Türk Sözlükçülüğünün Tarihçesi, Tarihi Gelişimi Hakkında Bilgi

1
Advertisement

Türk sözlükçülüğü ne zaman ve hangi eserlerle doğdu ve nasıl gelişti? Türk sözlükçülüğünün tarihi, tarihçesi, eserleri hakkında bilgi.

Türk bilim dünyasında sözlükçülük geleneği oldukça eskidir. Günümüzdeki bilgilere göre ilk Türk sözlüğü Kaşgarlı Mahmud‘un hazırladığı Divanü Lugat-it-Türk‘tür (Türk Dilinin Sözlüğü; 1072-1074). İskenderiye dil araştırmaları geleneğine uygun olarak hazırlanan bu sözlük Araplara türkçeyi öğretmeyi amaç edinmiştir. XI. yy’dan sonra Türk dünyasında hazırlanan sözlükler üç bölümde incelenmektedir: Kıpçakça sözlükler, Çağatayca sözlükler ve Osmanlıca sözlükler. Ebul Kasım Zemahşeri’nin hazırladığı ve kıpçakça sözlüklerin en eskilerinden sayılan Mukaddimet-ül-Edeb (Edebiyata Giriş; bitirilişi 1138’den önce), arapça-farsça-türkçe-moğolca olarak düzenlenmiştir. Hıristiyan din adamlarına kıpçakçayı öğreten bir kılavuz sayılan Codex Cumanicus, latince-farsça-kumanca bir sözlüğü de içerir. Ebu Hayyân’ın hazırladığı Kitab-ül-İdrak li-Lisan-il-Etrak (Türklerin Dilini Öğreten Kitap, 1312), hem dilbilgisi, hem de arapça-kıpçakça bir sözlüktür. Cemaleddin İbni Mühenna’nın hazırladığı İbni Mühenna Lügati (XIII. yy. sonu-XIV. yy. başı) farsça-türkçe-moğolca olmak üzere üç bölümden oluşur. Sözlüğün tam adı Kitabu Hilyet-ül-insan ve Halbet-ül-Lisan’dır (yayımlanışı: 1900-1903).

Arap sözlükçülüğü

Arap sözlükçülüğü geleneğine uygun olarak hazırlanan Çağatayca sözlüklerin en belirgin özelliği, arapça ve farsça sözcüklere pek fazla yer vermemesidir. Bunlar arasında Ali Şir Nevaî’nin Muhakemet-ül-Lûgateyn’i gelir. Ali Şir Nevai, sözlüğün ön bölümünde türkçe ile farsçayı dil ve edebiyat açısından karşılaştırır, türkçenin yer yer farsçadan üstün olduğunu savunur. XVI. yy. başlarında Anadolu’da yazıldığı sanılan Abuşka Lügati (basılışı: 1970), Ali Şir Nevaî’nin yapıtlarındaki Çağatayca sözcüklerin Anadolu türkçesindeki karşılıklarını vermektedir. Mirza Mehdi Han tarafından hazırlanan Senglah (basılışı: 1910,1950,1960), birinci bölümü dilbilgisine, ikinci bölümü sözlüğe ayrılan bir Çağatayca sözlüktür. Bu konuda son olarak Şeyh Süleyman Efendi’ nin Lugat-ı Çağatay ve Türki-i Osmani’si (1880) anılabilir.

Osmanlı ülkesinde basımevinin kurulmasından önce hazırlanan sözlüklerin tümü Arap sözlükçülüğünden yararlanılarak hazırlanmıştır. Arapça ve farsçanın öğretiminde kullanılmak üzere hazırlanan bu elyazması sözlüklerin bir kısmı manzumdur. Osmanlıca sözlükler arasında Afyonkarahisari Mustafa Ahteri’nin (1496-1561) hazırladığı Ahteri-Kebir (yazılışı: 1545; basılışı: 1826-1886) 40 bini aşkm maddeyi içeren bir arapça-türkçe sözlüktür.

XVI. yy. bilginlerinden Vankulu Mehmet Efendi (öl. 1592), kendi adıyla anılan sözlüğüyle ünlenmiştir. Kitâb-ı Lugât-ı Vankulu (Vankulu Sözlüğü, 1729) [Farablı Cevheri’nin Sıhah-ı Cevheri adlı arapça sözlüğünden yapılan bu çeviri Türkiye’de kurulan ilk matbaanın bastığı ilk kitap olması bakımından da özel bir önem taşır]. Osmanlı ülkesinde manzum sözlükler de hazırlanmıştır. Bunlar arasında Sünbülzade Vehbi’nin (1719-1809) Tuhfe-i Vehbi adli, farsçadan türkçeye manzum sözlüğü, uzun yıllar okullarda ders kitabı olarak okutulmuştur. Bütün bu sözlükler arapça ve farsça sözcüklerin karşılıklarını vermekle yetiniyordu.

Advertisement
XVIII. yy’a kadar türkçe söz dağarcığını temel alarak hazırlanmış bir sözlükle pek karşılaşılmamaktadır.

Bu yüzyılda Esat Mehmet Efendi, Lehçet-ül-Lugat (Sözlüğün Dili, 1732) adlı sözlüğünde türkçe sözcükleri temel almış, ayrıca bu sözcüklerin arapça ve farsça karşılıklarını vermiştir. Tebriz’i Hüseyin bin Halefin Burhan-ı Katı adlı farsça sözlüğünü Mütercim Asım (1755-1820), Tıbyan-ı Nafi der Tercüme-i Burhan-ı Katı adıyla türkçeye çevirmiştir. Mütercim Asım, çeviriyi yaparken, bilgileri başka kaynaklardan denetlemiş, yeni bilgiler eklemiş, farsça sözcüklere öz-türkçe karşılıklar koymaya çalışmıştır.

Yazı dilinde bulunmayan karşılıklar içinse, Antep halk ağzından seçtiği sözcükleri yazmıştır. Mütercim Asım’ın ikinci önemli çevirisi de kısaca Kamus Tercümesi adıyla anılır. Muhammed Firuzabadi’nin arapça sözlüğü Kamus-ül-Muhit’i Mütercim Asım, El-Okyanus-ül-Basit fi Tercemet-il-Kamus-ül-Muhit (hazırlanışı: 1805-1810; basılışı: 1815-1817; 3 cilt) adıyla türkçeye çevirmiştir. Mütercim Asım bu çevirisinde de birtakım eklemeler yapmış, arapça sözcüklere öztürkçe karşılıklar bulmaya çalışmış, kaba sayıldığı için sözlüklere alınmayan kimi sözcükleri kitabına almaktan kaçınmamıştır. Bu sözlükte sözcükler, köklerindeki son harflere göre alfabe sırasına konmuştur.

Türkiye’de matbaa kurulduktan sonra sözlük çalışmalarının ve yayınının hızlandığı görülür. Bu dönümde hazırlanan sözlüklerin hemen tümü Osmanlı türkçesinin söz varlığını saptamayı amaçlıyordu. Ahmet Vefik Paşa (1823-1891) Lehçe-i Osmani’sinde (2 cilt, 1876) o dönem türkçesinin söz varlığını Arap alfabesi sistemi içindeki tanımları ve yer yer örnek tümceleriyle vermektedir. Sir James William Redhouse (1811-1892) Kitab-ı Maani-ül-Lehce (2 bölüm, 1884-1890) adlı, türkçeden ingilizceye sözlüğünde arapça ve farsça sözcükleri derlemiştir. Muallim Naci’nin (1850-1893) Lugat-i Naci’si (1890) ise Osmanlıca bir sözlüktür, osmanlıcadaki arapça ve farsça sözcüklerin tanım ve karşılıklarını içerir.

Dönemin en başarılı sözlüğünü Şemsettin Sami hazırlamıştır:

Kamus-ı Türki. Şemsettin Sami de o dönemin türkçesindeki yerli ve yabancı sözcükleri tanımlarıyla ve yer yer de örnek tümceleriyle vermektedir. Bu sözlüğün sözü edilmesi gereken bir yönü de birtakım önerilerde bulunmasıdır: Şemsettin Sami kimi maddelerde yabancı bir sözcüğün yerine yaygın olmayan türkçesinin kullanılmasını önermektedir. Ali Nazirria (1860-1935) da yüksekokullar için hazırladığı Mükemmel Osmanlı Lügati (1902) adlı kitabında arapça ve farsça sözcüklerin tanımlarını ve öztürkçe karşılıklarını verir. Ali Seydi’nin (1870-1933) hazırladığı Resimli Kamus-ı Osmani’de (1906-1909) Osmanlıca sözcüklerin yanı sıra türkçe sözcükler de vardır.

Meşrutiyet döneminde de dil ve sözlük konusunda çalışmalar yapılmıştır.

Maarif Nezareti tarafından kurulan Tedkikat-ı Lisaniye Heyeti’nce, geniş bir Osmanlıca sözlük hazırlanması kararlaştırılmış, ama ne yazık ki bu tasarı bir türlü gerçekleştirilememiştir. Cumhuriyetten sonra dil konusunda yapılan çalışmaların başında yazı devrimi (1928) gelir. Yazı devrimi, Doğu düşüncesinden Batı düşüncesine geçişin ilk basamağını oluşturmuştur. Yazı devrimiyle türkçenin iyi bir sözlüğe gereksinmesi olduğu daha bir kesinlik kazanmış oluyordu. Hazırlanacak sözlük çok amaçlı bir nitelik gösterecekti. Bu sözlükle türkçenin sınırları çizilmiş olacak, söz varlığı saptanacak, türkçede karşılığı olan yabancı sözcüklerin yerine türkçelerinin kullanılmasına katkıda bulunulmuş olacak, ayrıca yazım birliği de sağlanacaktı. Dil Encümeni yazım sorunlarına bir ölçüde çözüm getirebilmek için Arap ve Latin harfli bir yazım sözlüğü yayımladı: İmla Lügati (1928). Daha sonra da sözlük hazırlama çalışmalarına geçildi.

Harf devriminden sonra yayımlanan ilk sözlük, bilgilerimize göre, Yeni Türk Lügati (İbrahim Alaettin’in başkanlığında; Ali Sedat, S. Tevfik, Kerim Sadi Bey tarafından, 1930) adını taşır. Latin harfleri alfabetiğine göre hazırlanan sözlükte 30 000 sözcük tanımlarıyla birlikte yer almıştır.

Advertisement

Bu arada dilci Hüseyin Kâzım Kadri de büyük bir sözlük hazırlığına girişmiştir. Büyük Türk Lügati adlı 4 büyük ciltlik bu sözlük, osmanlıcada kullanılan arapça, farsça sözcüklerle türk dilinin uygur, Çağatay, kazan, azeri, koybal, yakut, altay, çuvaş ve kırgız lehçelerine ait sözcükleri de kapsar.

Türk Dil Kurumu

Türk dili konusundaki çalışmaları resmi ve bilimsel bir çerçevede yürütmek amacıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti (1932; adı sonradan Türk Dil Kurumu olarak değiştirildi ve bu kurum 1983’te Türk Tarih Kurumuyla birlikte Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na bağlandı) kuruldu. Türk Dil Kurumu sözlük hazırlama işini de üstlendi. Ayrıca türkçenin söz varlığını saptamak amacıyla derleme ve tarama çalışmalarına başladı. Türk Dil Kurumu’nda sözlük uzmanı olarak çalışan Mehmet Ali Ağakay’ ın (1893-1965) hazırladığı ve sonraki baskıları bilim kurulunca geliştirilen Türkçe Sözlük (1944), XX. yy. Türkiye türkçesinin söz varlığını, dil devrimi doğrultusunda önerilip yaygınlaştırılan yeni sözlüklerle zenginleştiren, son baskısında tanımları örnek tümcelerle pekiştirilmiş olan en önemli sözlüklerden biridir.

Daha sonraki yıllarda yayımlanan türkçe sözlükler, özellikle Türk Dil Kurumu’nun bu sözlüğünden olabildiğince yararlanmışlardır. Meydan – Larousse Büyük Lûgat ve Ansiklopedi ‘nin sözlük bölümü, Tanzimattan günümüze konuşma ve yazı dilinde kullanılan hemen bütün sözcükleri tanımları ve örnekleriyle içerir. Türkçe Sözlük, Meydan- Larousse Büyük Lûgat ve Ansiklopedi gibi kaynaklardaki söz varlığını (tanımları ve örnekleri ile) aktaran ve yabancı sözlüklerden terim niteliğindeki sözcükleri de kapsamına alan Okyanus, 20. Yüzyıl Ansiklopedik Türkçe Sözlük’ün bir özelliği de sözcüklerin ingilizce ve fransızca karşılıklarım vermesidir. Ali Püsküllüoğlu da dil devrimiyle türkçenin söz varlığına katılmış olan sözcükleri Öztürkçe Sözlük’ünde (1966-1971) toplamıştır. Bunlardan başka son yıllarda yayımlanmış sözlükler arasında şunlar sayılabilir: Büyük Türkçe Sözlük (D. Mehmet Doğan, 1981); Temel Türkçe Sözlük (Kemal Demiray, 1982); Resimli Ansiklopedik Büyük Sözlük (10 cilt, 1982). Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük dışında derleme, tarama, terim, öteki türk lehçeleri, eski lehçeler, vb. konusunda birçok yayını olmuştur.

Başlıcaları şunlardır:

Tarama Sözlüğü (8 cilt, 1963-1977); Derleme Sözlüğü (12 cilt, 1963-1982); Kırgız Sözlüğü; Çuvaş Sözlüğü; Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü (Ahmet Caferoğlu, 1968); Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü (İsmet Sungurbey, 1966); Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü (Adnan Turani, 1968); Gökbilim Terimleri Sözlüğü (Abdullah Kızılırmak, 1969); Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü (Vecihe Hatipoğlu, 1969); Asalakbilim Terimleri Sözlüğü (Mehmet Turan Yarar, 1970); Yerbilim Terimleri Sözlüğü (Hamit Nazif Pamir, Önder Öztunalı, 1971); Budunbilim Terimleri Sözlüğü (Sedat Veyis Örnek, 1973); Ruh-bilim Terimleri Sözlüğü (Mithat Enç, 1974); Yazın Terimleri Sözlüğü (Tahir Nejat Gencan, Haydar Ediskun, Baha Dürder, Enver Naci Gökşen, 1974); Felsefe Terimleri Sözlüğü (Bedia Akarsu, 1975); Dilbilim ve Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü (N. Güz, E. Öztokat,M. Rifat, O. Senemoğlu, E. Sözer, B. Vardar, 1980); vb.

Eski (osmanlıca) metinler üstünde yapılan inceleme ve araştırmalara kolaylık sağlamak amacıyla osmanlıca-türkçe sözlükler de hazırlanmıştır. Bunlar arasında Mustafa Nihat Özön (1896-1980) [Osmanlıca-Türkçe Sözlük, 1952] ile Ferit Devellioğlu’nunki (1906-1985) [Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, 1962] önemlidir. Yabancı dil öğretimi ve çeviri etkinlikleri için hazırlanan çokdilli sözlükler arasında da şunları sayabiliriz: james W. Redhouse, Türkçeden ingilizceye Lügat Kitabı (1890); Şemsettin Sami, Kamus-ı Fransavi (fransızcadan türkçeye, 2 cilt, 1885), Kamus-ı Fransavi (türkçeden fransızcaya, 1885); A. Vahit Moran, Türkçe -İngilizce Sözlük (1945); Redhouse Yeni Türkçe-İngilizce Sözlük (1968); Fahir İz, İngilizce -Türkçe Sözlük (1971); Karl Steuerwald, Almanca-Türkçe Sözlük (1982), Türkçe-Almanca Sözlük (1983); Tahsin Saraç, Fransızca-Türkçe Büyük Sözlük (2 cilt, 1976); vb.


1 Yorum

  1. Leyla Kabak on

    Harf devriminden sonra Yeni Türk Lügatinden evvel yayımlanmış Ali Seydi’nin Resimli Türk Lügati var, 1929 tarihli.

Leave A Reply