Sıtma Hastalığı Hakkında Detaylı Bilgi

0
Advertisement

Sıtma nedir, nasıl bulaşır, belirtileri nelerdir? Sıtma tedavisi ve sıtma hakkında detaylı bilgi.

Sıtma; insanlığın başına gelmiş belâların en büyüğü sayılabilecek kadar korkunç bir hastalık olmasına rağmen, ne yazıktır ki öteden beri küçümsenmiş, ancak son yarım yüzyıl içinde üzerinde önemle durulmuştur. Bugün ileri ülkelerde sıtmanın kökü hemen hemen kurutulmuş gibidir. Bu arada yurdumuzda da sıtmanın eski korkunçluğu kalmamıştır. Eskiden nüfusumuzun yüzde 20’si sıtmaya yakalanır, her yıl birkaç milyon kişi bu hastalıktan ölürdü. Şu anda sıtma ülkemizde bir sorun değildir.

Birçok geri ülkelerde olduğu gibi, Osmanlı devleti devrinde Türkiye’de de sıtma milleti kasıp kavururdu. Bu arada, göl kıyılarında, bataklık yakınlarında bazı köylerin sıtma yüzünden kısa zamanda birer mezarlık halini aldığı çok görülmüştür. Meselâ, Konya’nın Ilgın ilçesinde Ağalar Bataklığı denilen bir yer vardı ki, çevresi çok verimli olduğu için bu dolaylara 1877-78 savaşı (Doksanüç Savaşı) nda 700 göçmen ailesi gelerek 2.000 nüfuslu bir köy kurmuşlardı. Bataklığın yarattığı sıtma yüzünden köy halkı öylesine birer birer kırıldı ki 1920 yıllarında burada bir tek kişi kalmamıştı; buna karışlık köyün yıkıntılarının iki başında birer büyük mezarlık bulunuyordu.

Sıtma Sineği

Sıtma Sineği (Kaynak : Bilinmiyor)

Türkiye’de sıtmaya gerekli önemin verilmesi, bu afete karşı bilimli bir şekilde savaşa geçilmesi Cumhuriyet devriyle başlar. Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri girişilen bu savaş gittikçe genişletilmiş, ayrıca 1945’te daha geniş çapta bir Sıtma Savaşı açılarak kesin başarılar elde edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Batı’da bile sıtma savaşının en başarılı örneğini vermiş bir ülkedir.

Sıtmada Bilgisizliğin Payı

Sıtmanın sivrisinekten geldiğini bilmeyen yok sanırsak da bilgisiz kimselerle konuştuğumuzda onların sıtma üzerine çok yanlış, değişik inanışları olduğunu görürüz. Bu arada sıtmanın soğuktan, sıcaktan, kavun, karpuz, abur-cubur yemekten, bazı suları içmekten, ham sebze, ham meyva yemekten, hattâ yumurta yemekten ileri geldiğine inanmış kimseler çoktur. Bu yanlış inanışlardan dolayı birçok kimse yazın boğucu sıcağında, üşümiyeyim diye, göğsüne, sırtına gazete kâğıdı koyar, üst üste fanilâ giyer, yurdumuzun eşsiz kavun, karpuzunu ağzına koymaz, yumurta yemez; böylece de, sıtmadan korunayım derken, kendini birtakım besinlerden yoksun bırakarak, tersine, bu hastalığa elverişli ortamlar hazırlar. Çünkü vücuda eskiden girmiş, yerleşmiş sıtma mikropları vitaminsizlik, iyi beslenememek gibi durumlarda azar, hastalık böylece birden patlak verir.

Sıtmanın mikrobik bir hastalık olduğu, bu mikrobun insanlardan insanlara bir tür sivrisineklerin aracılığı ile geçtiği de bütün dünyada oldukça yeni öğrenilmiş bir gerçektir, Eskiden sıtma bataklıklar çevresindeki bozuk havadan ileri gelir sanılırdı; bunun için de Batı dillerinde sıtmaya «kötü hava» anlamına malarla denilmiştir. Bugün gene bazı Batı dillerinde «sıtma» anlamına gelen paludisme (palüdizm) de lâtince «bataklık» demek olan «palus» sözcüğünden türetilmiştir. Yalnız, sıtma ile sivrisinek arasında bir ilinti bulunduğunu Afrika yerlileri çok eski çağlardan beri sezmişler, sıtma ile sivrisineğe kendi dillerinde aynı adı takmışlardı.

Advertisement

İnsanlar yüzyıllarca sıtmanın bataklıklardan yayılan, çürük kokulu, pis, bozuk havadan geldiğini sandılar, en sonunda 1880’de Alphonse Leveran adında, Cezayir’ de görevli bir Fransız askerî doktoru sıtmanın mikrobunu buldu. Ondan sonra daha başka tıp bilginleri sıtma mikrobu üzerinde incelemelere giriştiler, bu arada 1890 yıllarında sıtmayı iyi etmede kininin çok kesin bir ilâç olabileceği öğrenildi. Kininli ilâçlarla bütün dünyada sıtmaya karşı geniş ölçüde bir savaşa girişildi. Son yıllarda sıtma ilâçlarına ayrıca atebrin de eklenince bu alandaki tedavi usulleri daha kesin sonuç vermeye başlamıştır.

sıtma

Kaynak: pixabay.com

Sıtmanın Belirtileri ve Tedavisi

Sıtma anofel türünden olan sivrisineklerin aracılığı ile bulaşır. Bu sinekler, sıtmalı kimseleri sokarak aldıkları mikropları sağlam kimselere sokarken, derisinin içine âdeta iğne yapar gibi aşılarlar. Sıtma mikrobunun Uç ayrı çeşidi vardır. Bunlara göre, hastalığın gelişmesi de ayrı ayrı olur. Bu arada, bazı sıtma nöbetleri her gün, bazısı iki günde bir, bazısı da dört günde bir gelir.

Ayrıca, sıtma mikroplarının iki türlü üreyişi vardır: Eşeysiz (erkeksiz-dişisiz) üreyiş; eşeyli (erkekli-dişili) üreyiş. Birinci çeşit üreyiş insanların vücudunda, ikinci çeşit üreyiş ise sivrisineklerin vücudunda olur. Eşeysiz üreyiş mikrobun yalnız parçalanmasıyla olduğu için, hastalık çok kısa sürer. Anofel cinsi sivrisineğin vücudunda olan eşeyli üreme sonunda sıtma mikrobu daha uzun bir yaşama kuvveti kazanır. Bunlar, sivrisineklerin soktuğu insanların vücuduna geçerler, kanlarına karışarak hastalığı meydana getirirler.

Belirtileri.

Sıtma mikrobunu alan bir kimsede, 12-15 gün sonra, hastalık birdenbire, şiddetli titremelerle başlar. Başta, belde, karında ağrılar olur, hasta kusar, ateşi 39-40°’ yi bulur. Titreme bir saat kadar sürdükten sonra durur, bu sefer vücuda üşüme yerine ateş basar, hastanın yüzü, gözleri kızarır. Bir süre sonra bol ter döker, nöbet geçer. Sıtma nöbetlerinin daha hafif, ya da daha ağır geçen şekilleri de vardır. Bu arada sürekli ateş yapan, şiddetli sürgün (ishal)lerle kolerayı, dizanteriyi andıran şekilleri de görülür.

Tedavi.

Sıtmanın en etkili ilâcı kinindir. Kinin esası üzerine birçok sıtma ilâçları yapılmıştır. Bunların başlıcası kinin sufattır ki bundan dolayı ilâca sulfata da denir. Hastaya verilecek kinin miktarını hekim tâyin etmelidir. Nöbet sırasında hastaya, kaba etinden bir ampul kinin şırınga ederek ateşi düşürmek yoluna gidenler varsa da, bu yanlış bir yoldur. Sıtma ancak ağızdan alınacak ilâçla iyi edilebilir. Hasta kendini bilmez bir durumda ise, ya da şiddetli kusmalar yüzünden ilâcı ağızdan alamayacak haldeyse, ancak o zaman iğne yoluna gidilebilir.

Öte yandan, kinine karşı dayanıklı sıtma mikropları da vardır. Bu gibi durumlarda hastaya daha başka ilâçlar verilir. Ayrıca, sürekli sıtmadan dolayı zayıf düşmüş hastalar birtakım demirli ilâçlarla, karaciğer kuvvetlendirilir. Sıtmadan korunmanın en kestirme yolu sivrisineklerle savaşmaktır. Bataklıklar kurutulmalı, hiçbir yerde su birikintisi bırakmamalıdır. Bu arada, üstü açık su birikintilerine saprol gibi ilâçlar, ya da mazot dökülerek sivrisineklerin buralarda üremeleri önlenmelidir.

Advertisement


Leave A Reply