Antijen Nedir?

0
Advertisement

Antijen ile ilgili genel ve temel bilgilerin yer aldığı yazımız. Antijenlerin genel özellikleri ve yapıları hakkında bilgiler.

Antijen Nedir?

ANTİJEN, canlı insan ya da hayvan vücuduna girdiğinde kendisiyle birleşmeye yetenekli “antikor” denilen özel tepki cisimlerinin oluşumuna neden olan madde; bazen immunojen denir.

Antijen özelliği gösteren çeşitli kimyasal yapıda maddeler vardır. Bir maddenin antijen olabilmesi için 5.000’den büyük molekül ağırlığına sahip olması gerekir. Yine de molekül ağırlığı 10 binin altındaki maddeler çok zayıf antijen özelliği gösterebilirler. En etkili antijenler, daha büyük moleküllü proteinlerdir ve molekül ağırlığı 100 binin üstündedir. Bu proteinler içinde de en iyi antijen özelliği gösterenler albümin ve globulindir. Bakterilerin salgıladıkları toksinler, büyük polisakkaritler ya da mukopolisakkaritler de belirgin antijenik yapıya sahiptir. Bakterilerin ve virüslerin vücutları da antijen niteliğinde birçok kimyasal bileşik içerir. Ayrıca organ naklinde kullanılan birçok organ da yeni yerleştirildikleri vücutta birer antijen görevi görürler.

Bir antijenin vücutta yol açacağı tepki kişilerin vücut yapılarına göre değişebilir. Tepkinin biçimi ve şiddeti vücudun o antijenle ilk kez karşılaşmakta olmasına göre değişir. Genellikle bir mikropla ilk karşılaşma, bir kimsede o mikrobun yol açtığı hastalığın görülmesine neden olur. Ancak bu olay sonucunda özgün bağışıklık cisimleri (antikorlar) oluşacağından bundan sonraki mikrop bulaşmaları o kimsenin hastalanmasına neden olmaz. Vücutta gelişen bağışıklık cisimleri vücuda giren mikropları etkisiz duruma getirir. Bu nedenle birçok mikrobun öldürülmüş ya da zayıflatılmış biçimi insan vücuduna değişik kazanlarda şırınga edilir (aşı). Bu işlem vücuda zayıflatılmış antijen aşılama olayıdır.

İnsan vücudundaki en önemli antijenler, doku hücreleri üstünde bulunan antijenlerdir. 1900’de Karl Landsteiner alyuvarlar üstünde AB O kan grubu antijenlerini buldu. Bu bulguya uygun yapılan kan nakilleri sonucu birçok hastanın yaşamı kurtarılabildi. 1958’de Dausset’in ilk kez insanlarda lökosit antijenlerini bulması birçok biyolojik olayın açıklanmasını sağladı. İnsanların lökosit antijenlerine göre değişik gruplar oluşturdukları saptandı. Bundan sonra organ nakli yapılacak kişilerde alıcı ve vericinin lökosit antijenlerinin birbirine tutması gerektiği de saptandı. Alıcı ve verici arasında lökosit antijen benzerliği ne kadar fazla ise organın reddedilmesi o derece zordur. İnsan lökosit antijenlerine “doku grubu antigenleri-HLA” adı da verilir.

Advertisement

Leave A Reply