İş Yaşamında Başarı İçin “Sürekli Eğitim” Önemi Nedir?

0
Advertisement

Bugün şirketler ve tek tek çalışanlar, başarılı ve rekabet edebilir olmak için, işlerini nasıl yapacaklarını belirleyen teknik donanımlarını sürekli yenilemek zorundalar.

İyi Fikirler

Kendi işleri dışında gelişen yeni değerlere ve yeni iş yapma anlayışlarına da hâkim olmak zorundalar. Bunu gerçekleştirmenin tek yolu da çalışma yaşamının sonuna kadar devam edecek olan sürekli eğitimden geçiyor.

Yirminci yüzyılın son çeyreğinde yaşanan hızlı teknolojik gelişmelerle birlikte, küreselleşen ve giderek daha fazla bilginin, teknolojinin ve rekabetin hâkimiyetine giren bir dünya ekonomisiyle karşı karşıyayız. Değişen dünya ekonomisi de kendisiyle birlikte toplumdaki tüm yapıları değişime zorluyor. Bu değişen yapılar içinde de hiç kuşkusuz işin ve işgücünün niteliği, işin örgütlenme süreci, organizasyon yapıları ve yönetim anlayışları gibi bir dizi öğe mevcut.

Günümüzde iş yaşamında bilgili olmak, hızla değişen teknolojiye ayak uydurmak ve bu anlamda bilgiyi sürekli yenilemek tarihte hiç olmadığı kadar önemli bir hale geldi. Çünkü teknolojik değişim, bir taraftan geleneksel olarak tanımlanabilecek işlerin niteliğini kökünden değiştirirken, diğer taraftan birçok yeni iş ve iş yapma yöntemleri ortaya çıkarıyor. İnsanlar da artık zamanında edinmiş oldukları tek bir meslekle yetinemiyorlar ve zaman içinde sürekli alan değiştirmek zorunda kalıyorlar. Ya da aynı meslekte kalınsa bile değişimi yakalamak için kendini sürekli yenilemek şart oluyor.

Eğitimin Bir Ülkenin Gelişmesindeki Yeri Ne Olabilir? Konulu Kompozisyon

Advertisement

Babadan öğrenilen mesleklerin hayat boyunca hiçbir değişim olmaksızın sürdürüldüğü örnekler artık tarihe karıştı; hiç kimse ben şu mesleğin eğitimini aldım, hayatım boyunca da bunu yaparım deme şansına sahip değil. Çünkü artık insanlar çalışma hayatında daha uzun süre kaldıkları gibi, arkadan gelen yeni nesilin baskısını da üzerlerinde daha fazla hissediyorlar. Çünkü arkadan gelenler, çoğu zaman eskilerden daha iyi eğitilmiş oluyorlar. Ayrıca yeni teknolojileri öğrenmeye teşne oldukları için de değişime daha iyi ayak uydurabiliyorlar ve sürekli öğrenmeye açıklar. Böylesi bir durumda kişilerin kendilerini tekrar tekrar yenilemeleri ve şirketlerin çalışanlarını sürekli eğitmeleri de kaçınılmaz oluyor.

Bilgiyi sürekli yenilemek olarak tanımlanabilecek sürekli eğitim, işletmelerin rekabet edebilir olma özelliğiyle de yakından ilintili.

Çünkü günümüzün artan rekabet koşulları işletmeleri, esnek, değişimlere çabuk tepki veren ve çabuk uyum sağlayan bir hale gelmeye mecbur etti. Rekabet edebilmek için bu özelliklere sahip olmaları zorunlu olan şirketler de, sadece kas gücüyle çalışarak verilen görevleri yapan çalışanlar yerine, yaratıcı, çözüm üretebilen, değişime ayak uydurabilen, kolay öğrenen ve öğrenmeyi hayatının bir parçası haline getirmiş çalışanları istihdam etmeye başladılar. İşte talep edilen işgücünün değişen bu niteliği hem mesleki eğitimin içeriğini etkiledi, hem de mesleki eğitime süreklilik kazandırdı. Sonuç olarak denilebilir ki, bügün şirketler ve tek tek çalışanlar, başarılı ve rekabet edebilir olmak için, işlerini nasıl yapacaklarını belirleyen teknik donanımlarını sürekli yenilemek zorunda oldukları gibi, kendi işleri dışında gelişen yeni değerlere ve yeni iş yapma anlayışlarına da hâkim olmak zorundalar. Bunu gerçekleştirmenin tek yolu da çalışma yaşamının sonuna kadar devam edecek olan sürekli eğitimden geçiyor.

Bugün Türkiye’de sürekli eğitim ihtiyacının büyük ölçüde kişilerin tek tek kendi çabalarıyla karşılanıyor olduğu söylenebilir. Ancak özel kurumsal eğitim şirketlerinin ve üniversitelerin sürekli eğitim alanında giderek daha fazla oranda yer almaya başladıkları da bir gerçek. Özellikle son on yılda birbiri ardına kurumsal eğitim şirketleri açıldığı gibi, büyük üniversitelerin birçoğu da bünyelerinde sürekli eğitim merkezleri kurdular. Üniversitelerdeki sürekli eğitim merkezleri, bağlı oldukları üniversitenin eğitim verdiği, araştırma yaptığı tüm alanlarda eğitim programları düzenliyor. Bu yolla kamu, özel ve uluslararası kuruluşların üniversitelerle olan işbirliğini arttırıyorlar. Bu merkezler, düzenledikleri kurslar, seminerler, sempozyumlar ve konferanslar aracılığıyla hem üniversitelerine ek bir gelir kazandırıyorlar, hem de üniversitelerde üretilen bilginin iş yaşamında da kullanımına girmesine olanak tanıyorlar.

İşte büyük üniversitelerimizin bünyelerinde yer alan sürekli eğitim merkezlerinden bazıları…

İş yaşamında başarının anahtarı haline gelen sürekli eğitim alternatifleri için, çalışanların göz atmasında yarar var.

  • Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (SEM)
  • İstanbul Teknik Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (İTÜ-SEM)
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DESEM)
  • Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (MÜSEM)
  • Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi


Leave A Reply