Osmanlı Duraklama Dönemi İç Sebepleri

0
Advertisement

Osmanlı İmparatorluğunda duraklama döneminin iç sebepleri nelerdir? Duraklama döneminin iç sebeplerinin maddeler halinde verildiği yazımız.

Osmanlı Duraklama Dönemi İç Sebepleri

Osmanlı Duraklama Dönemi İç Sebepleri

1. Devlet Otoritesinin Zayıflaması:

a) Padişahların otoritelerinin zayıflaması. Başa geçen padişahların bir kısmının çocuk denecek yaşta olması. Devlet işlerini sadrazama ve valide sultanlara bırakmaları.

b) Veraset sisteminin etkisi. Şehzadelerin sancaklara gönderilmeyip, sarayda tutuldular. Yönetim yeterli bilgi ve tecrübe sahibi olmamışlar, zaman zaman saray kadınları ve entrikacı devlet adamlarının etkisinde kalmaları.

c) Padişah-sadrazam bütünlüğünün bozulması. II. Selim‘den sonra Sadrazamlık makamının bozulması.

d) Rüşvet, adam kayırma, iltimasın ön plana çıkması.

Advertisement

►Bu nedenlerle halkın devlete olan güveni azaldı. Devlet otoritesi sarsıldı çeşitli iç isyanlar çıktı.

2. Ordu ve donanmanın bozulması:

a) III. Murat’dan itibaren Yeniçeri Ocağı’nın devşirme kanunu bozuldu. Padişahlar askeri yasa ve geleneklere göre asker almadılar.

b) Tımarların dağıtımı ve denetlenmesindeki adaletsizlik sonucu Eyalet askerleri (Tımarlı Sipahiler) eski önemini yitirdi. Ekonominin temeli olan tarım ve hayvancılığın gerilemesine neden oldu.

c) Donanmaya önem verilmedi.

d) Ordu bilgi ve teknik bakımından geri kaldı.

3. Maliyenin bozulması ve gelir kaynaklarının azalması:

a) XVI. yüzyılda Avrupa’da sermaye birikimi sonucu sanayi hızla gelişmeye başladı. Avrupa ekonomik güç elde etti.

Advertisement

b) Osmanlı Devleti’nde harcamaların yönü değişti. Eskiden kârlı olan savaş ve seferler yıkım oldu. Savaşlar yenilgisiyle sonuçlandı, yeni yerler alınamadı. Ganimet elde edilemedi.

c) Kapitülasyonlar yoluyla Osmanlı toprakları Avrupalıların açık pazarı haline geldi. Ucuz Avrupa malları el zanaatlarını geriletti.

d) Coğrafi keşifler eski ticaret yollarının önemini azalttı. Kanuni’nin kapitülasyonlar yoluyla Akdeniz ticaretini canlandırma çabaları sonuç vermedi.

e) Savaşlar yoluyla elde edilen gelirler azaldığı için giderleri karşılamak için yeni vergiler konuldu, var olan vergiler arttırıldı. Halk hoşnut olmadı. İsyanlar başladı, merkezi otorite zayıfladı.

f) Nüfus artışı sonunda teknik gelişmediği için üretim düştü.

g) Saray masrafları, lüks ve eğlence harcamaları, cülus bahşişleri maliyede bunalıma neden oldu.

h) Batıdan büyük ölçüde gümüşün gelmesi fiatları artırdı. Akçenin değeri düştü, ülkede kargaşa başladı.

i) İç güvensizlik nedeniyle üretim düştü. Köylü ve zanaatkar kesimin zayıflaması sermaye birikimini iç pazarın genişlemesini sanayi’yi etkiledi.

4. İlmiye sınıfı bozuldu:

Medreselerin bozulması ile nitelikli din ve devlet adamı yetişmedi. Özellikle İstanbul’da çıkan gereksiz dini tartışmalar, toplum hayatını olumsuz etkiledi.

Kaynak – 2

Duraklama Devri ve Nedenleri:

Osmanlı devletinin Fatih’ten başlayarak yükselme devrine girdiğini ve bu devirde Doğuda, Batıda ve denizlerde birçok savaşlar yaparak durmaksızın genişlediğini görmüştük. Osmanlı devletinin bu suretle büyümesi Sokollu Mehmet Paşa’nın ölümüne kadar sürmüş (1579), bu tarihten sonra devletin yükselmesinde bir duraklama göze çarpmaya başlamıştır. Bu durum XVI. yüzyılın sonlarından bu yana daha çok hissedilmeye başlar. XVII. yüzyılda ise Osmanlı devleti daha önceki yüzyıllara göre her bakımdan genel bir duraklama gösterir. Bu yüzden 1579’dan başlayarak ikinci Viyana kuşatmasına kadar (1683) süren devrin adına Duraklama devri demek bir gelenek olmuştur.

Duraklamanın iç ve dış olmak üzere iki nedeni vardır. îç nedenler şunlardır:

Padişahların Durumu ve Devlet Yönetiminin Bozulması:

Advertisement

Osmanlı İmparatorluğu mutlakıyetle yönetilen bir imparatorluktu. Bütün yetki ve kuvvet padişahın elinde bulunuyordu. Padişah devletin ve dinin başkanı, aynı zamanda bütün Osmanlı ordularının başkomutanı idi.

Yükselme devrinde devlet çok iyi yönetilmişti. Bu devrin padişahları kişisel bakımdan çok değerli ve meziyetli kimselerdi. Fatih, Yavuz Selim, Kanunî Sultan Süleyman gibi büyük padişahlar zamanında devlet işlerinde bir bozukluk olmamıştı. Bu devrin padişahları kendilerine çok değerli vezirler ve devlet adamları seçerlerdi. Devlet işlerinde hak gözetilir, kanun ve geleneklere saygı gösterilirdi.

Kanunî’den sonra

Kanunî’den sonra, devletin başına o değerde bir padişah gelmedi. Yerine geçen oğlu II. Selim ve onun oğlu III. Murat, devlet işleriyle uğraşmadıkları gibi, savaşlara da gitmediler. Sarayda eğlencelerle vakit geçirdiler. Fakat bu iki padişahın zamanında devletin başında Sokollu Mehmet Paşa gibi çok kuvvetli bir sadrazam vardı. Sokollu kuvvetli ve iyi yönetimiyle Kanunî devrini hiç aratmadı. Fakat onun 1579 yılında öldürülmesinden sonra durum değişti. Artık padişahlar memleketi istedikleri gibi yönetmeye başladılar. İşe saray kadınları da karıştı. Onların padişahlar üzerindeki etkileri, devlet işlerinin bozulmasına yol açtı. Kanunlara ve geleneklere saygı gösterilmedi. Hatır ve gönül, iltimas ve rüşvet her işte büyük bir rol oynadı.

XVII. yüzyılda ise bu durum daha çok kötüleşti. Padişahlar daha değersiz olmaya başladılar. Bu yüzyılda başa geçen padişahların bir kısmı çocuk, bir kısmı da deli, ya da yetersizdi. Bunların, sadrazamlık makamına geçirdikleri kimseler de çokça hatır ve gönülle iş başına geldikleri için, yalnız saraya yaranmak yolunu tuttular. Memleket ve milleti düşünmediler.

Sarayın, padişahın ve devlet yönetiminin bozulması, padişahların devlet ve memleket işleriyle ilgilenmemeleri, iller yönetiminin de bozulmasına yol açtı. Bu yüzden memleketin her yanında haksızlıklar ve şikâyetler çoğaldı. Merkezden illere giden valiler ve sancak beyleri gittikleri yerlerde halkı ezmeye ve soymaya başladılar.

Ordu ve Donanmanın Bozulması:

Osmanlı devletinin büyümesinde çok kuvvetli olan ordu ve donanmasının da büyük bir rolü ve payı vardı. Yükselme devrinde devletin temel kuvveti olan Yeniçeriler ve Tımarlı sipahiler (Eyalet askerleri) Duraklama devrinde askerî kanun ve geleneklere gösterilen saygısızlık yüzünden bozulmuşlar ve memleket için bir tehlike haline gelmişlerdi.

Ordunun bozulması daha III. Murat zamanında (1574 -1595) başlamıştı. Bu padişah, şehzadeleri için yaptırdığı bir sünnet düğününde kendisini ve istanbul halkını eğlendiren hokkabaz, cambaz, perendebaz gibi askerlikle hiç bir ilgisi olmayan kimseleri yeniçeri ocağına yazdırmıştı. Bunların ocağa girmeleri, yeniçerilerin disiplin ve ahlâklarının bozulmasının nedeni oldu.

Yeniçerilerin Katkıları

Artık yeniçeriler de evlenmeye, evlerinde yatmaya, esnaflıkla uğraşmaya başladılar. Bu yüzden savaşlarda eskisi gibi büyük başarılar göstermediler. Zamanla yeniçerilerde hiç itaat ve disiplin kalmadı. Herkes yalnız ulûfe almak için yeniçeri yazılmaya başladı. Hele başlarında kuvvetli bir padişah göremeyince işi büsbütün azıttılar. Zaman zaman isyan ve ihtilâller çıkardılar. Birçok sadrazamları makamlarından indirdiler, zorla idam ettirdiler.

Hatta bununla da kalmayarak padişahların tahtlarından indirilme ve öldürülmesinde de büyük roller oynadılar. Bunlara saray kadınları ve o devrin kötü ruhlu ve kişisel çıkarlarından başka bir şey düşünmeyen bilginleri de katıldılar. Bu suretle Osmanlı devletinin büsbütün zayıflamasına yol aştılar.

Merkezde yeniçeri ve öteki asker ocakları bozulduğu gibi illerde de tımarlı sipahilerinin düzenleri ve disiplinleri kalmamıştı. Böyle düzensiz ve disiplinsiz bir ordu ile artık sefer yapılamaz ve zafer kazanılamaz olmuştu. Asker herhangi bir zor karşısında savaştan kaçıyor, memleket içine dağılarak soygunculuk ve eşkıyalık yapıyordu.

Duraklama devrinde Osmanlı ordusu gibi donanması da bozulmuş, Yükselme devrinde gördüğümüz büyük amiraller artık bu devirde yetişmez olmuştu. Onların yerine denizcilikten ve gemicilikten anlamayan birtakım kimseler kaptan paşalığa getiriliyordu. Bu yüzden girişilen deniz savaşları hep yenilgilerle sona eriyordu.

Advertisement
Maliyenin Bozulması ve Gelir Kaynaklarının Azalması:

Duraklamanın çok önemli iç nedenlerinden birisi de maliyenin bozulmasıydı. Yükselme devrinde zaferlerle biten her savaş devlete birçok gelir sağlardı. Ganimet geliri çok fazlaydı. Gümrüklerden ve başka gelir kaynaklarından bol bol para gelmekte, üstelik birtakım yabancı devletler de Osmanlı devletine vergi ve hediyeler vermekteydi. Devlet bu paralarla giderlerini bol bol karşılamakta, artan para ile de cami, medrese, hastane, kütüphane, kervansaray, yol, su yolu ve köprü gibi bayındırlık işleri yapılmaktaydı.

Kanunî’nin ölümünden sonra, devletin gelir kaynakları da azalmaya başladı. Artık savaşlar eskisi gibi kazançlı olmuyordu, tersine devlete pahalıya mal oluyordu. Saray giderleri ve lüks fazlalaşmıştı. Padişahların çocuk, ya da deli oluşları, hazinenin lüzumsuz yere şunun bunun keyfine harcanmasına yol açıyordu. Devlet bütçesi artık hep açıkla kapanıyordu. Buna çare olmak üzere paranın ayarının bozulması yoluna gidildi. Bu iş daha kötü bir yol açtı. Bu sefer de para yüzünden devlet memurlarının halk ve esnafla arası açıldı. İsyan ve ihtilâller çıktı. Devlet askerlerine maaş veremez bir hale geldi.


Leave A Reply