı bilinen bir gerçektir. Foucault, aşağıya sarkacın etrafında daire biçiminde bir parmaklık yaptırmış, bu parmaklığın üstüne çepeçevre kum yaymıştı. Binanın her yanı sıkı sıkı kapandıktan sonra sarkacın güllesi korkuluğun kenarına kadar çekildi, oradan bırakıldı. Sarkacın iğnesi her gidiş gelişte kumların üstünde iz bırakarak hareket yönünü belli ediyordu. Bu deneyde sarkacın her harekette başka bir iz açtığı görüldü. Sarkacın hareketine etki yapan her hangi bir kuvvet olmadığına göre, deney dünyanın döndüğünü ispat etmiş oluyordu. Dünya dönmeseydi sarkacın hareketi daima aynı yönde olacaktı.

Advertisement

Leave A Reply