Altı Ok Nedir? Ne Anlama Gelmektedir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

0
Advertisement

Altı Ok ne demektir? Günümüzde CHP’nin parti bayrağında da yer alan Altı Ok nedir, ne anlama gelmektedir?

Altı Ok, belli bir süreç içerisinde benimsenen, 1931’den beri CHP’nin ilkelerine dönüşerek partiyi simgeleyen Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik adı altında toplanan altı ilke.

Temelleri Sivas Kongresi’nde (4 Eylül 1919) atılan ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla birleşen hareket ilk olarak kendisine Halkçılığı ilke edindi ve 24 Nisan -12 Temmuz 1920’de TBMM tarafından benimsenerek 1921 Anayasası’na girdi. 10 Mayıs 1921’de Mustafa Kemal ile Müdafaa-i Hukuk Grubu’na dönüştürülen hareket de Halkçılığı ilke edindi. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’ nin seçime karar vermesi üzerine (1923) 8 Nisan 1923’te seçim programı olmak üzere “9 umde” benimsendi, bunu seçmenin onaylamasıyla Müdafaa-i Hukuk’un 9 Eylül 1923’te “Halk Fırkası”na dönüştürülmesini öngördü. Seçimin kazanılmasıyla Halk Fırkası yasallaştı. 29 Ekim 1923’te saltanatçıların ve hilafetçilerin tüm karşı koymalarına karşın Birinci TBMM, 126’ya karşı 158 oyla Cumhuriyeti ilan etti ve cumhuriyeti savunan Müdafaa-i Hukukçular bir başarı daha kazanarak her zaman karşılarına çıkacak bu gruba karşı Cumhuriyetçiliği ilke haline getirdiler ve anayasaya da 1. Madde olarak koydular.

Altı Ok Nedir? Ne Anlama Gelmektedir?

10 Kasım 1924’te de Cumhuriyet Halk Fırkası adını alan hareketin kuruluşu gibi ana ilkeleri de bir oluş sürecinde çeşitli gereksinim ve uygulama zorluklarına göre somutlaştı. Nitekim, büyük çabalar ve özveriler sonucu elde edilen ve somut ifadesini “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” özdeyişiyle bulan ulus egemenliğinin sağlıklı olması için Mustafa Kemal Milliyetçiliği bir ilke olarak Cumhuriyet Halk Fırkası’nın tüzüğüne aldığı gibi anayasaya da yansıttı. 15 Ekim 1927’de TBMM salonlarında toplanan Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) kurultayında yeni bir tüzük benimsedi. Yeni tüzüğün birinci maddesine göre CHF “Cumhuriyetçi, Halkçı, Milliyetçi” bir siyasal kuruluştur, denerek üç ilke somut olarak parti tüzüğünde yerini aldı.

Yeni tüzüğün Genel Esaslar başlığı altında 3. maddesinde ise “Fırka devlet ve millet işlerinde din ile dünyayı ayırmayı en önemli esaslardan sayar” demekle Laikliği benimsediğini gösterdi. Böylece ikinci kurultayını da tamamlayan CHF 4 okuyla siyaset sahnesinde yeni bir etkinlik dönemine girdi. 14 Nisan 1928’de Malatya Mebusu İsmet İnönü ve 121 arkadaşı tarafından verilen önergelerle anayasanın “Türkiye Devleti’nin dini İslâm dinidir” diyen 2. maddesi değiştirilerek Türkiye devleti laik düzene geçti. 1929-1930 dünya ekonomik bunalımının yıkıcı etkileriyle 1930’dan başlayarak devlet ekonomide karışıcı bir rol üstlendi.

Advertisement

Böylece sosyo-ekonomik düzenin ancak devletçi bir politikayla değişeceği kanısının egemen olması üzerine Atatürk 1931 Ocağında İzmir’de bir konuşma yaparak “Fırkamızın takip ettiği program ekonomik açıdan devletçidir” diyerek bu ilkenin resmileşmesi için ilk adımı attı. 3. Kurultay 10 Mayıs 1931’de tüzükten ayrı bir program yaparak Devletçilik ilkesini gündeme aldı ve kurultayın onayıyla CHF tüzük ve programına girdi. Saltanat ve hilafetin yerine ulusal egemenliğin kurulması anlamında cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve laiklik; ulusal egemenliğin sağlıklığı ve korunması için ulusun bir bütün olarak devlet katkısıyla da çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasını halkçılık ve devletçilik olarak hedefleyen CHF, bu hedeflere ancak geleneksel toplumun yapı ve kurumlarında yapılan ve yapılacak olan değişikliklerle yeni bir toplum kurarak ulaşabileceğinin gereğini anladı. Bu da ancak ve ancak reformcu bir anlayışla gerçekleşir. Bu reformun yolu da Türk toplumu için ancak devrimcilik’tir.

Bu da öteki ilkelerin zorunlu bir sonucudur. Her şeyden önce 1920 sonrası ilkelerinin korunmasını, ikinci olarak benimsenen yenilikleri, ülkenin gelişmesine engel olan kurumların yerine geçirtmeyi hedefler ve sürekliliği vardır.

Tek parti yönetiminin doğal bir sonucu olarak 5 Şubat 1937’de 3115 sayılı yasayla yapılan değişiklikle bu 6 ilke 1924 Anayasasının 2. maddesinde ifadesini buldu. Anayasanın bağlayıcı hükmüyle CHP devlet yönetimini yüklenecek tüm hükümetleri bu ilkeler doğrultusunda hareket etmeye zorunlu duruma getirdi. 1947’de yapılan CHP 7. Kurultayı’nda benimsenen yeni programda bu ilkeler Kemalizm biçiminde ifadesini buldu. 1950 DP iktidarından sonra ilkeler anayasadan çıkarıldı. Ancak bu 6 ilke CHP tüzüğünde ki yerini korudu.


Leave A Reply