Roman Sanatı Nedir? Özellikleri ve Eserleri Nelerdir?

0
Advertisement

Roman sanatı nedir ve nasıldır? Roman sanatının özellikleri nelerdir? Ne zaman başlamıştır? Eserleri, tarihi ve roman sanatı hakkında bilgi.

Roman Sanatı

Roman sanatı; Avrupa’da 11. ve 12. yüzyıllarda mimarlık, resim, heykel ve süslemecilikte ortaya çıkan sanat akımıdır. Ulusa ve yöreye göre gösteren farklılıklara karşın, roman sanatı genel özellikler gösterir. 11. ve 12. yüzyıllarda politik ve kültürel alanda gelişen olayların roman sanatının oluşumunu büyük etkisi vardır. Avrupa’yı işgal eden barbar kavimlerin bulundukları yöreleri yerleşmeleri ve Hristiyanlaşmalarının yanı sıra, İspanya ve Sicilya’daki Arap egemenliği Avrupa’nın bir Hristiyan birlik oluşturmasına sağladı. Haçlı seferleriyle, Bizans ve İslam dünyasıyla kurulan ilişkiler Avrupa’da çeşitli politik ve dinsel etkiler yarattı. Bu dönemde kilise ve laik yönetim arasındaki etkinlik yarışı eserlere de yansıdı.

Roman sanat eserlerinin hemen hepsi dinsel içeriklidir. Binalar masif, içe kapalı ve anıtsaldır. Kiliseler ve öteki dinsel yapılarda mimarlıkla resim ve heykel yumlu bir biçimde bütünleşerek simgesel ve alegorik anlatım öğelerine rastlanır. Fransa’da gotik sanatın ortaya çıkışıyla sona eren roman sanatının örnekleri, İngiltere, İspanya, Almanya ve Fransa’da 1200’den fazladır. Roman sanatı, 8. ve 9. yüzyıllarda Charlemagne’ın Kutsal-Roma Germen İmparatorluğu ile Hristiyan sanatını birleştirmeye dönük Karolenj sanatı ve onun bir devamı sayılan Ottolar sanatından geniş ölçüde yararlandı. Bir başka kaynak da, İngiltere’deki Anglo-Sakson ve İrlanda’daki Kelt geleneğini içeren Batı Avrupa sanatıdır. Kuzey ülkelerinin çok kez Viking üslubundan etkilenmesinin yanı sıra, İspanya’daki yapılar Roma, Bizans, İtalyan, Fransız, Vizigot, Arap ve İslam öğelerinin karmaşık etkisini taşır. Bu dönemde yapılan önemli yapı tipleri kiliseler ve şatolardır. Bunun dışında bazı zengin tüccarların evleri ve belediye binaları da bu üsluptadır.

Roman sanatında daha çok mimarlık uygulamalarına yardımcı öğe olarak gelişen heykelcilik, stukko ve taş işçiliği olarak kendini gösterdi, geometrik biçimlerin yanı sıra, örgü ve karmaşık süsleme teknikleri, bitkisel ve doğalcı süsleme, doğu kaynaklarından esinlenen egzotik hayvanlar, Antik ve Doğu toplumlarından alman ejderha, sfenks gibi doğaüstü varlıklar, roman heykelciliğinin ilgi alanındadır. İnsan figürü daha derinlemesine bir bakışla ele alınarak ayrıntılı betimlemelere gidildi. Çoğunluğu dinsel konulu ve İncil’den esinlenen sahnelerle yapılan dolu kabartmaların yanı sıra günlük konular da işlendi.

Roman resmi, kilise amaçları için kullanılan resimli kitaplar ve duvar freskoları olarak ikiye ayrılır. Bizans etkisiyle altın ve altın renginin kullanımı figürlere yeni bir canlılık kazandırdı. Mozaik sanatının tekelini Bizans, Venedik ve Sicilya’ya bırakan roman sanatı, tonoz ve duvarların geniş alanlarını bütünüyle resme ayırdı. Heykelde olduğu gibi resimde de yararlanılan konuların başında İncil’den sahneler gelir. Bu konuların ele almışı gelişen minyatür sanatı, roman minyatürünü de etkiledi. Minyatürcülerin parşömen üzerindeki yaratıcılığı, heykelcilerin taş üzerindeki yaratıcılığından çok daha özgürce gelişti. Kutsal kalıntıların önemli bir yerinin olması, haçlar, kutsal kaplar, bronz kapılar, vaftiz kurnaları gibi çeşitli eşyaların sanat eserleri olarak ortaya çıkmasına neden oldu.

Advertisement

Leave A Reply