Dinlerin Yasakladığı Yiyecekler

0
Advertisement

Dünya üzerindeki değişik dinlerin yasakladığı besinler, yiyecekler nelerdir? Dinlerdeki haram olan yiyecekler hakkında bilgi.

Domuz

Dinlerin Yasakladığı Yiyecekler

Belirli besinlere yasak koyulması, çeşitli dinlerde görülür. Örneğin Musevilerde ve Müslümanlarda domuz eti yemek yasaktır. Bu nedenle Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da domuz önemli bir yer tutmaz. Bazen domuz eti tüketimine koyulan yasak trişin tehlikesiyle bağdaştırılır; genelde oruç ve benzeri yasaklamaların, eğer çok katı bir biçimde uygulanmıyorsa, beslenme ve sağlık açısından büyük önemi vardır. Antropolog Mary Douglas domuz yasağı için daha ilginç bir açıklama getirmiştir. Ona göre domuz yerine herhangi bir hayvan da, hatta deve bile yasak olabilirdi. Besin yasaklarının (düzenlemelerinin) bütünlüğü, evren bütünlüğü içinde insanın karşılıklı ilişkilerini yansıtan simgesel bir ahlak kuralı olarak kabul edilmesi gereken, belirgin bir öğedir.

Seleukos Kralı 4. Antiokhos ile Yahudi savaşçısı Yuda Makkabi arasındaki savaşta geçen olayları anlatan Yahudi tarihi, yiyecek kısıtlamalarının öteki insanlara karşı sosyal yapıyı güçlendirdiğini açığa çıkarır ve domuz rastgele yapılmış bir seçimdir. Antiokhos, domuzların Yahudi aharlarında (sunaklarında) kurban edilmesini buyurmuş ve domuz eti tüketimini teslim olma simgesi kabul ederek domuz etinin Yahudilerce yasaklanmasına neden olmuştur. Yahudilerin putperestlerle aynı masaya oturmayı reddetmeleri sosyal ilişkinin bütünüyle reddedilmesi demekti.

Bazıları da domuz yasağının göçebe gelenekleriyle doğduğunu, göçebelerin yerleşik çiftçilerin evcil hayvanlarını hor gördüğünü öne sürer. Hintlilerin yiyecek kısıtlamaları bir çeşit otçulluk biçimine yakındır. Büyük ve üretken inekleri tüketim için öldürme yasağının uygulamadaki nedenlerinden biri, verimli bir ineğin sütünün, vücudunun besleyeceğinden daha fazla insanı besleyebilmesidir. Ancak sosyal ve dini gelenekler daha önemlidir. Jainizmin (Hinduizmin bir kolu) kurucuları olan Buda ve Mahavira, Brahman rahiplerine karşı vazgeçilmez bir görev olarak uygulanan hayvan kurban etme törenlerine, vahşete ve kast sistemine karşıydı. Gerçekte Jainizmin en büyük özelliği olan hayvana saygı gösterme, aşırı duyarlıktan değil Hindistan toplumundaki eşisitsizliğe neden olan kast sistemine ve din için hayvan kurban etme törenlerine duyulan nefretten kaynaklanmıştır. Bu tepki yeniden doğuş doktrini olarak kendini göstermiştir. Ahlaklı bir yaşam süren herkes daha yüksek bir düzeyde yeniden dünyaya gelebilir ve sonuçta yeniden doğma döngüsünü kırabilir; bu doktrin bir başka yaşamda insan ruhuna sahip olabilecek hayvanlar için de geçerlidir.

İÖ 1. yy’da Hindistan’ın büyük bölgelerinde inekleri öldürme yasağı konulmuştu. Bu yasağı, bu hayvanları başka ülkelerden satın alan ve böylece onları korumak isteyen Ariler koymuştu. Müslüman saldırıları “kutsal ineğe” karşı tutumu daha da güçlendirmiştir. Sığır eti yiyen İngilizler, Hindistan’ı ele geçirdiğinde de benzeri bir oluşum gerçekleşmiş, et tüketimine özellikle atlan ve köpekleri yemeğe karşı yasaklar koyulmuştur. Fransızların at etini hiç düşünmeden yemelerine karşın İngilizler için bu besini yemek akla gelmeyecek bir olaydır. İngilizler için at “kutsal”dır. Aynı anlayış Batılı ülkelerde köpekler için geçerlidir. Köpek tüketimi düşüncesi bile tepkilere neden olurken, başka kültürlerde köpek, eti için beslenebilir. Bir Hawaiili için, Batılıların köpekleri masalarında sandalyeye oturtmaları ve bu hayvanları üretmek için gösterdikleri çabalar ve buna karşın köpek yemenin kesinlikle yasak olması oldukça ilginçtir.

Advertisement

Leave A Reply