Şeyh Bedrettin Mahmut Kimdir? Mutasavvıf, Filozof ve Osmanlı Kazaskeri

0
Advertisement

Şeyh Bedrettin Mahmut Kimdir? Osmanlı döneminde yaşamış kazasker, mutasavvıf, filozof ve fıkıh bilgini olan Şeyh Bedrettin Mahmut hayatı, biyografisi, eserleri, dönemi.

Şeyh Bedrettin Mahmut

Şeyh Bedrettin Mahmut; Osmanlı dönemi mutasavvıf, filozof ve fıkıh bilginidir (Simavna-Sımavna/Edirne 1359-Serez 1420).

İslâm düşüncesini toplumculukla uzlaştırmaya çalışmış, mülkiyette ortaklığı savunmuş fıkıh ve tasavvuf bilgini (mütasavvıf) diye nitelenen ve Ankara Savaşı sonrasındaki şehzadeler kavgası döneminde bazı halk ayaklanmalarına adı karıştırılan Şeyh Bedrettin, tartışma ve değişik yorum yaratmış bir kişiliğin sahibidir. Öğrenim süresince önce Bursa’da sonra Konya’da kaldığı, Şam’da çalıştığı, Hac ziyaretinden sonra Mısır’a gittiği, bir süre Tebriz’de (Timur’un çevresinde) yer almış olması da doğru sayılır. Kudüs üzerinden Anadolu’ya dönerken bir süre Konya’da kaldığı, Tire ve Aydın üzerinden Sakız Adası’na gittiği hemen her kaynakta belirtilir. Bu gezinin, ora halkının Müslümanlaşmasında etkili olduğu tartışılmazdır.

Edirne’ye dönüşü, ana-babasına kavuşması belli bir tarihle noktalanır: 1406. Letaifü’l İşaret (İşaretlerin Öyküleri) başlıklı fıkıh (Kuran’a dayalı İslâm hukuku) kitabını bu dönemde yazdığı sanılır (bu eserin hiçbir nüshası ele geçmemiştir). Anlaşılması güç olduğu için aynı eserin bir de kolay biçimin kaleme alacaktır: Şerh-i Teshil (Kolaylaştırma Açıklaması; yazmaları eldedir, bitirilişi iznik, 1415).

Yıldırım’ın oğullarından Musa Çelebi’nin kazaskerliğine atandığı günlerden başlayarak bir çeşit medeni kanun sayılan önemli eserini hazırlamaya koyulması, hukuk felsefesi açısından tam bir olumlulukla değerlendirilir: Câmiul Fusuleyn (İki Bölümün Toplayıcısı 1413). Gerçekten bu eseri, fıkıh konusunda en güvenilir kaynak sayılan iki eserin ustaca bir bileşimiyle kişisel yorumlarını içerir; ona göre her müfti (yargıç), hiçbir baskı altında kalmadan kendi içtihadına göre karar vermelidir.

Advertisement

Bedrettin’in adına bağlanan en önemli eser Vâridat’tır. Kanuni döneminde ortaya çıkan, yazılış zamanı saptanamamış olan bu Arapça ders notlarının ölümünden sonra derlenmiş olduğu sanılır (1420-1460). Eserin temel konusu, dünya ile ahret arasındaki kesin çelişki ve dinsel kavramların açıklanma çabasıdır. Ona göre insan, Tanrı’nın yaratmış olduğu en yüksek varlıktır. Çünkü Tanrı insanı kendi kemalinin sûreti üzere yaratmıştır. Yani Cenab-ı Hak; ilim, kudret, işitme, görme, istek, dilek ve emsali isimlerine tamamiyle mazhar olmak üzere melekleri değil, insanı yaratmıştır. İnsanın asıl şerefi de o ilahi adlara mazhar oluşudur. Bedrettin’e göre kıyamet olmayacaktır ve bu nedenle de sonradan diriliş yoktur. Kuran’ın ve peygamber sözlerinin (hadis-i şerif) öznel yorumlarını taşıyan bu eserde, çağımızda Bedrettin’e bağlanan toplumculuk ülküsünün açık, tartışılmaz öğeleri pek açık değildir. Özellikle Börklüce Mustafa’nın (Dede Sultan) halkı ayaklandıran kışkırtıcı sözlerine hiç rastlanmaz.

Bedrettin’in İznik’e sürülmesi (1413), kazaskeri olduğu Musa Çelebi’nin, taht kavgasında kardeşi Çelebi Mehmet’e yenik düşmesi üzerine verilmiş bir cezadır. Burada çalışmalarını sürdürdü. Eski kethüdası Börklüce Mustafa’nın ayaklanması üzerine İznik’ten uzaklaştı, Rumeli’ye geçerek mücadelesini sürdürdü. Börklüce Mustafa’nın Karaburun’da, başka bir müridi olan Torlak Kemal’in Manisa’da yenilgiye uğraması üzerine destek gücünü yitirdi; Beyazit Paşa’ya yenilerek yakalandı, getirildiği Serez’de yargılanarak çarşıda idam edildi.

Kendisine bağlanan düşünceler ve onların yol açtığı eylemlerle (Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal ayaklanmaları) değerlendirilen Bedrettin, çağdaş sanatçılarca da öznel yorumların kahramanı yapılmıştır. Örnekler: Nâzım Hikmet: Şeyh Bedrettin Destanı (1936 şiir), Orhan Asena: Simavnalı Şeyh Bedrettin (1969, oyun) vb.


Leave A Reply