Alexander Pope Kimdir? İngiliz Edebiyatının Önemli Şairinin Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Alexander Pope kimdir? İngiliz edebiyatının Augustus döneminin en önemli şairlerinden birisi kabul edilen Alexander Pope hayatı ve eserleri nelerdir?

Alexander Pope (d. 21 Mayıs 1688, Londra – ö. 30 Mayıs 1744, Twickenham, Londra yakınları), ingiliz edebiyatının Augustus döneminin önde gelen şair ve yergicisi. En tanınmış şiirleri An Essay on Criticism (1711; Eleştiri Üzerine Bir Deneme), The Rape of the Lock (1712-14; Bukleye Tecavüz), The Dunciad (1728) ve An Essay on Man ân (1733-34; İnsan Üzerine Bir Deneme).

Katolik bir ailenin oğluydu. Kısa bir süre Katolik rahiplerden özel ders aldıktan sonra, Winchester yakınlarındaki Twyford’da ve Londra’daki Hyde Park Corner’da Katolik okullarına devam etti, ama temel olarak kendi kendini yetiştirdi. Latince, Yunanca, Fransızca ve İtalyanca öğrendi.

Alexander Pope

Alexander Pope

İlk yapıtları.

Pope iki yaşındayken taşındıkları Binfield (Windsor Ormanı) Londra’ ya oldukça yakındı. Bu sayede Pope sık sık Londra’ya gitme olanağı buldu. Genç yaşta yazar John Dryden’ın çevresinin eski üyelerinden William Wycherley, William Walsh ve Henry Cromwell ile tanıştı. 1705’e gelindiğinde Pastorals (Pastoral Şiirler) adlı yapıtının taslakları dönemin en iyi edebiyat eleştirmenleri arasında elden ele dolaşıyordu. 1706’da, dönemin önde gelen şiir yayımcısı Jacob Tonson Poetical Miscella-nies (Şiir Derlemesi) adlı derlemede bu şiirlere de yer verdi. Bu arada Pope’un omurgasında bir eğrilik ortaya çıktı. Ayrıca, fiziksel gelişimini engelleyen ve sağlığını ciddi biçimde tehdit edecek olan bir akciğer enfeksiyonuna (olasılıkla Pott hastalığı) yakalandı.

Pastorals yayımlandığında, Pope yazma sanatını konu alan bir şiir üzerine çalışıyordu. 1711’de An Essay on Criticism adıyla yayımlanan yapıt, İngiliz dilinde bugün birçoğu birer atasözü olmuş zarif epigram-lardan oluşuyor, Horatius, Quintilianus ve Boileau gibi Antik Çağ ve o dönem eleştirmenlerinin eleştiri anlayışlarını ustalıkla kaynaştırarak sanatın doğayı en iyi nasıl yansıtabileceğini ortaya koyuyordu.

An Essay on Criticism’in kazandığı başarı sayesinde Pope daha geniş bir çevre edindi ve o sırada The Spectator gazetesini çıkaran Richard Steele ve Joseph Addison’ın dostluğunu kazandı. Pastoral şiirlerinin en özgünü olan “The Messiah” (Mesih) 1712’de The Spectator’da yayımlandı.

Advertisement

Steele ve Addison’ın bu gazetede halkın ahlakını nükteli öğütler vererek düzeltme çabasından etkilenerek, iki Katolik aile arasında çıkan bir kavgayı konu alan alaycı destanı The Rape of the Lock’m (1712, iki kanto; 1714, beş kanto) ilk biçimini kaleme aldı. Ailelerden birinin üyesi genç bir adam, bir başka aileden genç bir hanımdan bir bukle saç çalmıştı. Pope, bu olay yüzünden iki aile arasında çıkan kavgayı Homeros’un destanlarını andıracak bir tarzda, Yunanlılar ile Troyalılar arasındaki savaşa benzeterek gülünçleştirdi. Öyküyü gösterişli bir destan atmosferi içinde anlatarak, yalnızca çatışan tarafları değil, içinde yaşadıkları toplumu da gülünç gösterdi.

Pope birkaç yıldır “Windsor-Forest” (Windsor Ormanı) adlı şiiri üzerinde çalışıyordu. 1713’te yayımlanan bu şiirde Vergili-us gibi pastoral temalardan tarımla ilgili temalara geçiyor ve onun Augustus yönetimini övdüğü gibi Kraliçe Anne yönetimini övüyordu. Gene bu dönemde yazdığı “Eloi-sa to Abelard”da, Ovidius’un bir hanımın kendisini terk eden sevgilisine seslendiği manzum mektup biçimini kullanarak, cinsel tutkularla dünyevi zevklerden uzak durma kararı arasındaki çatışmayı büyük bir ustalıkla yansıttı.

Homeros çevirileri ve The Dunciad.

Pope’ un ilk dönem şiirleri 1717’de Works (Yapıtlar) adlı kitabın birinci cildinde toplandı. Kitap yayımlandığında, Pope en kapsamlı çalışması olan, Homeros’un destanlarının manzum çevirisinde epey ilerlemişti. Çeviri üzerinde çalışmaya 1713’te başlamış, 1715’te İlyada’nın 1-4. kitaplarını içeren ilk cildi yayımlamıştı. Yapıtın tamamı da 1720’de altı cilt olarak yayımlandı. Pope Odysseia (1725, 1-3. cilt; 1726, 4-5. cilt) çevirisini, İlyada çevirisine de açıklamalarıyla katkıda bulunan William Broome ve Elijah Fenton’la birlikte gerçekleştirdi. Bu iki çeviri Pope’a büyük gelir getirdi ve “hiçbir prense ya da soyluya muhtaç olmadan” yaşamasını sağladı.

Alexander Pope Sözleri - Alıntıları

Pope’un Homeros çevirisinin başarısı, çevirinin doğruluğundan ya da özgün metnin ruhunu ustalıkla yansıtmasından çok, Pope’un o dönemin zevkine uygun bir kahramanlık şiiri ortaya koyabilmiş olmasında yatar. Çeviri, Homeros’un yapıtlarının atmosferini bir ölçüde korumakla birlikte, ağırbaşlılığı, ahlakçılığı ve görsel zenginli-ğiyle Vergilius’un destanlarını andırır. Pope’a göre, Homeros 18. yüzyılın başında İngiltere’de yaşasaydı, yapıtlarını tıpkı bu çeviriler gibi yazardı.

Çevirinin başarısında siyasal etmenlerin de rolü büyüktü. Bir Katolik olarak Pope Whig’lerden çok, Tory’lere yakındı. Bu yüzden, William Çongreve, Nicholas Rowe ve ressam Charles Jerras gibi Whig’lerle arkadaşlığını sürdürmekle birlikte. Kraliçe Anne’in hükümdarlığının son dönemindeki siyasal çatışmalar yüzünden Steele ve Addi-son’la dostluğu zayıflamış, Jonathan Swift, John Gay, John Arbuthnot, Thomas Parnell, Oxford kontu ve Bolingbroke vikontu gibi Tory yanlılarına yakınlaşmıştı.

Advertisement

Alexander Pope Sözleri - Alıntıları

Bunlardan ilk beşiyle Scriblerus Kulübü’nde bir arada olmuş (1713-14) ve birlikte, sonradan Peri Bathouse, Or the Art of Sinking in Poetry (1728; Hamam Üzerine ya da Şiirde Batma Sanatı) ve “Memoirs of Martinus Scriblerus” (1741; Martinus Scriblerus’un Anıları) adlarıyla yayımlanan, bilgiçlik üzerine yergiler yazmışlardı. Pope’u Homeros çevirmeye yüreklendirenler de bu yazarlardı.

Öte yandan Addison ve öteki Whig yanlısı yazarlar bir başka çevirmene ilyada’yı çevirtmişler, ayrıca Pope’un dönemin zevkine uygun bir anlayışla yaptığı Shakes-peare derlemesi bu yazarların saldırılarına hedef olmuştu. Pope kendi ilkelerini savunmak ve kendisine karşı başlatılan muhalefete son vermek amacıyla 1728’de alaylı destanı The Dunciad’ı yayımladı. Yapıtın başkahramanı, Pope’un Shakespeare derlemesine eleştiriler yönelten ve yapıtta Ahmaklık Tanrıçası’nın sevgili oğlu olarak kişileştirilen eleştirmen Lewis Theobald’dı. Pope 1729’da önsöz, notlar, ek, dizin ve dizgi yanlışlarından oluşan alaylı bir yorum ekleyerek kitabı yeniden yayımladı.

Twickenham’daki yaşamı.

Babasının ölümünden (1717) sonra, Pope annesiyle birlikte küçük taşra kasabası Twickenham’a yerleşmişti. Yaşamının kalan bölümünü orada geçirdi. Olgunluk döneminin en tipik yapıtlarından biri olan, bir soylunun zenginliğini nasıl değerlendireceğine ilişkin öneriler içeren, mimarlık ve tasarım zevksizliğini Horatius tarzında yerdiği “Epistle to the Right Honourable Richard Earl of Burlington” (1731; Çok Saygıdeğer Burlington Dükü Richard’a Mektup) adlı şiirini de orada yazdı.

Pope Twickenham’da insan, doğa ve toplum ilişkilerini konu alan bir yapıt üzerinde çalışmaya başladı, ama yapıtı hiçbir zaman tamamlayamadı.

An Essay on Man in (1733-34) bu yapıtın giriş kitabı olmasını amaçlamıştı. Birçoklarınca yüzeysellik ve felsefi tutarsızlıkla suçlanan şiir, gerçekten de düşünsel planda pek az yenilik içeriyordu. Pope kendinden önceki düşünür ve yazarların görüşlerine bağlı kalmayı tercih etmişti. “Of the Use of Riches, An Epistle to Bathurst” (1732; Zenginliğin Yararı Üzerine Bathurst’e Mektup), “An Epistle to Cobham, Of the knowledge and characters of men” (1733; İnsanların Bilgisi ve Karakteri Üzerine Cobham’a Mektup) ve “Of The Characters of Women: an Epistle to a Lady” (1735; Kadınların Karakterleri: Bir Hanımefendiye Mektup) adlı yapıtlarını da bu dönemde yazdı.

Ama bir süre sonra “Horatius tarzı bir ahlaki sistem” oluşturma girişimini yarıda bırakarak, yapıtlarına yöneltilen eleştirilere cevap vermek için yeniden yergi türüne yöneldi. Horatius’tan uyarladığı “First Satire Of the Second Book of Horace, Imitated” (1733; Horatius’un İkinci Kitabının İlk Yergisinin Taklidi) ile “Epistle to Dr. Arbuthnot”u (Dr. Arbuth-not’a Mektup) yazdı. Horatius uyarlamasının büyük ilgi toplamasının ardından, gene Horatius’tan dönemin toplumsal ve siyasal ortamına uyarladığı 10 ya da daha çok yapıt yayımladı (1734-38). Bu dizi, “Epilogue to the Satires” (1738; Yergilere Sondeyiş) adıyla yayımlanan iki manzum diyalogla son buldu.

Pope bu diyaloglarda, iktidardaki Whig’lerin ticari zihniyetini, maddiyatçılığı-nı ve paranın yozlaştırıcı niteliğini eleştirerek, Horatius’un dingin ve alçakgönüllü yaşam ilkesini savunuyordu. Tamamlanmış son yapıtı olan The New Dunciad’da (1742) toplumun yerleşik değerlerini bir kez daha alaya aldı. The Dunciad’m gözden geçirilmiş basımının (1743) dördüncü kitabı olarak yeniden yayımladığı bu yergide, The Dunciad’daki Theobald tipinin yerini, Pope” un yozlaşmış değerlerin tipik temsilcisi olarak gördüğü oyuncu, tiyatro yöneticisi ve dönemin başşairi Colley Cibber almıştı. Londra’nın sığ kültürünün giderek saraya ve parlamentoya egemen olmasını anlatan şiir, görkemli ama uğursuz bir karışıklığın yaklaşmakta olduğu kehanetiyle son buluyordu. Pope, açık ölçüyle yazmaya başladığı epik şiiri Brutus’ü tamamlayamadan öldü.

Değerlendirme.

Alexander Pope’un en yaygın olarak kullandığı nazım biçimi, beşli iambos ölçüsüyle yazdığı on hecelik uyaklı beyitlerdi. Bu nazım biçimini giderek daha ustaca ve çok çeşitli amaçlarla (örn. Essay on Criticism’in özet bölümünde kısa ve özlü bir dil, “Verses to the Memory of an Unfortunate Lady“de [Talihsiz Bir Hanımefendinin Anısına Şiirler] duygulu bir hava, The Rape of the Lock’ta alaycı destan havası, Essay on Man’dt felsefi bir üslup, Homeros çevirisinde akıcı bir anlatı dili, The Dunciad’ın sonuç bölümünde ise Milton’ı andıran yüce bir üslup yaratabilmek için) kullandı.

Ama Pope’un nazım tekniği alanındaki ustalığını en iyi gösteren şiirlerinden biri, canlı ve nükteli bir konuşmadan soylu ve yüce bir üsluba rahatça geçebildiği “Epilogue to the Satires“dır. Pope ölçü düzeninde olduğu gibi sözcük seçiminde de, ele aldığı konuyu ve kullandığı şiir biçimini dikkate almış, ayrıca son derece zengin bir imge dağarcığından yararlanmıştır. Düş gücünün zayıf olduğu iddia edilmişse de, en azından The Rape of the Lock ve The Dunciad’daki şiir düzeni ve buluşlar bunun dışında bırakılmalıdır. Pope, ünü sağlığında Fransa’ya, İtalya’ya ve bütün kara Avrupa’sına yayılan ve şiirlerinin yabancı dillere çevrildiğini gören ilk İngiliz yazardır.


Leave A Reply