Alman Resim Sanatı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Alman resim sanatı dönemleri, eserleri ve ressamları hakkında bilgi

Karolenjler döneminden günümüze yalnızca kitap resimleri kalmıştır. Bu resimler, birbirine karşıt üslupları olan Geç Antik, Bizans ve Suriye resimlerini örnek almışlardır. Hem Doğu hem Batı Frank okullarında beliren el yazmalarının kökenini saptamak çok zordur. Ada Dua Kitabı ve buna benzer birtakım eserler; büyük olasılıkla Aachen’da bulunan saray okulundan çıkmışlardır. Viyana Hazine Dairesi’nin İncil’i ve buna benzer bazı el yazmalarının bugün Reims’ta ortaya çıktıkları kabul edilir. Roman üslubunun başladığı dönemlerde Otto kitap ressamlığının merkezi, Reichenau Adası idi. III. Otto İncili, II. Heinrich’nin Dua Kitabı ve Bamberg Apokalipsi gibi eserlerin yaratıcıları olan bu ressamlar, Avrupa’nın en ünlü sanatçılarındandırlar. Reichenau’ da Otto döneminden kalma duvar resimleri de vardır. Saliens dönemi resim sanatının tipik örnekleri Augsburg Katedrali’nin vitraylarında görülür. Prüfening’deki manastır kilisesinin ve Schwarzrheindort’daki şapelin freskoları ve Hildesheim’daki St. Michael’in tavan resimleri Staufen döneminde yapılmışlardır. Speyer Katedrali’ndeki İncil (1197), Scheyern’deki Libe Matutinalis (1206-1225) ve Rahip Berthold von Weingarten’in Missale’si (1225) kitap resimleri arasında önemli yer tutar.

Gotik üslupla birlikte vitray sanatı doruğuna ulaştı (Köln Katedrali’nin Koro Bölümü, Marburg’ta St. Elisabeth, Erfurt Katedrali). Duvar ressamlığının yerini, özellikle 14. yüzyılda Bohemya’da çok görülen tahta üzerine yapılan resimler aldı. Hamburg’ta Meister Bertram, Grabow Mihrabı’nı, halk sanatı özellikleri taşıyan resimlerle süsledi (1379, Hamburg). Ressam Meister Francke, Hamburg’da Johannes Kilisesi’nin Thomas Mihrabını resimledi (1424). 15. yüzyılın başında Köln’de Azize Veronika Ustası; Westafalen’de Konrad von Soest adlarını duyurdular. K. Witz 1444’de Cenevre Katedrali’nin Petrus Mihrâbı’nda Avrupa’nın yeri belirlenebilen ilk manzara resmini yaptı. 15. yüzyılın ikinci yarısında Hollandalı ressamlar ölçü almdı. Nürnberg’te H. Pleydenwurf, Colmar’da daha çok gravürcü olarak kendini gösteren M. Schongauer, dönemin önde gelen ressamlarındandır. M. Pacher’in Güney Tirol’de gerçekleştirdiği eserlerde Yukarı İtalya resminin özellikleri seçilebilir.

İtalyan sanatına yakınlaşmaya 16. yüzyılda başlandı ve ilk 10 yılında Alman resmi ve grafiği en parlak dönemini yaşadı. Bu dönemin ressamları Rönesans sanatçıları olarak kabul edilirlerse de bunlardan çoğunun eserlerinde geç gotik üslubun ana çizgilerine rastlanır. Alman resminde en görkemli mihrap resmini (1515, İsenheim) yapan Grünewald, dinsel izlenimleri derinliğine yansıtmasıyla ortaçağa sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Dürer’in özellikle grafik çalışmaları için belirleyici olan geç gotik anlatım biçimleri (Apokalips, 1498) ile insanın İtalyan sanatına özgün netlik ve kesinlikle betimlenmesi arasında oluşan gerilimden kaynaklanan esereleri son derece zengindir. H. Baldung’un hüzünlü biçimleri resme yeni bir renk getirdi. W. Huber’in ve B. Cranach’ın da çalıştıkları Tuna Okulu’nda usta olan A. Altdorfer’in eserlerinde, doğa ve insan şiirsel bir duyarlılıkla bütünleştirilmiştir. Portre ressamı olarak ünlenen Genç Holbein, İtalyan Rönesans üslubunun duruluğuna en çok yaklaşan sanatçıdır. Dürer döneminin büyük ustalarının ölümüyle yaratıcı güçler azaldı. Başlamakta olan barok dönemde iki önemli Alman ressamı yurt dışmda çalıştılar. Bunlar, Frankfurt’lu A. Elsheimer (Roma’da) ve Holstein’li J. Liess’tir (Venedik’te), 17. yüzyılda da Almanya’nın az sayıda yetenekli ressam yetiştirmesi nedeniyle Avrupa resmine bir katkısı olmamıştır. 18. yüzyılda barok mimarlığıyîa birlikte Alman resmi için yeni görevler oluştu. Güney Almanya’da ve Avusturya’daki kilise, manastır ve saraylarda, yanılsatıcı düzenlemelerle sınırlı bir mekânı sınırsız gösteren ve mimarlığa bu bakımdan katkıda bulunan çok büyük tavan freskoları yapıldı. Bavyeralı fresko ressamları arasında C. D. Asam ve J. B. Zimmermann, Avusturya’da ise P. Troger ve P. A. Maulbertsch sayılırlar. Sonuna yaklaşmakta olan barok döneme karşı R. Mengs, klasikçiliğin öncüsü olarak ortaya çıktı. A. Graff ve W. Tischbein portre ressamları, Roma’da yaşayan J. A. Kochb manzara ressamı olarak tanındılar. Romantizm anlayışı belirgin biçimde C. D. Friedrich’in Ph. O. Rungen’in ve Olivier kardeşlerin eserlerinde görülür. Dinsel resmin yeniden yaratılması için çaba gösteren J. F. Overbeck, F. Pforr, P. Cornelius “Nasıralı” ressamların uğraşları da romantik kökenliydi. A. Rethel, Aachen Belediyesi’nin Charlemagne dönemi tarihini anlatan duvar resimlerini yaptı. Romantik sanat, L. Richter’in eserleriyle ve M. von Schwind’in masal ve söylence resimleriyle yüzyılın ikinci yarısına kadar varlığını korumasına karşın Berlin’de F. Kürger ve Viyana’ da F. Waldmüller ile gerçekçilik giderek önem kazanmaya başladı. Dönemin önde gelen ressamı A. Menzel, izlenimciliğe yaklaşan eserler verdi ve özellikle Büyük Friedrich’in yaşamını anlatan taşbaskısı dizileri ve resimleriyle tanındı. K. Blechen, F. von Rayski ve gerçekçiliğin baş temsilcisi olan W. Leibi, izlenimci üsluba yaklaştılar. Çoğunlukla İtalya’da yaşayan A. Feuerbach ve A. Böcklin, klasik anlamda ideal olan bir dünyanın resimlerini yaptılar. H. von Marees, Napoli’deki Zooloji Merkezi’nin dev boyutlu freskoların yaratıcısıdır (1873). 20. yüzyıla kadar etkisini sürdürmüş olan izlenimciliğin en tanınmış ressamları olan M. Liebermann, M. Slevogt ve L. Corinth Berlin’de çalıştılar. E. L. Kirchrer, E. Heckel, K. Schmidt Rottluff ve E. Nolde gibi ressamların 1905’te Dresden’de kurdukları Die Brücke (Köprü) adlı grup, ekspresyonizmin (dışavurumculuk) öncüsü oldu. 1911’de Münih’te kurulan “Mavi Atlı” Sanatçılar Birliği’ne üye olan V. Kandinski, F. Marc, A. Macke, P. Klee gibi dışavurumcu sanatçılar Mavi Atlı’ ların tersine daha çok romantik-şiirsel bir anlatımı yeğlediler. O. Kokoschka ve geç döneminde L. Corinth izlenimcilikten yola çıkan dışavurumcu anlayışı temsil ettiler. Anlatımcılığın başka bir ustası olan M. Beckmann, çağım acımasızca eleştiren eserler verdi.

1919’da Weimar’da kurulan ve V. Kandinski’nin, L. Feininger’in, P. Klee’ nin ve O. Schlemmer’in öğretmenlik yaptıkları Bauhaus Okulu’nun resimde çok etkisi olmuştur. Soyut resim yine Mavi Atlı grubunun ressamlarınca başlatıldı. Kandinski 1910’da ilk soyut resmi yaptı. F. Marc da son döneminde soyut resme yöneldi. K. Schwitters, H. Aıp, G. Grosz ve J. Heartfield, Dada akımının başlıca ressamlarıdır. 1933-1945 arasındaki Nazi döneminden soma gelişimleri durmamış olan bazı yaşlı sanatçılardan soyut resmin ünlü temsilcisi W. Baumeister ve karşıtı E.W. Nay, sanat alanındaki etkinliklerini sürdürdüler. Savaş sonrası ressamları Th. Werner, Kandiski’nin ve Klee’nin öğrencileri, F. Winter, J. Bissier adlı sanatçıların çıkış noktaları, kübizm ve ekspresyonizmdir. H. Grieshaber, postekspresyonistler (geç dışavurumcular) arasında sayılır. H. Hartung ve Wols’un ustası oldukları Taşizm (Lekecilik) akımının öteki temsilcileri K. O. Götz, O. Greis, H. Kreutz ve B. Schultze’dir. G. Hoehme, E. Schumacher, H. Trier, P. Brüning, R. H. Sonderburg adlı sanatçılar eylem resmine (Action Painting) yöneldiler. En önemli klasik temsilcileri M. Ernst ve R. Oelze olan gerçeküstücülük akımı, Viyana Fantastik Gerçekçilik Okulu’nda (E. Brauer, E. Fuchs, R. Hausner, A. Lehmden) ve Almanya’da M. Zimmermann, P. Funderlich, H. Janssen, W. Blecher, H. Antes, F. Schröder Sonnenstern gibi sanatçalarla sürdürüldü. W. Vostell, K. Klapheck, W. Gaul, H. P. Alvermann, K. Pfahler önde gelen Pop-Art ressamlarıdır.

Advertisement

Leave A Reply