Ahmet Haşim Hayatı, Edebi Kariyeri, Sanat Kariyeri ve Şiirleri

0
Advertisement

Ahmet Haşim Kimdir? Ahmet Haşim’in hayatı, biyografisi, Ahmet Haşim eserleri, şiirleri hakkında bilgi, şiirlerinden örnekler.

Ahmet Haşim

AHMET HAŞİM (1885-1933)

XX. Yüzyıl Türk edebiyatının en dikkate değer şairlerindendir. Annesi ve babası Bağdat’lıdır. Ahmet Haşim, çocukluğunda babasıyla beraber birçok yerleri gezmiş, babasının 1896 da Fizan Mutasarrıflığına tayini üzerine okumak için İstanbul’a gönderilmiştir.

1907 yılında Galatasaray Lisesini bitiren Haşim bir yıl memurluk yaptı, Meşrutiyetten sonra İzmir Sultanisi edebiyat öğretmenliğine tayin edildi. Üç yıl öğretmenlikten sonra İstanbul’a döndü, 1929 yılına kadar çeşitli devlet hizmetlerinde bulundu. 1929 da Anadolu Demiryolları İdare Heyeti üyeliğine getirildi. Bu sırada, hastalanarak tedavi için Frankfurt’a gitti, İstanbul’a döndükten bir müddet sonra öldü.

Ahmet Haşim
AHMET HAŞİM (1885 -1933)

Bağdat’ta doğdu. 1896 yılında İstanbul’a geldi. Galatasaray Sultanisinde okudu. İzmir Sultanisi, Güzel Sanatlar ve Harp Akademileri ile Mülkiye Mektebinde öğretmen olarak çalıştı.

Galatasaray Sultanisinde öğrenciyken, edebiyat öğretmeni olan Ahmet Hikmet Müftüoğ-lu’ndan etkilenerek şiire yöneldi. Ahmet Haşim’in şiiri, daha çok Servet-i Fünûn Döneminin iki büyük şairi olan Tevfik Fikret’in ve Cenap Şehabettin’in etkisinde gelişti. İlk şiirini 1901 yılında yayımladı. 1909 yılında Fecr-î Âtî Topluluğuna katıldı. Topluluk dağılınca, yirminci yüzyıl Türk edebiyatında bağımsız bir şair olarak yer aldı.

Advertisement

Bütün şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanan Ahmet Haşim aşk ve doğa konularını işledi. Fransız sembolistlerinin etkisinde kalan şair, şiirlerinde dil musikisine, izlenimlere, hayallere, duygusal ve psikolojik simgelere yer vermiştir.

Ahmet Haşim’e göre şiirde kapalılık bir kusur değil aksine gerekli bir öğedir. Çünkü her-
kesin aynı biçimde ve kolaylıkla anladığı şiir, okuyucunun düşünce ufuklarını daraltır. Oysa iyi şiir, her düzeyde okuyucuya yorum zenginliği sunan şiirdir. Haşim dış dünyayı ve gerçekleri anlatma çabasında değildir. Dış dünyanın kendisinde bıraktığı izlenimleri anlatma çabasındadır. Bu özellik onu empresyonizme (izlenimciliğe) yaklaştırmıştır.

Ahmet Haşim düz yazılarında son derece yalın ve doğal bir dil kullanmış, toplumsal konuları da işlemiştir.

Şiir kitapları Göl Saatleri ve Piyâle’dir. Düz yazılarını da Bize Göre, Gurabâhâne-i Lâklâkan ve Frankfurt Seyahatnâmesi adlı eserlerinde toplamıştır.

Ahmet Haşim’in Sanat Hayatı:

Ahmet Haşim ilk şiirlerini «Mecmua-i Edebiye» de yayınlamıştır. Şiire başladığı sıralarda Fransız edebiyatına sembolizm ekolü hakimdi. Ahmet Haşim de Türk edebiyatında sembolizmin en kudretli temsilcisi oldu. Şiir hakkındaki sembolist görüşleri o zamanın anlayışına tamamen aykırı idi. «Şairin lisanı nesir gibi anlaşılmak için değil, duyulmak üzere vücut bulmuş» bir dildir diye, şiirde mana aramanın lüzumsuzluğunu ileri sürüyor, gerçekten «O Belde», «Bir Günün Sonunda Arzu», «Merdiven» gibi, sembolizmin en parlak örneğini teşkil eden şiirler yazıyordu. Ona göre «Şairin manalı olmaktan evvel daha nice endişeleri» vardı. Zaten bu manayı da hangi zekaya göre ölçecektik? Ahmet Haşim bu konudaki görüşünü, «Şiir Hakkmda Bazı Mülahazalar» başlıklı bir önyazısında şöyle izah etmiştir:

«Bir dakika için şiirde vuzuhun lüzumu kabul edilse bile, evvela vuzuhun ne demek oldyğunu anlamak lazım gelir. Hangi türlü zekanın anlayışı vuzuha kıyas addedilmeli? Birisine göre açık olan bir şiirin diğer birisine de öyle görünmesi hiç lazım gelmez. En güzel şiirler manalarını kariin ruhundan alan şiirlerdir.»

Advertisement

Şu birkaç örnek şairin bu fikirlerinin daha iyi anlaşılmasına yardım edecektir:

YARI YOL

Nasıl istersen öyle dinle, bakın,
Dalların zirvesindeyiz ancak.
Yarı yoldan ziyade yerden uzak,
Yarı yoldan ziyade maha yakın.

BİR GÜNÜN SONUNDA ARZU

Yorgun gözümün halkalarında
Güller gibi fecr oldu nümayan;
Güller gibi… Sonsuz, iri güller,
Güller ki kamıştan daha nalân,
Gün doğdu yazık arkalarında!

Altın kulelerden yine kuşlar,
Tekrarını ömrün eder ilân,
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam,
Alemlerimizden sefer eyler?…

Akşam, yine akşam, yine akşam
Bir sırma kemerdir suya baksam,
Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam.

O BELDE

Denizlerden
Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melal-i hasret-ü gurbetle ufku şama bakan
Bu gözlerinle, bu hüzünle sen ne dilbersin
Ne sen, Ne ben
Ne de hüsnünle toplanan bu mesa,
Ne de alam-ı fikre bir mersa
Olan bu mavi deniz,
Melalim anlamıyan nesle aşina değiliz.
Sana yalnız bir ince taze kadın,
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefil iştiha, bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir mana,
Ne bu akşamda bir gam-ı nermin
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze-i istitar ü istiğna
Sen ve ben Ve deniz
Ve bu akşamki lerzesiz sessiz,
Topluyor büy-ı ruhunu güya
Uzak
Ve mavi gölgeli bir beldeden cüda kalarak
Bu nefy ü hicre müebbet bu yerde mahkumuz…
………
O belde
Hangi bir kıt’a-i muhayyelde?
Hangi bir nehr-i dür ile mahdut
Bir yalan yer midir?
Veya mevcut,
Fakat bulunmayacak bir melaz-ı hülya mı?
Bilmem… Yalnız ‘
Bildiğim sen ve ben ve mavi deniz
Ve bu akşam ki eyliyor tehziz
Bende etvar-i hüzn ü ilhamı,
Uzak
Ve mavi gölgeli bir beldeden cüda kalarak,
Bu nefy ü hicre bu yerde mahkumuz…

Ahmet Haşim’in çok güzel bir Türkçe ile yazdığı nesirleri de vardır. Bunlar, «Gurabahane-i Laklakan,», «Bize Göre» ve «Frankfurt Seyahatnamesi» adlı üç kitapta toplanmıştır. Şiir kitapları da iki tanedir: «Göl Saatleri», «Piyâle».


Leave A Reply