Jean Pierre Melville Kimdir?

0
Advertisement

Jean-Pierre Melville kimdir? Jean-Pierre Melville hayatı, biyografisi, yönettiği filmler, sinema kariyeri, çalışmaları hakkında bilgi.

Jean-Pierre Melville
(20.10.1917-2.8.1973)

Fransız yönetmen Melvilie, serinkanlılıkla çevirdiği gangster filmleriyle olduğu kadar, kendine özgü film stiliyle de “Nouvelle vague”ın örnek yönetmenlerinden biri oldu. Melville’in yapıtları, insanların kaderin ördüğü tuzaklar yüzünden kurban oldukları düşman bir dünyadan, konularını alırlar.

Melvilie, zengin bir ailenin oğlu olarak Jean-Pierre Grumbach adıyla Paris’te doğdu. Okulu bitirdikten sonra ticaret alanında yetişti ve savaş patlamadan kısa bir müddet önce büyük bir mağazanın müdürlüğüne getirildi. Savaş yıllarını İngiltere’de geçiren Grumbach, orada bulunan askerler için düzenlenen film gösterileri sayesinde sinemaya karşı ilgi duymaya başladı. Melvilie 1945’te Organisation Générale Cinématographique adı altında kurduğu film şirketinin başına geçti. Soyadını yazar Herman Melville’den esinlenerek Melvilie olarak değiştiren yönetmen, bir yıl sonra ilk kısa filmini gerçekleştirdi.

1947’den Sonra: Edebiyattan Uyarlamalar Melvilie 1947’de Fransız yazar Vercor’un aynı adlı öyküsünden sinemaya uyarladığı La silence de la mer (Denizin Sessizliği) adlı ilk uzun metrajlı filmini gerçekleştirdi. Bu filmde İkinci Dünya Savaşı sıralarında Fransa’da bir ailenin evinde kalan bir Alman subayı Fransızlardan anlayış bekler ama bulamaz. Subay bunun üzerine gönüllü olarak doğu cephesine tayinini ister. Zaman zaman sıkıcı uzunlukta görüntülerle, Melvilie bu filmin konusunu aslına uygun bir biçimde vermeye çalıştı.

İkinci uzun metrajlı filminde de edebiyata başvurdu. Les enfants terribles (Müthiş Çocuklar, 1949), Melville’in samimi arkadaşı ve koruyucusu Jean Cocteau’nun aynı adlı romanının sinemaya uyarlanmasıdır. Burada biri kız, biri erkek iki kardeşin ilişkisi, erkek başka bir kadına ilgi duyunca, felaketle sonuçlanır. Melville’in bundan sonraki yapıtlarının başlıca konusu ümitsiz aşklardı. Fransız yönetmen bu filmlerinde toplumun kenarındaki kaderleri aktarmayı yeğliyordu.

Advertisement

1962: İlk Kriminal Filmi Melville’in Georges Simenon’un bir romanından sinemaya uyarladığı ilk gangster filmi, ABD’de yerleşen yaşlı bir milyoneri (Charles Vanel) konu alır. Milyoner şoförü (Jean-Paul Belmondo) tarafından soyulursa da, adam sonradan pişman olur ve patronunun yanına geri döner. Melvilie bu yapıtıyla, Amerikan Kara Dizi filmlerini çağırıştıran Fransız “film noir” (kara film) uzmanı olarak tanınmasını sağladı. Bu filmi aynı zamanda 60’lı yılların sonunda ortaya çıkan “Road-movies”ın (Yol Filmi) erken öncülerindendir.

Melvilie yine 1962’de Le doulos (Beyaz Yelkenli Şeytan) adlı filmiyle, duygularına kapılmak gibi bir lükse izin verdikleri için mahva sürüklenen gangsterlerin kasvetli bir öyküsünü anlatır. Muhbir sanılan birinin (Jean-Paul Belmando) aslında koruyucu olduğu anlaşılırsa da, katiller çoktan, artık geri alınamayacak öldürme emriyle onun peşine düşmüşlerdir. Korkunç bir karmaşıklık içinde bir dünya gösteren bu çalışma “Nouvelle vague”ın yönetmenleri üzerinde son derece etkili oldu. Lino Ventura’yı başrolde oynattığı Le deuxième souffle (İkinci Nefes, 1966) adlı filminde Melville, polisin ve gangsterlerin kullandıkları metodların sonuçta birbirine hiç de yabancı olmadıklarını gösterdi. Burada bir soyguncunun işlediği hiçbir suçu kanıtlayamayan bir komiser, onu suç ortaklarına gammazlar.

1967: Uluslararası Üne Kavuşması Melville 1967’de Samurai mitine el atınca uluslararası alanda ünlenmeyi başardı. Le samourai (Buz Gibi Soğuk Bir Melek) adlı filmde Alain Delon, işverenleri tarafından kurban edileceği kararlaştırılan, ama ne zaman ve ne şekilde öleceğini kendisinin tespit etmesi istenilen, son derece dakik çalışan kiralık bir katildir. Kendisini takip edenlerden kurtulan katil, polisleri bilerek boş bir tabancayla kışkırtıp vurulmasını sağlar. Çok katı bir biçimde belirlenmiş kurallara göre kaçınılmaz sona götüren katilin kaderi, birçok eleştirmene antik bir trajediyi anımsattı. Melvilde 1969’da bir daha İkinci Dünya Savaşı konusuna eğildi. Lino Ventura ile Simone Signoret’nin rol aldıkları L’armée des ombres (Göldeki Ordu) adlı filminde bir kadın direnişçinin öyküsünü anlatır. Alman işgalcileri tarafından şantajla tehdit edilen kadın, kendilerini korumak zorunda olan direnişçi arkadaşları tarafından öldürülür. 1970 yılında gösterime giren Le cercle rouge (Kırmızı Daire) adlı kriminal film, Melville’in seyirci nezdindeki en büyük zaferini oluşturmaktadır. Burada hapisten kaçan bir gangster bir kuyumcu dükkânını soyar, polis tarafından kovuşturulur ve sonunda tuzağa düşer. Melville serinkanlı bir titizlikle, bakışlarla hareketlerin çoğu kez saf aksiyondan daha çok şey ifade ettiği, bir gerilim filmi yarattı. Melville stil açısından Un flic (Şef, 1972) adlı son yapıtıyla Le cercle rouge’la bağlantı kurdu. Bu filminde Melville acımasız bir komiserle bir banka soyguncusu çetesini konu almaktadır. Melville 1973 yılında, 55 yaşında geçirdiği bir enfarktüse yenik düştü.


Leave A Reply