Aşiret Nedir? Aşiret Hakkında Bilgi

1
Advertisement

Aşiret nedir? Tarih boyunca aşiretlerin yeri ve özellikleri nelerdir? Türkmen aşiretleri ve kültürleri hakkında bilgi.

Aşiret Nedir? Aşiret Hakkında Bilgi

Aşiret, 11. yüzyıldan başlayarak Ön Asya’ ya ve Anadolu’ya göç eden Türkmenlerde, göçebe ya da yarı göçebe kabile ya da benzeri kandaş birimdir. Henüz yerleşik olmayan yaşama düzenini kendi içinden bir başkanın yönetiminde sağlayan, aynı soydan ya da aynı soydan olduğuna inanan insan topluluğudur.

Oğuz aristokrasisinin kurduğu Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devletlerinde, temel insan gücünü oluşturan aşiretleri uygar düzene ve yerleşik tarıma zarar vermemeleri için irsi reislerinin önderliğinde, uç denen sınır boylarına kaydırmak önemli bir politikaydı. Osmanlı toplumunu oluşturan öğelerden biri de aşiretler ya da konar göçer halktı. Bunlar mevsimden mevsime yaylak ve kışlak arasında hareket ederlerdi. Sürekli bir yaylak-kışlak hareketi (İngilizce transhumance) içinde olmalarına karşın, tam anlamıyla göçebe değillerdi. Yaylakta hayvancılıkla uğraşırken, kışlıkta tarım da yaparlar, ama daha çok, temel etkinlikleri olan hayvancılığın ürünlerinin tarım ve zanaat ürünleriyle değiştirilmesi ile uğraşırlardı. İspanya ve İran’daki benzer düzenler üzerine günümüzde yapılan araştırmalar, transhumance pratiği içindeki göçerlerin kapalı bir ekonomi oluşturmadıklarını, tersine, tarım ve zanaat üretimini tamamlayan önemli bir rol oynadıklarını ortaya koymuştur.

Türkmen aşiretlerinin toplumsal örgütlenmeleri aşiret, oymak ve oba düzenindeydi. Aşiret, boy ya da kabileye; oymak ve oba ise klan benzeri birimlere denk düşüyordu. Aşiretin ve oymağın başında bir bey (Araplarda şeyh) bulunurdu. Göçer aşiretlerinin yerleşik ve merkezi bir devlet ile eklemlendiği koşullarda, bir aşirete bey atanması, o aşiretin başındaki kethüda ve yaşlılarca yapılır, bu bey yönetimce onaylanırdı. Beyliğin soydan geçtiği boylarda, bey ailesinin yanı sıra bir torun grubu vardı. Bunlar aşiret aristokrasisini oluştururdu. Aşiret halkı Osmanlı hukuku açısından reaya statüsündeydi. Anadolu’daki aşiretler ile Rumeli’deki aşiretler birbirlerinden farklıydı. Rumeli’deki Yörükler askeri ve yönetsel amaçlar için özel bir düzen içinde örgütlendirilmişlerdi. Aşiretler sahip oldukları geniş sürülerle imparatorlukta gerek sivil, gerek askeri kara taşımacılığına hayvan sağlıyor, bunun yanı sıra hayvansal ürün gereksinmesini de karşılıyorlardı.

Konar göçerler yerleşik tarımcı reaya gibi çift ve hane halkı esasına göre değil, devlet tarafından iç yapılarına müdahale edilmeksizin, topluluk olarak vergilendirilirler; sahip oldukları hayvan başına nakdi bir vergi, bunun dışında çeşitli resimler alınırdı. Vergi ve resimleri ödeme konusunda aşiretlerle devlet arasında zaman zaman anlaşmazlıklar olurdu. Aşiretlerin bazı görevleri vardı. Maden, derbent ve geçitlerin eşkıyadan korunması, madenlerin çıkarılması ve taşınması, gereksinim duyulan maddelerin madenlere götürülmesi, ordunun taşımacılık işlerinin yerine getirilmesi, iç ayaklanmaların bastırılması, ikinci Viyana Kuşatması‘ndan (1683) sonra orduya asker sağlanması irsi reisleri aracılığıyla devlet tarafından kendilerine bindirilen ek görev ve yükümlülükler arasındaydı. Osmanlı Devleti özellikle 1683’teki bozgun ve 1699 Karlofça Antlaşması ile Avrupa karşısındaki zayıflığı belirginleştiği, askeri başarı umudu kalmadığı andan başlayarak, daha çok içe döndü ve aşiretleri iskân etmeye yönelik bir politika izledi. Özellikle 19. yüzyılda Çukurova’daki aşiretlerin iskânı önemli toplumsal çalkantılara yol açtı. Ama aşiretler yalnızca hükümet baskısıyla değil, ekonomik nedenlerle yerleşik yaşamın daha çekici hale gelmesinden ötürü de yerleşik yaşama geçtiler. 1876’da çıkartılan İdare-i Nevahi- Nizamnamesi gereğince aşiret beylerine aşiret müdürü sanı verildi. 1908’den sonra bu uygulama kaldırıldı.

Advertisement

Günümüzde aşiretler yalnızca Doğu Anadolu’da kalmıştır. Bu aşiretleri oluşturan temel etken kan ve akrabalık bağlarıdır. Aşiretin başında bir aşiret reisi vardır. Aşiret reisliği günümüzde babadan oğula geçmez. Alt grup reisleri arasında sivrilenler aşiret reisliğini elde etmektedir. Doğu Anadolu’daki aşiretler genellikle hayvancılıkla uğraşırlar. Bu yöredeki hızlı nüfus artışı aşiretlerin otlak bulma zorluğuyla karşılaşmalarına yol açmaktadır. Bu da aşiretlerin yerleşik yaşama geçmesi sonucunu doğurmaktadır.


1 Yorum

Leave A Reply