Kalıtım (Soyaçekim) Nedir?

0
Advertisement

Canlıların atalarına çekmelerinin sırrını açıklayan bir bilim dalı olan ve artık genetik bilimi olarak yoluna devm eden kalıtım (soyaçekim) ile ilgili bilgiler.

KALITIM (soyaçekim), bir canlı varlığın ana-babasına, ya da daha önceki atalarına çekmesidir.

Yeryüzünde her gün milyonlarca canlı dünyaya gelmektedir. Bunlardan kimisi doğdukları dakikadan beri ana-babalarına benzerler; kimisi de hayatlarının çeşitli safhalarında çeşitli değişiklikler, özellikler gösterebilirler. Örneğin kelebek, doğduğunda tırtıl özelliğindedir; insan ise minicik bir bebektir. Böyle olduğu halde gene de bütün canlılar, sonunda, her bakımdan, onları üreten ana – babaya benzerler. Bu benzerlik, bir canlıya ait genel yapının, özel karakterlerin ana – babadan yavruya geçmesiyle olur. İşte, gerek dış görünüş, gerekse yaşama şekli bakımından, yeni dölün eski döle benzemesine, bu benzerliği sağlayan etkenlerin ana – babadan yavrulara geçmesine «kalıtım-soyaçekim» (irsiyet, veraset) denir.

Kalıtım konusu, doğa bilginlerini, filozofları çok eskiden beri uğraştıran en önemli konulardan biridir. Hücreler hangi etkilerle farklılaşıp birleşerek belli bir şekil ve yapıda bir canlı meydana getirirler. Bir canlıda görülen genel yapı, özel karakterler nasıl olup da o canlının ürettiği ikinci dölde de ortaya çıkar? Çeşitli karakterler taşıyan canlılar birleşince meydana gelen ikinci dölde bu karakterler ne şekil olur? İşte bunlar doğa ile ilgilenen bilim insanlarını öteden beri üzerinde çalıştıkları başlıca konular olmuştur.

Bilim tarihinde bu konunun iki bakımdan ele alındığını görüyoruz. Bunlardan ilki, Buffon, Spencer, Darwin gibi doğa bilginlerinin, filozofların kuramlar durumundaki çalışmaları; ikincisi ise Mendel ve Naudin gibi bilginlerin deneysel çalışmalarıdır.

Daha sonraki çağlarda ise doğa bilginleri, özellikle, Avusturyalı Mendel, kalıtımı deneylere dayanan yeni bir anlayışla ele aldı. 1822-1884 yılları*arasında yaşamış olan bu Avusturyalı bilgin 1853 – 1864 arasındaki 11 yıl içinde bahçesinde fasulye ve bezelye yetiştirmiş, bunlar üzerinde kalıtım bakımından bilimsel çalışmalar yapmıştır. Bu deneylerin sonunda Mendel, kalıtsal karakterlerin bir dölden ikinci döle geçmesinde hüküm süren esasları kesin kanunlarla belirtmiştir.

Advertisement

Bakınız Mendel Kanunları

Kalıtım (Mendel Kanunları)

Genetik Bilimi

Mendel deneylerinin yapılışından yaklaşık olarak 40 yıl sonra yeniden ele alınması, kalıtım üzerindeki bilimsel çalışmaların bir düzene girmesini sağlamıştır. 1900 yılına gelinceye kadar doğa bilginleri, karakterlerin bir dölden ötekine geçişini çeşitli şekillerde yorumlamışlar, kesin, bilimsel bir sonuç elde edememişlerdi, hatta bazı bilginler karakterlerin bir kurala göre değil de tesadüfen meydana çıktığına inanıyorlardı. Mendel kanunlarının ortaya koyduğu gerçekler sayesinde bugün, dünyaya yeni gelen bir canlıda ortaya çıkan karakterler aslında bir matematiksel kanunu kesinliğiyle açıklanabilmektedir. İşte kalıtımı böylece yeni bir açıdan ele alan bilime «genetik» denir.

İnsanlarda Kalıtım

Kalıtım bilgilerinin insanlar bakımından incelenmesi oldukça güç bir konudur; çünkü, insanlar üzerinde yapılacak gözlemler bir deney kesinliğinde olamaz. Ayrıca, çeşitli ırklar arasındaki birleşmelerden dolayı saf ırk bulmak kolay değildir. Bununla beraber, insanlarda da kalıtım kanunlarına uygun olarak ana – babalardan yavrulara geçen bazı normal ve anormal karakterlerin bulunduğu birçok olaylardan anlaşılmaktadır. Vücudun genel biçimi, boy, yüz hatları, deri rengi, kan grupları gibi karakterler kalıtım kanunlarına göre ana – babadan yavrulara geçer.

Advertisement

İnsanlarda ana-babadan yavrulara geçen anormal karakterler arasında bazı hastalıklar da vardır. Deride, kıllarda, gözün damar tabakasında rengin kısmen, ya da tamamen kaybolması hali olan albinizm bunlardan biridir. Bu anormallik başattır yani baskındır.

Ana – babadan çocuğa hemen daima geçer. Trombin yokluğundan kanın ağır pıhtılaşmsaı anormalliği olan «hemofili» ise çekinik bir karakterdir, anneden çocuğa geçer, yalnız erkek çocuklarda görülür. Yeşille kırmızıy ayırd edememe anormalliği olan «daltonizm» de hemofili gibi çekinik bir karakterin sebep olduğu kalıtsal bir hastalıktır. Bunlardan başka, bazen çekinik, bazen de başat hareketlerin sebep olduğu hastalıklar arasında, guatr, şeker hastalığı kalıtsal anemi (kansızlık), bir çeşit sarılıkla bir çeşit sara vardır.

Aynı aileden gelen birçok fertlerin, belli bir alanda üstün başarı sağlamalarından ise, zihne ait özelliklerin de bazen kalıtsal olabileceği anlaşılmaktadır. Buna, iki yüz yıl boyunca ünlü müzisyenler yetiştirmiş olan Bach ailesi örnek olarak gösterilebilir.

Bazı ırkların kötü karakterler taşıdıkları, aptal oldukları, cinayet işleyen kimselerin çocuklarında da bu eğilimin ortaya çıkabileceği birçok kimseler tarafından ileri sürülmüş, buna karşı yersiz tedbirler alındığı olmuştur. Nazi Almanya’daki tutum bu davranışın bir örneğidir. Bu görüşlerin bilim bakımından yanlış olduğu görülmüştür. Bugün toplum üzerindeki bilimsel incelemeler sayesinde insanların kalıtsal bünyelerine karışarak değil, onlara iyi hayat seviyesi, yeterli eğitim imkanları sağlayarak mükemmelleştirilebileceği kabul edilmektedir.

Bitki ve Hayvanların Islahı

Kalıtım konusundaki bilgilerin hayata uygulanabilecek değerleri de vardır. İnsanlar, bu yoldan birçok bitki ve hayvan türlerini ıslah ederek, istedikleri özellikleri taşıyan, kendileri için daha verimli olan değişik türler elde etmeyi başarmışlardır.

Bitkiler ıslah edilirken fazla ürün almak, ürünün iyi kaliteli olmasını sağlamak; hayvanlar ıslah edilirken de, örneğin koyunsa kıllarının uzun, kıvırcık olmasını, inekse fazla süt vermesini sağlamak göz önünde bulundurulur. Bunlar saf ırktan olanların üretilmesiyle sağlanır.


Leave A Reply