Oksin Hormonu Deneyleri

0
Advertisement

Oksinlerin bulunmasını sağlayan deneyler, oksin hormonu ile yapılan deneyler nelerdir? Boysen-Jensen deneyi, Paal deneyi ve Went deneyi hakkında bilgi.

Oksin Hormonu Deneyleri

OKSİNLERİN BULUNMASINI SAĞLAYAN DENEYLER

Oksinlerin varlığının ve bunların etkilerinin anlaşılması pek kolay olmamıştır. Bu konuda çalışan bilim adamlarından birisi de evrim kuramının kurucusu Darwin olmuştur. Bilirsiniz, odalarımızdaki bitkiler pencereye,daha doğrusu ışığa yönelirler. Darwin, yönelmenin mekanizmasını bulmak için kuşyemi ve yulaf bitkileri ile deneyler yaptı. Bu bitkiler karanlıkta çimlendirilirlerse toprak üstüne renksiz uçlar verirler. Buna “koleoptil” denir. Darwin,deneyinde çok sayıdaki koleoptilin bir bölümünün ucunu ışık geçirmeyen kalay kağıtla (A) örttü. Bir başka bölümünün ise yine kalay kağıtla,ancak bu kez uçları açıkta kalacak şekilde (B) örttü. Geriye kalanları ise (C) olduğu gibi pencere önüne koydu. Ertesi gün, ucu kapatılan bitkilerin dik olarak, ucu açık olanların ise ışığa yönlenerek büyüdüklerini gördü.

Darwin, deneyine dayanarak, “Bitkilerin; ışık duyusunu tepe noktalarından alıp, oluşturduğu maddelerle gövdenin ait kısımlarına ilettiği” sonucuna vardı.

BOYSEN – JENSEN DENEYLERİ

Advertisement

Danimarkalı Boysen—Jensen,koleoptilin ucunda oluşturulan maddenin alt kısımlara taşındığını göstermek istedi. Bunun için de koleoptillerin uçlarını kesip (A) tek yandan ışık gelen bir ortama bıraktı. Ucu kesik koleoptiller ışığa doğru bükülmedikleri gibi boyca da büyümediler.

Boysen—Jensen ikinci deneyde (B) kestiği uçları jelatinle yerlerine yapıştırdı. Uçları kesikken büyümeyen ve ışığa yönelmeyen koleoptiller ışığa yöneldiler. Uç kısımdan salgılanan madde jelatinden geçip koleoptillerin alt kısımlarına inmişti.

Boysen—Jensen bir başka deneyinde (C) koleoptillerin uç kısmının biraz altına ince mika levhalar soktu ve tek yönden ışık verdi. Mika ışık kaynağı tarafından bulunduğu zaman koleoptil çabucak ışığa yönelirken, mika ışığın gelmediği yönde iken yönelme olmadı.

Bu deneyden sonra “yönelmeyi etkileyen madde (Bu madde oksindir.) bitkinin ışığa bakmayan bölgesinden aşağıya doğru iner” sonucu çıkarıldı. Boysen—Jensen bükülmeye neden olan maddenin büyüme maddesi olduğu hipotezini kurdu. “Koleoptilin bir tarafındaki hücreler bu maddeyi aldılar ve hızla büyüdüler. Büyüme maddesi almayan hücreler ise aynı hızla büyüyemediler sonunda koleoptil yavaş büyüyen tarafa eğildi.”

PAAL’IN DENEYİ

Advertisement

Macar botanikçisi A. Paal koleoptillerin uçlarını kesti. Daha sonra biraz yana kaymış olarak (A) tekrar yerleştirdi. Paal deneyi karanlıkta yapmış olmasına karşın koleoptiller uçların yerleştirildiği tarafın zıt yönünde (B) büküldüler.

Paal bu durumu şöyle açıkladı : “Karanlık bir odada büyümeyi hızlandıran madde koleoptilin her tarafına eşit olarak dağılır. Uç kısım kesilerek gövdenin bir yanına kaydırılırsa bu madde gövdenin uca değen bölümünden aşağıya doğru inebilir. Gövdenin ö-teki tarafı bu maddeden hiç alamaz. Sonuç olarak; büyümeyi uyaran maddeyi alan taraf, karşı taraftan daha hızlı büyür ve koleoptil bükülür.”

Paal’ın deneyinde koleoptiller karanlıkta da büküldüğüne göre ışıkta bükülme neden oluyordu? Bu soru şöyle yanıtlandı: “Koleoptil tek yönlü ışık karşısında kaldığı zaman ışık, büyümeyi uyaran maddenin düzensiz dağılımına neden olmaktadır. Bu maddenin çoğu koleoptilin daha karanlık tarafına,oradan da aşağıya geçer. Bu da karanlık bölgedeki hücrelerin; aydınlık bölgedeki hücrelerden daha hızlı büyümesine neden olur. Böylece ışığa yönelme gerçekleşir.”

WENT’İN DENEYİ

Went, koleoptil ucundan salgılanan ve büyümeyi uyaran maddeyi ayırmayı başardı. Deneyinde, kestiği koleoptil uçları ile gövde arasına “agar” parçaları yerleştirdi (A). Böylece ağarın büyüme maddesini emmesini sağlıyordu.

Bir süre sonra buradan aldığı ağarları, uçları kesik koleoptiller üzerine gövdenin bir tarafına kaymış olarak koydu (B). Uçları kesik koleoptiller agar parçalarının konduğu tarafın aksi yöne büküldüler (C).

Deney gösteriyor ki, büyüme maddesi uçtan difüzyonla agar parçasına geçti. Yani agar blok, büyümeyi uyaran maddeyi emmişti.

Went’in deneyinden sonra koleoptil uçlarının özütü çıkarıldı. Özütün kimyasal analizleri ile büyümeyi uyaran madde elde edildi ve buna OKStN dendi.

Özetlersek; bitkiler, büyümeyi sağlayan oksinleri gövde ve köklerinin uç kısımlarından salgılarlar. Oksinler gövde ve kökte eşit olarak dağılırlarsa, bitki düzgün olarak büyür. Eğer ışık ve benzeri faktörlerle oksinlerin dağılımı düzensiz olursa, oksinin çok bulunduğu gövde bölümlerinde daha fazla büyüme olacak ve bitkide bükülme görülecektir.

Advertisement


Leave A Reply