Çanakkale Savaşı, Türk Tarihinin Büyük Destanlarından Birisi

0
Advertisement

Türk ordusunun büyük zafer destanı Çanakkale Savaşı hakkında bilgi. Çanakkale Deniz Savaşları ve Anafartalar Savaşları hakkında bilgi.

Çanakkale Deniz Savaşı

Çanakkale Savaşı son yüzyılların savaş tarihinde parlak bir yer tutar. Bu savaşlar 1914 Kasımında başladı ve 1915 Ocak ayına kadar sürdü.

Savaşın sebebi şuydu: İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya), İttifak Devletleri (Almanya, Avusturya) safında savaşlara katılan Osmanlı İmparatorluğunu, İstanbul’u alarak savaş dışı bırakmak istediler. Bundan daha önem verdikleri nokta da Boğazları açıp Rusya ile irtibat kurmak, yıkılmak üzere olan Rusya’yı kurtarıp Doğu cephesindeki büyük ittifak kuvvetlerinin Batıya yığılmasına engel olmaktı. Bunun için de Çanakkale Boğazını zorlayıp geçmeyi düşündüler.

Çanakkale Savaşı 3 Kasım 1914’te İtilaf Kuvvetleri donanmasının kısa bir hücumu ile başladı. Bu daha ziyade istihkamların savunma gücünü ölçmek için yapılmış bir keşif hücumu idi. Şubat ayına kadar düşman donanmasının başka hücumu olmadı. Nihayet 19 Şubat 1915’te Amiral Carden’in komutasında 12 parça gemiden kurulu bir filo Seddülbahir ve Kumkale’yi ateş yağmuruna tuttu. Sabahtan akşama kadar dövülen Türk siper ve tabyalarına 1100 mermi atıldı. Bu harekata katılan uçaklar da Türk siperlerini bombardımana tuttular. Buna karşılık Türk topları da İngilizlerin “Agamemnon” zırhlısıyla diğer bir zırhlıyı hafif hasara uğratabildiler.

28 Şubatta İngilizler ile Fransızlar yeni bir hücuma geçtilerse de bu seferde hasara uğrayan “Agamemnon” zırhlısını “Gaulois” zırhlısı ile yedekte götürmek zorunda kaldılar.

Advertisement
İtilaf Devletleri bir an önce Çanakkale’yi aşıp İstanbul’u ele geçirmek istiyorlardı.

Bunun için Amiral Carden’in yerine Amiral J. M. de Robeck’i getirdiler. 18 Mart 1915’te büyük bir hücuma geçtiler. Bir hafta önce Boğaz’ın aşağı kesimindeki mayınları dikkatle temizlemişlerdi. Fakat bir gece önce Türk mayın gemisi “Nusret” karanlık limanın yukarı kısmına yirmi mayınlık bir hat döşemişti. Bunu farkedemediler. Böylece bütün kuvvetleriyle savaşa giren İtilaf Devletleri donanması 1500’e yakın topu ile Türk siperlerini ve tabyalarını gülle yağmuruna tutarlarken gemileri büyük kayıplara uğradı.

Bu arada başta Fransızların “Bouvet“, İngilizlerin “Irresistible“, “Ocean” zırhlıları olmak üzere ona yakın gemi battı. “Inflexible” “Gaulois“, “Suffren” zırhlılarıyla sekiz kadar muhrip gemisi hasar aldı. İtilaf Devletleri donanması böyle ağır bir yenilgiye uğrayarak geri çekilmek zorunda kaldı. Onların bu ağır kaybına karşılık Türklerin kaybı bir cephanelik, bir ağır top, 25 şehit, 61 yaralıydı. Savunmanın bu kısmını o zaman Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı olan Cevat Paşa idare etmişti. Bundan dolayı ona “18 Mart Kahramanı” ünvanı verilmiştir.

Bu ağır yenilgi karadan yardım görmedikçe donanmanın Boğazlardan geçemeyeceğini ortaya koydu. Bu işleri düzenlemesi için Akdeniz Kuvvetleri Başkomutanlığına getirilen Sir Ian Hamilton’un isteği üzerine bir çıkarma ordusu hazırlandı. Bu kuvvetlerden Avustralya – Yeni Zelanda Kolordusu Arıburnuna, İngiliz ve Fransız kuvetleride Seddülbahir’e çıkartılacaktı.

V. Türk Ordusu Türk himzetindeki Mareşal Limon von Sanders’in emrine verildi. Düşman kuvvetlerinin çıkarma harekatı 24/25 Nisan 1915 gecesi donanmanın bombardımanı altında Arıburnundan başladı. Seddülbahir, Kumtepe ve Arıburnu kıyılarına çıkan düşman askerleri sayıları ve silahları pek az olmakla beraber fedakarlıkları eşsiz olan Türk öncü kuvvetlerinin şiddetli savunması sonrasında ancak kıyıda tutunabildiler.

Anafartalar Savaşı

Mustafa Kemal Atatürk

O sırada XIX. Tümen Komutanı olan Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey (Atatürk), Arıburnunda düşmanı durdurmakla kalmayarak hücuma da geçti. İstanbul’u istila edilmekten kurtardı. Arıburnu Cephesi, Kuzey Grubu adı ile Esat Paşa’nın, Seddülbahir cephesi de Güney Grubu adı ile Vehip Paşanın komutaları altındaydı. Bu iki cephede aylarca çok şiddetli siper çarpışmaları oldu. 21 Haziranda Kerevizdere, 28 Haziranda Zığındere çarpışmaları çok kanlı geçti. 6/7 Ağustos gecesinde düşman Arıburnunun kuzeyinde Suvla’ya asker çıkararak Anafartalara doğru ilerlemeye başladıysa da Saros Grubu Komutanının başarısızlığı üzerine savaşa sürülen Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal’in kuvvetli idare ve iradesi sayesinde düşmanın ilerlemesi durduruldu. Böylece 7 Ağustos’ta Birinci Anafartalar Savaşını kazanan Mustafa Kemal 21 Ağustos’ta da İkinci Anafartalar Savaşını kazandı.

Advertisement
Bu arada İngilizlerin “Goliath”, “Triumph” ve “Majestic” zırhlıları ayrıca 4 İngiliz ve 4 de Fransız denizaltı gemisi battı.

Düşman donanmasının eski kuvveti kalmadı. Bilhassa Yüzbaşı Ahmet Beyin komutasındaki “Mukavemet-i Milliye” muhribinin “Goliath” İngiliz zırhlısını batırması pek cesurane bir hareket sayılır. İtilaf Devletleri Komutanlığı uürunda büyük can kaybına uğradıkları Çanakkale’nin geçilmez olduğunu en sonunda anladı. Her iki taraf da bir metre ilerlemek ve ya bir metreyi tutturmak için kahramanca çarpışıyordu. Cepheye gelen İngiliz Harbiye Nazırı Mareşal Lord Kitchener durumu ümitsiz gördü. 19/20 Aralık 1915 gecesi Anafartalarla Arıburnu cephesinden, 8/9 Ocak 1916 gecesi de Seddülbahir’den çekilip gittiler. Bu kuvvetler İttifak Devletlerinin savaşı kaybetmesine sebep olan Makedonya cephesine gönderildi.

Müttefiklerin Savaş Gücü

Müttefiklerin Çanakkale önüne yığdıkları deniz kuvvetleri 18 zırhlı, 12 kruvazör, 27 muhrip, 12 denizaltı, 1 uçak gemisi, 1 balon gemisi, 36 mayın gemisi, 2 hastane gemisi, 86 nakliye ve 222 çıkarma gemisi ile 42 uçaktan oluşmuştu.

Çanakkale Savaşında İngilizler (Avustralya ve Yeni Zelanda = ANZAC, Kanada, Hindistan, Yunan ve Yahudi Birlikleri dahil) 400.000, Fransızlarda 80.000 kadar askerle katıldılar. Savaş boyunca bu cepheye gelen Türk kuvvetlerinin sayısı 700.000 kadardı. İngilizlerin bu savaşlarda kaybı 205.000 kişidir. Fransızların kaybı 47.000 olarak belirlenmiştir. Türklerin kaybı ise şehit, yaralı ve hasta olmak üzere 253.000 dir. Türkiye’nin doğu ve batı kültürlerini toplayan gençleri gençleri yedek subay olarak bu savaşta şehit oldular.

Bu savaş Plevne’den sonra bir kere daha savunma savaşında hiçbir ordunun Türk askerini alt edemeyeceğini bütün dünyaya tekrar göstermiştir.


Leave A Reply