Rüya Çeşitleri ve Özellikleri

0
Advertisement

Rüya çeşitleri nelerdir? Fiziksel, ruhi, birleşik ve alegorik rüyalar nelerdir, özellikleri, hakkında bilgi.

Rüya Çeşitleri ve Özellikleri

Hakiki rüyaların dört türü vardır: fiziksel rüyalar, ruhsal rüyalar, birleşik rüyalar ve alegorik rüyalar. Bunların geçmişle, bugünle ve gelecekle bağlantıları vardır ve geçmişin sübjektif, fiziksel ve ruhsal olaylarından etkilenirler. Ruhsal rüyalar geleceği bilen bir yapıya sahiptir. Bu tip rüyalarda görülenler genellikle alegorik sembollerdir ve rüyayı görenin geçmişinden yola çıkarak, bilinçaltını resmederler.

Fiziksel Rüyalar

Fiziksel rüyalar önemsizdir. Bu tip rüyalar genellikle kaygılı ve sıkıntılı olan uyanık aklın tesirindedir ve hiçbir şekilde geleceği bildirmek gibi bir özellikleri yoktur. Uyku ilacı, yüksek ateş ve hastalıkların etkisiyle görülen rüyalar bu kategoride yer alır. Böyle rüyalar, rüyayı görenin vücut şartlarını ve aklını yansıtır. Uyanık zihindeki refleks iyonlarının da göz ardı edilmemesi gerekir. Biz genellikle elbiseyi cisim haliyle ve aynaya yansıyan dış görünümüyle inceleriz ve onu vücudumuza yakıştırmaya çalışırız. Peki, neden ruhun aynasında aklımıza yansıyan ussal resimleri daha ciddi bir biçimde incelemiyoruz. Üçüncü olarak, ruhi rüyalar ruhun tam anlamıyla hükmettiği rüyalardır ve uyanık olan zihnin de üzerinde, yaklaşan olaylan yansıtır. İlkel benliğimizi ve ruhumuzu uyumlu bir biçimde tutmayı becerdiğimizde, bir bütün oluruz ve yüksek beni buluruz.

Ruhi rüyalar

Advertisement

Bu rüyalar genel bilincin bir parçasıdır. Daha sonra, kişisel ruhun parçası haline gelir. Her şey zihinde veya insanın hayatında yer almaz, kişisel olmayan zihne de yararlı olur. Ancak, bir kişi bir şeyi yaşadığı veya gördüğü anda, o şey onun ruhunun bir parçası olur; bundan dolayı, geleceği görenler ya da beyin okuyanlar kişisel egoya ulaşamaz. Bu sebeple, yüksek benliğin kanalları dışında hiçbir şey bilinemez. Bilim adamlarına göre iletişim, bir zihinden diğerine kilometrelerce uzaktan sağlanabilir. Bu olay zihinlerden biri ya da ikisi birden uyurgezer veya uyku halindeyken daha da kolay olur. Düşünce transferinde ya da akıl okumada pozitif ve negatif deneklerin olması gereklidir. Zihindeki düşünceler bir diğer zihne telepatiyle yollandığında, kişi kendi benliğini başka sınırsız bir zihinle uyumlu hale getirir ve bu iyiden de, kötüden de uyanlar getirebilir. Homer, Aristotales ve eski klasik yazarlar bunu inanılmaz derecede yanlış bulmuşlardır. Devlet adamları, şairler ve İncil filozofları rüyalara gelecekten haber getirme özelliğini vermek konusunda mutabıktırlar. Bizlerse doğanın büyük kanunlarını yalnızca sonuçlarından anlarız. Bitkilerin kendi topraklarında ve bol ışıkla büyüdüğünü biliriz. Bunun nasıl olduğunun sonucuna varabiliriz ama bu dönüşümün sürecini açıklayamayız. Uykumuzda, keskin bir ışığın gecenin bulutlarını böldüğünü görür ve korkunç gök gürültülerini duyarız ama bunun düşüncenin doğal bir gücü olduğunu bilim adamları nasıl açıklayabilirler?

Kaşifler ve gezginlerin gördükleri şehirlerin manası nedir?- Optik kanunlarını yerle bir etmiyorlar mı? Sırf anlayamadığımız için, sonsuz benlik olgusunu bir kenara fırlatmamız şart mı? Sınırsız tüm sayılar içinde her sınırlı sayının bir yeri vardır. Bizim de matematikle aramızda bir paralellik bulunur: Sınırlı ve sınırsız bellek olayı. İşte zekanın bu sonsuzluğunda da ruhi rüyalar kendilerini gösterir. Bunlar, rüya belleğinin üzerindeki gerçeğin yansımalarıdır ve diğer iki tip rüyaya göre daha az vuku bulurlar.

Birleşik Rüyalar

Olguların çokluğuna göre farklı kaynaklara bağlı, birleşik rüyalar vardır. Bunlar, ayrı matbaalarda basılan, farklı boyuttaki, birbirinin aynı gazeteler gibidir. Dakikada iki kilometre yol alan bir trenden geçtiğiniz yerdeki çiçeklere ve ağaçlara bakarsanız, zihniniz bir çiçeği veya bir ağacı diğerinden ayırt edemez. İşte zihin, rüya aleminde ve olaylarında da benzer özellikler gösterir. Kişi rüyasında mektup aldığını, kirli bir suyu ve verimsiz bir tarlayı aynı anda görebilir. Uyandığında ise, rüyasında mektup aldığını hatırlar ama su ve tarla çoktan unutulmuştur. Bu birleşik bir rüyadır ve tek nedene dayanır, ilk bölüm kendi icrasında bölünmemiştir ve ruhi rüyalar sınıfında yer alır; rüyanın diğer bölümü ise sübjektiftir ve anlamı da alegoriktir.

Alegorik Rüyalar

Tüm dünyada ortak olgular olan rüyaların anlamsız olduğu düşünülür. Rüyalar sübjektif düzlemde bilinirler. O halde, sübjektif bir akıl ile yorumlanmalıdırlar. Materyalistler sağlıklı bir insanın bu tür rüya görmeyeceğini savunur. Bu belki, bir bakıma doğrudur ancak tüm insanların geçmişini, bugününü ve geleceğini kapsar. Geçmiş ve gelecek, on-lan saran şartlan bugünden daha fazla kucaklar. Şimdiki zaman sadece bir sahnedir. insanın kişisel benliğinde geçmiş ve gelecek, yüksek sübjektif duyularında bugün olduğundan, bu olguları kendinden ayıramaz. Bu olgular kendisinde uyumlu bir biçimde yer almazsa kusursuz bir sağlık düşünülemez. Kişisel benlik, normal bir durumda, kendini geçmişten veya gelecek endişelerinden soyutlayamaz. Bir insan iki günü üst üste aynı şekilde yaşayamaz. Değişik etkiler ve tutkuların altında kalır. Sonuç olarak, iki rüya aynı etkilerin altında kalarak görülemez.

Advertisement


Leave A Reply