Nusrat (Nusret) Mayın Gemisinin Tarihsel Önemi ve Mürettebatı, Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Nusret Mayın Gemisi hakkında bilgi. 18 Mart 1915 Deniz Savaşında Nusrat Mayın Gemisi Mürettebatının Kahramanlığı, tarihteki önemi ve hikayesi hakkında bilgiler.

Nusret Mayın Gemisi

Kaynak: wikipedia.org

Nusrat Mayın Gemisinin Tarihsel Önemi ve Mürettebatı

Mayınların Erenköy sularına dökülüşü şöyle olmuştu:

17 Mart gecesi, Saat 10.30 sularında bir posta eri, üç gündür uykusuz bulunan Mayın Grup Kumandanı Deniz Binbaşısı Nazmi Bey’in (Akpınar) yanına çıkarak, Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa’nın (Çobanlı) derhal kendisini görmek istediğini bildirdi. Binbaşı yanına gittiği zaman Mevki Kumandanının odasında Amiral Von Usedom da bulunmaktaydı. Cevat Paşa, Binbaşıyı masa üzerinde serili haritanın önüne götürerek, “Oğlum,” dedi “bu akşam sana çok mühim bir vazife düşüyor. Nusrat gemisiyle çıkıp burayı mayınlayacaksın.” Haritanın üzerinde bulunan parmağı Erenköy Körfezi Bölgesini göstermekteydi. “Kaç tane mayın var Binbaşım” “26 tane Paşam.” “Güzel…

Bunları bu gece Karanlık Limana bir hat üzerine dökebilir misin?” “Derhal Paşam.”

Sağolun Nazmi Bey. Ben Nusrat’ı Nâra’dan getirttim. Kılavuz Yüzbaşı Hakkı Bey de hazır, emir bekliyor.”

Demek her şeyi hazırlatma Iûtfun da bulundunuz Paşam…” Cevat Paşa harita üzerinde izahatına devam etti: “Düşman gemileri en ziyade şu noktaya, Akyarlar önüne geliyor. Bunun Sebebi Rumeli tabyalarımıza kolayca ateş edebilmektir. Buralardaki derinliğin mayın dökme işine bir mahzuru var mıdır?” “Yoktur Paşam.”
“Ne zaman hareket edebilirsiniz?” “Şimdi hazırlığa başlar, 24’te demir yerinden ayrılırız.”

Advertisement
“Hemen Cenabı-Hak muvaffak etsin. Gülegüle gidip, muvaffakiyetle dönün Binbaşım.”

Selâm veren Nazmi Bey, Müstahkem Mevki Kumandanının yanından ayrıldı, iskeledeki nöbetçi filikaya binerek Nusrat’a yollandı.

Tophaneli Hakkı Kaptanın idaresindeki Nusrat, 1913 yılında Almanya’da inşa edilmiş, 380 tonluk bir tekneydi. Kısa zamanda hazırlaklarını tamamlayarak demir topladı ve Kepez istikametinde hareket etti. Bütün ışık söndürülmüş, bacadan kıvılcım atmasın diye ocaklar bastırılmıştı. Gemide 8’i subay, 54’ü er olmak üzere 62 mürettabat vardı. Mayınlar ise İstanbul’da masraflar Donanma Cemiyetince görülmek üzere bir Türk mütehassıs tarafından yapılmıştı.

Akyarlar önlerine gelindikten sonra gemi yavaşladı ve hazırlanmış bulunan mayınlar birer birer suya bırakılmaya başlandı. Her mayın atılışından sonra Nusrat hızla yer değiştirmekteydi. Saat 3.20’de mayınların hepsi dökülmüş bulunuyordu…

Süvari hemen dümen kırdı ve dönüş yolculuğu başladı. Bir yandan da sancak tarafında, biri kırmızı, üçü yeşil olmak üzere dört ışık devamlı olarak yakılıp söndürülmekteydi.

Bu, Müstahkem Mevkiye vazifenin başarıyla yerine getirildiği bildirilmek üzere evvelden kararlaştırılmış olan işaretti. Sabırsızlıkla beklemekte olan Cevat Paşa kendisine bu işaretin haberini getiren gözcüye, âdeti üzerine bir Mecidiye bahşiş vermişti.

Tehlike Atlatılıyor…

Yavaş yavaş esmeye başlayan rüzgârın tesiriyle çalkalanmaya başlayan sabah sularında, mayın tarlaları arasında dönüş yolculuğu epey zahmetli oldu. Bir ara çok büyük bir tehlike de atlattılar… Uzaklarda dolaşan İngiliz karakol gemilerinden biri her nasılsa Nusrat’a yaklaşmış ve projektörleriyle deniz sathını taramaya başlamıştı. Işık huzmesi çınpıltılı suları yalayarak Nusrat’tan tarafa dönmekteydi. Gemilerdekiler nefeslerini tutmuş, ışık huzmesinin kendi üzerlerinde duracağı anı bekliyorlardı.

Advertisement

Karakol gemisi onları keşfettiği takdirde kurtulmalarına imkân yoktu, işte o anda bir nevi mucize vuku buldu. Anadolu yakasından sıkılan bir projektör tam bu ışıkla çakıştı ve hasıl olan parıltı İngiliz gemisindekilerin gözlerini kamaştırdı. Işıklarını başka tarafa çevirdiler; fakat ne tarafa kaçsalar Anadolu projektörü ısrarla onları takip ediyor, görüşlerine mani oluyordu. Nusrat, işte bu mucize sayesinde görülmekten kurtularak yoluna devam etti. Saat tam beşi kırk geçe Çanakkale Limanındaki demir yerine gelerek kazanlarını söndürdü…

Tophaneli Hakkı Bey

Bu ufak gemi mürettebatı 18 Mart Deniz Savaşının kaderini bağlayacak çok büyük bir iş başarmış olmaktaydı. 0 gecenin tek kurbanı, fazla heyecana kalbi dayanamadığı için üç gün sonraki bayram sabahına çıkamayarak hayata gözlerini yuman, gemi kaptanı Tophaneli Hakkı Bey’di. Ertesi gün Akyarlar önündeki bu mayın tarlasında Müttefik donanmasının iki zırhlısı battığı vakit, o suları aynı akşam taramış ve mayın bulunmadığı şeklinde rapor vermiş olan İngiliz Binbaşısı kurşuna dizilecekti. Aslında bu ceza tamamen haksızdı; zira ingiliz mayın tarama filosu, Nusrat mayınlarını dökmeden 6 saat evvel o sulardan ayrılmış ve raporu ona göre verilmişti.

Müttefik Kumanda heyeti, 18 Mart günü hücum filosuna en büyük darbeyi indirecek olan bu mayın hattını, on gün evvel Alman Yarbayı Goehl’in yine Nusrat gemisiyle Erenköy’ün sığ sularına dökmüş bulunduğunu

20 adet mayınla karıştırıyordu. Aslında bunlar sonradan ingiliz mayın tarayıcıları tarafından keşfedilip sökülmüştü. Çanakkale Savaşı’nın Batılı yazarları, bilhassa harpten hemen sonraki yıllarda vermiş oldukları eserlerde, Akyarlar önünde iki zırhlının batmasına sebep olan mayın hattını; 8 Mart gecesi Alman Yarbayı Goehl’in döktüğü mayınlarla karıştırmak hatasını işlemişlerdir. Onları kaynak ittihaz edenlerin bugün bile aynı hatayı işlediği görülmektedir.

Savaşın kaderini değiştiren mayınların aslında 17-18 Mart gecesi Nusrat’la yola çıkan Nazmi Bey tarafından dökülmüş olduğu sonradan şüphe götürmez bir şekilde meydana çıktığı vakit, bizzat Winston Churchill, 1930 yılında Revue de Paris adlı dergide : “Birinci Dünya Harbinde bu kadar insanın ölmesine, harbin ağır masraflara malolmasına, denizlerde 5.000 tane ticaret harp gemisinin batmasına başlıca sebep, Türkler tarafından Çanakkale’nin karanlık sularına bir gece önce atılan ve incecik bir çelik halat üzerinde sallanan 26 adet mayındır.” demek suretiyle Batı âleminde gizli kalmış bu noktayı aydınlatmıştır.


Leave A Reply