Nefes ne anlama gelir? Nefes kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?
“Nefes”
1. Soluk
2. Şifa amacıyla hastaya okunan dua
3. Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
“Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu.” – H. Taner
4. Canlılık, hayat belirtisi
“Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür” – O. V. Kanık
5. Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir
“nefes tüketmek ”
uzun uzun ve boş konuşmak
“Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar.” – S. M. Alus
“nefes aldırmamak ”
dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek
“nefes almak ”
1. havayı ciğerlerine çekmek, soluk almak
“Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum.” – R. E. Ünaydın
2. dinlenmek
3. ferahlamak, rahatlamak
4. mutlu bir biçimde yaşamak
“Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok.” – M. Ş. Esendal
“nefes çekmek ”
1. sigara veya başka bir şeyin dumanını içine çekmek
“Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti.” – Ç. Altan
2. esrar içmek
“nefes etmek ”
boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek
“Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla ‘çiçek’ ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı.” – R. H. Karay
“nefesi durmak ”
1. ölmek
“Nabzı durdu, nefesi durdu galiba.” – Y. Z. Ortaç
2. şaşkınlık içinde kalmak
“nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak) ”
1. güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak
“Nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu.” – M. Ş. Esendal
2. bunalmak, sıkılmak
“İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor.” – B. R. Eyuboğlu
3. hayran kalmak, etkilenmek
“nefesine güvenen borazancıbaşı olur ”
“başarabileceğine emin olanlar büyük işlere girişmelidir” anlamında kullanılan bir söz
“nefesini tutup beklemek ”
heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek
“Uzun süren ziyaretin sona ermesini, nefeslerini tutup beklemişlerdi.” – A. Kulin
“nefes borusu ”
Soluk borusu
“nefes darlığı ”
Solumada yaşanan sıkıntı
“nefes kesici ”
. Heyecanlı, coşkulu
2. Çok güzel
“nefes nefese ”
Soluk soluğa
“Alay doktoru nefes nefese kulübeden içeriye dalar.” – N. F. Kısakürek
“nefesi kuvvetli ”
Okuduğu dualar etkili olan (kimse)
“bir nefes ”
Bir an, kısa bir süre
“Âlem içre muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” – Muhibbi
“son nefes ”
Hayatın sonu
“İnsan son nefesinde bile olsa ümidini kesmiyor, hayata daha canla başla sarılıyor.” – E. İ. Benice
“tıknefes ”
Herhangi bir sebeple solunum sıkıntısı olan, güçlükle, kesik kesik nefes alan
“Yoksa bu tozu dumana katarak yaralı yaban domuzu gibi kaçan canavara yetişmek tıknefes lalanın kârı değildi.” – R. N. Güntekin
“balıknefesi ”
Balinagillerin başından çıkarılan ve kozmetik maddeler ve süslü mumlar yapımında kullanılan bir yağ
“diyafram nefesi ”
Akciğerlerin havayla doldurulup diyafram kasının harekete geçirilmesine dayanan soluk alma biçimi