Veit Harlan Kimdir?

0
Advertisement

Veit Harlan kimdir? Veit Harlan hayatı, biyografisi, eserleri, filmleri ve sinema kariyeri hakkında bilgi.

Veit HarlanVeit Harlan; (22.9.1899 – 13.4.1964)

Berlin’de dünyaya gözlerini açan Harlan, 16 yaşında ilk kez tiyatro oyuncusu olarak sahneye çıktı ve sinemada ilk rollerini üstlendi. On iki yıl Berliner Staatstheater (Berlin Devlet Tiyatrosu) kadrosunda, başka sanatçılar ve bu arada Werner Kraus ve Gustaf Gründgens ile birlikte yer aldı.

1936’dan Sonra: Jannings Sayesinde Kariyer Yapması 1936’da Harlan tarafından çekilen Marie, die Magd adlı melodram Emil Jannings’in dikkatini yönetmen Harlan’m üzerine çekti; Jannings onu Gerhart Hauptmann’ın “Vor Sonnenuntergang” (Güneş Batarken) adlı eserini sinemaya uyarlaması için angaje etti. Der Herrscher (1937) adlı bu yapıt “biçimsel ve içeriksel nitelikleri” sayesinde ulusal film ödülünü aldı. 3. Reich’in propaganda bakanı Joseph Goebbels, yönetmeni başarısından dolayı şahsen kutlamak için, yanına çağırdı. Bunun arkasından Harlan çalışmalarını tamamen Nasyonal Sosyalistlerin hizmetine hasretti. Harlan’ın seyirci nezdindeki ilk başarısı Max Halbe’nin tiyatro oyunundan sinemaya uyarladığı Jugend (1938) adlı yapıtı kilise karşıtı, Polonya aleyhtarı bir dramdı.

1940: Jud Süss (Yahudi Süss) Üçüncü Reich’ın en kötü şöhretli ve vahim sonuçlar doğrudan bu propaganda filmi, 1733-37 yıllarında Württemberg Dükü’nün maliye danışmanı olarak işleri çok büyük bir beceriyle yürüten yarı Yahudi Joseph Süss Oppenheimer’in, tarihsel doğruluğu kesin olan, yaşam öyküsüne dayanmaktadır. Yahudi Süss bu esnada, ayrıcalıklarını kaybetmekten korkan diet meclisi üyelerinin düşmanlığını kazanmış ve dük öldükten sonra, Süss de ölüme mahkûm edilmişti. Harlan, Süss’ü entrikacı ve komplocu olarak göstermekle, filminde tarihsel gerçekleri değiştirdi. Filmin amacı Harlan tarafından kirli, rüşvet yiyici yaratıklar olarak gösterilen Yahudilerin kötü, şeytansı kişiler olduklarını kanıtlamaktı. Harlan, savaş bittikten sonra filmin ırkçılık yanlarını küçültmeye çalıştı. Buradaki sinizmin doruk noktası, figüranların özellikle Varşova Gettosunda oturanlardan seçilerek kameranın önüne getirilmiş olmasıydı.

1942: “Topyekûn Savaş”a Yol Hazırlayıcı 1942’de gerçekleştirilen Der grosse König adlı filmde de Harlan II. Frederik’in Avusturyalıları Torgau’da yenmesi olayını anlatarak tarihsel bir olayı sundu. Burada esasında yapmak istediği, Alman Kralıyla, Führer Hitler arasındaki paralelliği göstermekti; her ne kadar doğruluğu tarihsel olarak garanti edilen kralın şivesiyle Fransızca ifade şeklinin önce Almancalaştırılması gerektiyse de. Frederik kendisine pek inanmayan bir çevrede bir peygambermişçesine kendinden emin olarak sonunda zafere koşmayı başarır. Halk kendisine itiraz etmeksizin itaat etmek ve fedakârlık yapmak zorundadır. Goebbels, bu yapıtı, savaşın sevk ve idaresinin daha sert bir şekilde ele alınması ve başlatılması için, fevkalade uygun bulmuştu. Bayraklı, davullu, resmi geçitli kitle sahneleriyle Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin (NSDAP) göz kamaştırıcı resmi geçitlerini anımsatan bu ustalıklı kurgusu için, Harlan, Emil Jannings ve Gustav von Ucicky’den sonra, Alman sinemasının “Onur Yüzüğü” ile ödüllendirilen üçüncü yönetmen oldu.

Advertisement

1945: Halkın Dayanması İçin Atılan Sloganlar 1943’lerin ortasında Goebbels, Harlan’a Kolberg adlı filmi gerçekleştirerek, yurtta ve cephede birlik olan bir halkın bütün düşmanlarını yenebileceğini göstermesi için talimat verdi. Masrafları 8 milyon Reichsmark’ı bulan ve seyredilmesi sabır isteyen bu filmin arka planında 1806/07 Fransız-Alman Savaşında geçen bir epizod bulunmaktadır. Burada Pome-ranya’da küçük bir liman kasabası olan Kolberg’in NapolĞon birliklerine karşı gösterdiği direnç konu edilmektedir. Filmde kasaba sakinleri saldırıya geçen düşmanı püskürtür; oysa gerçekte Fransız askerleri kasabaya girmişler ve ancak İngiliz birlikleri Kolberg’in yardımına yetiştikleri zaman, silahlan bırakmayı kabul etmişlerdi. Harlan iki yıl süren çekim çalışmaları sırasında katliam sahneleri için 200.000 asker kullandı. Bu film ilk defa, Alman birliklerinin aylardan beri Müttefik Kuvvetler tarafından kuşatılmış bulundukları Fransız La Rochelle kasabasında 30.1.1945 tarihinde gösterime girdi. Bu filmin prömiyeri bir gün sonra yıkık Berlin’de yinelendi.

1945’ten Sonra: Kuşkulu Dönüş İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Harlan insanlığa karşı suç işlemekten yargılandı. İstemeyerek Nazi’lerin suç ortaklığına itildiğini ileri sürerek kendisini savundu. Temize çıkan Harlan, ceza olarak beş yıl meslekten uzak tutuldu. 1950’de yeniden film çevirmeye başlayan Harlan, önceleri melodram türünde filmlere eğildiyse de 50’li yılların ortasından sonra yeniden şüphe uyandırıcı (toplumsal) siyasal eğilimli filmler çekti. Örneğin Verrat an Deutschland (1954) adlı casusluk filmi ve Anders als Du und leh (1957) adlı eşcinsellik karşıtı filmi gibi. Harlan 1964 yılında .64 yaşında Capri’de (İtalya) öldü. Ölümünden sonra yayınlanan “Im Schatten meiner Filme” (Filmlerimin Gölgesinde) adlı otobiyografisinde Harlan yeniden, pek de inandırıcı olmayan bir biçimde, savunmasını yapar ve bir Nazi film yapımcısı olarak taşıdığı önemi küçümser.


Leave A Reply