Avrupa’nın Tarihi

0
Advertisement

Dünyanın en eski kıtalarından (insanlık tarihi) birisi olan Avrupa kıtasının genel anlamda tarihi ile ilgili bilgiler. Avrupa Tarihinin dönüm noktaları.

Avrupa haritasıBundan yirmi beş bin yıl önce, Buz Çağı’nın sonlarına doğru Avrupa’da ilkel insanlar yaşıyordu. Tarih Öncesi zamanlardan beri Avrupa’da yaşıyanlar Beyaz ırktandı. Avrupa’ da yaşıyan ilkel insanlar başlıca üç bölgede toplanmışlardı. Bu üç bölgede yaşıyan insanlar tip bakımından birbirlerinden farklıydılar. Bunlardan Akdeniz bölgesinde yaşıyanlar dolikosefal (uzunkafalı), Orta Avrupa’da yaşıyanlar brakisefal (kısakafalı) idiler. Bu ilkel insanların da Kuzey Afrika ve Batı Asya ahalisiyle aynı ırktan oldukları anlaşılmıştır.

Asya ve Afrika’nın etkisiyle M. O. 2.500 yıllarından itibaren Avrupa’da bîr gelişme görülmeye başlar. Bu gelişme zamanla Eski Roma ve Yunan medeniyeti olarak kendisini gösterir. Avrupa’nın yazılı tarihi de bu iki kültürle başlar.

• Eski Yunanlılar: İlk Avrupa medeniyeti Ege kıyılarında doğmuştur. Bı? medeniyetin M. O. 1.000 yıllarında Yunanistan’da geliştiğini görüyoruz. Eski Yunanlılar âdetlerinin bir kısmını Asya’da gelişen Babilonya medeniyeti ile Kuzey Afrika’daki Mısır medeniyetinden almışlardır. Bu devirlerde Kuzey Avrupa ahalisi medenî bir hayattan henüz pek uzak bulunuyordu.

M. O. 500 yıllarında Yunanistan’da cumhuriyetler kurulmaya başladı. Bu cumhuriyetlerde bütün vatandaşlar oy vörmekte, devlet hizmetinde çalışmakta serbestti. Ahalinin kendi kendisini idare etmesi esasını Yunanlılar geliştirdi. Ancak, Yunanistan’da yaşayanların hemen hemen yarısı köleydi, bunlar oy kullanamazdı. Eski Yunanistan bütün dünyaya etki yapacak ölçüde devlet adamları, filozoflar, yazarlar, sanatkârlar yetiştirdi.

• Romalılar:
Avrupa’daki ikinci büyük medeniyet merkezi de İtalya oldu. Romalılar âdet ve inanışları Yunanlılardan aldılar. Yunanlıların Roma’ya etkisi o kadar büyük oldu ki bazan bu iki medeniyet birbirinden ayrılmaz, «Eski Yunan ve Roma medeniyeti» diye anılır.

Romalılar da Atina ile aynı zamanda bir cumhuriyet kurdularsa da Roma devleti ancak 500 yıl sonra gelişerek en kudretli halini buldu. Yalnız, o zaman cumhuriyet idaresinin yerini imparatorluk almıştı.

Advertisement

Avrupa’nın bütün güneyini kaplıyan Roma İmparatorluğu 200 yıllarına kadar barış içinde yaşadı, büyük bir medeniyet geliştirdi. Yollar, binalar yapıldı. Romalılar sanat ve edebiyatta Yunanlılar kadar başarılı olmamakla beraber politikada büyük başarılar sağladılar. İyi bir hükümet düzenleri vardı. Romalıların geliştirdiği hukuk kaideleri yüzyıllar boyunca Avrupa’ya hâkim oldu. Romalılar Lâtinceyi yaşattılar, bu dil sonradan bütün Roman dillerinin kaynağı oldu.

Hıristiyanlığın doğması Roma İmparatorluğu zamanına raslar. Bu din Yakın Doğu’nun Yunanca konuşulan bölgesinde doğdu.

• Barbar İstilâsı: Yaşadıkları toprağa kuvvetli ilgilerle bağlı olmıyân Orta Avrupa ahalisi zaman zaman güneye doğru göçüyor, Roma İmparatorluğu arazisinden yer kazanmak istiyordu. IV. yüzyıla kadar Roma kuvvetleri bu Barbar istilâcıları önlemeyi’ başar-dıysa da imparatorluk zayıflamaya başlayınca Orta Avrupa’daki Germen kabileleri Roma üzerine yürüdüler. Onlar da bunu Asya’dan kopup gelen Hun istilâsının zoru ile yapıyorlardı. Gotlar, Vandallar, Franklar, Angllar ve Saksonlar gibi gruplardan meydana gelen Germen Barbarları, topraklarının Hunlar tarafından istilâ edilmesi üzerine, Roma İmparatorluğunu işgale başladılar.

Bu istilâ hareketi sonunda Romalılar Barbar savaşlarını kendi ordularına almak zorunda kaldılar. Çünkü Romalılar eski savaşçılarını kaybetmişlerdi. Avrupa tarihînde Barbar istilâsının başlangıcı 376 olarak kabul edilir.

• Ortaçağ: Genel olarak V. ve XV. yüzyıllar arası Ortaçağ sayılır. Bu bin yıllık devre içinde Avrupa’da birçok devletler kurulmuştur. Frank savaşçılarından birinin torunu Batı Avrupa’da Carolinge İmparatorluğunu kurdu. Kendisine Büyük Kari (Şarlman) adını veren bu Frank hükümdarı Roma İmparatoru olarak taç giymeyi kabul etti, kendisine 800 yılında Papa tarafından taç giydirildi. Ondan sonra doğu ve batı için iki ayrı imparator hüküm sürmeye başladı.

Avrupa’daki son büyük Barbar hareketlerinden biri de Norman istilâsıdır. Bunlar bütün IX. yüzyıl boyunca Avrupa kıyılarına çeşitli istilâ hareketlerinde bulundular. Bütün Batı Avrupa’yı, Almanya, İngiltere ve Fransa’yı yakıp yıktılar.

Advertisement

Ortaçağ derebeylik devri olarak bilinir. Carolinge İmparatorluğu içinde gelişen bu idare şekli memleketin büyük parçalara bölünmesi esasına dayanıyordu. Bu bölümlerin başında savaşçı şefler bulunur, bunlak asker beslerlerdi. Derebeylik sonradan, Rusya ve Balkan Yarımadşsı hariç, bütün Avrupa’ya yayıldı.

XI. yüzyıldan itibaren kıral unvanını taşıyan devlet başkanları kendi güçlerini artırmak lüzumunu duydular. Bunların başında İngiltere, sonra Fransa geliyordu. Daha sonraki yüzyıllarda kırallıklar kuvvetlenmeye başladı.

• İslâmlığın Etkileri: VIII. yüzyıldan itibaren Avrupa’da İslâm istilâsı başladı. Ortaçağ Avrupa’sının hayatında önemli bir rol oynıyan İslâmlık kısa zamanda Yakın Doğu’ya yayıldığı gibi, Kuzey Afrika’dan da İspanya’ya atladı, Roma İmparatorluğumdan daha çok toprağa sahip olan bir Müslüman devleti kuruldu.

Müslümanlar Avrupalı Hıristiyanlar’a birçok şeyler^ğrettiler. İspanya’da üniversiteler kurdular, tıp ve matematikte önemli araştırmalar yaptılar. Bugün hemen hemen bütün dünyanın kullandığı rakamlar Araplar’ dan alınmıştır.

Müsfümanla’r aynı zamanda büyük bir edebiyat ve mimarlık da geliştirdiler. Zamanlarının en ileri tarım ve endüstrisini onlar meydana getirmişti. Avrupalılar birçok memleketlerden akın akın İspanya’ya gelerek Müslüman üniversitelerini ve medeniyetini inceliyorlardı. Ispanya’daki İslâm saltanatı zamanla son buldu, 1492’de Müslümanlar İspanya’dan tamamen uzaklaştırıldı.

Avrupalılar ayrıca Haçlı Seferleri dolayı-siyle de İslâm medenıyetiyle temasa gelmişlerdir. 1096-1^91 yılları arasında yapılan Haçlı Seferlerinin başlıca gayesi Hıristiyanlığın kutsal topraklarını Müslüman olan Türklerden geri almaktı. Böylece birçok Avrupalı, Müslümanlarla temas etti. Daha sonraki Haçlılar Müslümanlarla ticaret yapmayı tercih ettiler. Bu onlar için daha faydalı oluyordu.

• Bugünkü Avrupa’nın Doğuşu:
1500 yıllarından itibaren Avrupa’da büyük değişiklikler oldu. Ortaçağ’dan kalma âdetler ve inanışlar değişmeye başladı. Bilhassa inceleme ve öğrenmeye karşı büyük bîr ilgi belirdi. 1447’de icat edilmiş olan basım tekniği oldukça gelişmişti. Böylece kitap basma işi ilerledi. XV. yüzyılda başlıyan keşif seyahatleri XVI. yüzyılda da büyük bir hızla devam etti. Yapılan çeşitli keşifler Avrupalıları yeni şeyler araştırmaya ve değişik şekillerde yaşamaya sevkediyordu.

Öte yandan, bazı memleketler kuvvetli bir merkezî idare kurmuşlardı. İspanya ve Portekiz bir ara kudretli birer devlet oldular. Daha sonra İngiltere, Fransa ve Holânda kudretli birer devlet olarak kendilerini gösterdiler.

• Avrupa’da Türkler Orta Asya Türk İmparatorluğundan kopup gelen birtakım göçebe Türkler, daha ilkçağ’ın sonlarına doğru, Avrupa’ya girdiler, Ural Dağları boyunda Hun devletini kurdular (IV. yüzyıl). Bunu Avrupa’nın en önemli kısmını ele geçiren Kun (Hun) İmparatorluğu (V. yüzyıl), büyük bir imparatorluk kuran Avarlar (Vl-Vlll. yüzyıllar) takip etti. Daha sonra, Orta Asya’dan kopan büyük Türk kitleleri Hazarlar (VII-XI. yüzyıllar), Kumanlar, Oğuzlar ve Peçenekler (IX-XII. yüzyıllar) Doğu Avrupa’da önemli devletler kurdular. Bu arada, bir kolu Volga boylarına, bir kolu da Tuna boyuna gelen Bulgar Türkleri’ni, Macaristan’da yerleşen Macar Türk kabilelerini de saymak lâzımdır. Moğol istilâsından sonra kurulan Altın Ordu devleti de (XIII-XVI. yüzyıllar) hızla Türkleşmiş, Türk dilini ve İslâm dinini kabul etmiştir.

Osmanlı Türkleri, 1354’ten başlıyarak, Gelibolu Yarımadasını ele geçirdiler, Trakya’yı aldılar, başdöndürücü bir hızla Balkanlar’ı fethettiler. XVI. yüzyıl sonlarında Polonya Kırallığı da himayeye alındığı için, Türk hâkimiyeti Baltık Denizi’ne kadar dayandı. XVI. yüzyıl ortalarında ise, Osmanlılar’a bağlı olan Kırım Hanlığı, Volga boylarına ve Moskova güneyine kadar Doğu Avrupa’yı Türk eğemenliğine aldı.

Osmanlı Türkleri, 1699 Karlofça Antlaşmasından başlıyarak, Avrupa’daki topraklarını, bilhassa Rusya ve Avusturya (Almanya) imparatorlukları ile yaptıkları sürekli savaşlar sonunda kaybettiler. 1913’te Balkan Savaşı sonucu olarak da, Doğu Trakya dışında, bütün Avrupa topraklarını bırakmak zorunda kaldılar.

• Savaşlar ve İhtilâller: Fransa, İspanya ve İngiltere gibi kudretli devletlerin gelişmesi Avrupa’da savaşları da artırdı. Bu savaşların bir kısmı dinî inanışlar yüzünden, bir kısmı da toprak anlaşmazlıklarından çıktı. XVI. yüzyılda Avrupa devletleri başka kıtalarda koloniler kurmaya başladılar. Bu da memleketler arasında anlaşmazlıklara yol açtı. XVIL yüzyılda çıkan Otuz Yıl Savaşları sonunda 1648 de yapılan Westphalia Antlaşması Avrupa devletlerini bir müddet için barışa kavuşturdu.

Advertisement

Derebeyliğin yıkılmasından sonra birçok memleketlerde ihtilâller oldu, iç savaşlar çıktı. Yıllardan beri baskı altında kalan halk artık tam eşitlik istiyordu. Konuşma, din ve ticaret serbestliği halkın başlıca istekleri arasındaydı.

Fransa’da hüküm sürmekte olan mutlak idare 1789 ihtilâli sonunda devrildi (Bk. Fransız İhtilâli).

XIX. yüzyılın başlarında Napoli, İspanya ve İtalya’da da ihtilâller oldu. 1830 ve 1832 yıllarında Fransa, Almanya, Holânda, Polonya ve Belçika’da ihtilâller çıktı. Fransa, İtalya ve Prusya’da anayasalar hazırlandı. Bir yandan da milyonlarca Avrupalı Amerika’ya göçmeye başlamıştı.

XX. yüzyıl başlarken, Rusya hariç hemen hemen bütün Avrupa memleketlerinin birer anayasası vardı. 1905’teki Rus İhtilâli de Çar’ın bir anayasa kabul etmesini sağladı.

• İki Büyük Savaş: 1815’ten 1914’e kadar Avrupa’da uzun bir savaş olmadı diyebiliriz. 1870’te bir Al-manya-Fransa savaşı olduysa da uzun sürmedi. 1914’ten 1918’e kadar süren büyük savaş ise Birinci Dünya Savaşı diye tanınmıştır. Birçok Avrupa devletleri bu savaşa katılmıştır.

21 yıl süren bir barış devresinden sonra, 1939’da İkinci Dünya Savaşı başladı. Bu iki savaş arasındaki barış devresi de yıllarca süren bir buhran içinde geçmişti. Birçok memleketlerde halk huzur içinde yaşıyamıyordu. Komünist ve Faşist partileri Avrupa’ yı ükiye bölmüş gibiydi. Alman faşistlerine Nazi * deniyordu. Almanya, İtalya ve Rusya memleketlerinde çok sert diktatörlükler kurdular. 1936’da çıkan İspanya İç Savaşı büyük bir savaşın yaklaştığını belirten bir işaret oldu. Çünkü Almanya ve İtalya gibi Faşist memleketler General Franco idaresindeki İspanyol asi kuvvetlerine, Ruslar da hükümet kuvvetlerine yardım ettiler. 1939’da başlıyan İkinci Dünya Savaşı ise sade Avrupa’ yı değil, bütün dünyayı kasıp kavurdu.

1948 yılının başlarında Rusya’nın Avrupa’ya hâkim olmak emelini gerçekleştirmeye çalışması siyasi havayı gerginleştirdi. Aynı yıl Çek komünistleri bir hükümet darbesi yaparak idareyi ele aldılar. Böylece komünizm batıya doğru bir adım daha atmış oldu.

Bunun üzerine A. B. D. Avrupa’ya yaptığı yardımı artırmaya karar verdi. Marshall plânını tatbik mevkiine koyarak Avrupa’nın kalkınmasını sağladj. İtalya’da yapılan genel seçimler sırasında da A. B. D. eğer komünist bir hükümet kurulacak olursa yardımı keseceğini bildirdi. Fakat komünistler kazanamadı.

Almanya endüstrisinin de Avrupa için büyük önemi vardı. Müttefikler bunu göz önünde tutarak Batı Almanya endüstrisini en kısa zamanda canlandırmaya karar verdiler.

Komünizm tehlikesine karşı 1949’da Kuzey Atlantik Paktı Teşkilâtı (NATO) kuruldu. NATO’nun gayesi demokrat anlayışlı birçok Avrupa memleketini sulh ve huzur içinde yaşamak amacı ile birleştirmekti. Bu aynı zamanda A. B. Devletlerinin barış sırasında Avrupa devletleriyle İmzaladığı ilk askerî antlaşma oluyordu. Avrupa’yı daha da kuvvetlendirmek istiyen batılı devletler Batı Almanya’nın bir cumhuriyet kurmasına müsaade ettiler. Sonradan NATO’yu daha da kuvvetlendirmek istiyen üye devletler 1952′ de Lisbon’da toplanarak kara, hava ve deniz kuvvetlerinden mürekkep bir NATO ordusu kurmaya karar verdiler

1990 yılında Berlin Duvarının yıkılması ile SSCB tarihe karışmış ve eski Doğu Bloku ülkeleri birer birer değişim içine girmişler ve ortaya yeni devletler çıkmıştır. Bosna Savaşı sonrasında ise eski Yugoslavya içerisinde yer alan tüm halklar kendi isimlerini taşıyan yeni devletlere bölünmüşlerdir. En son dönemde Kosova’da bağımsızlığını ilan etmiş ve balkanlardaki devlet sayısı artmıştır.

Advertisement


Leave A Reply