Çin Altı Hanedan Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Altı hanedan ile ilgili tarihi bilgiler. Çin’de Han hanedanının sonu ile Sui hanedanının kuruluşu arasındaki dönem ile ilgili tarihi bilgiler.

Çin Altı Hanedan Hakkında Bilgi

Çin Altı Hanedan (İS 220-589), Çin’de Han hanedanının sonu ile (İS 220) Sui hanedanının kuruluşu (581; güneyin fethi, 589) arasındaki dönem. Adını, Çin’in orta kesimindeki Nanjing kentinde peşpeşe hüküm süren altı hanedandan almıştır: Wu (222-280), Doğu Jin (317-420), Liu Song (420-479), Güney Qi (479-502), Güney Liang (502-557) ve Güney Chen (557-589). Aynı dönemde Kuzey Çin, Orta Asyalı istilacıların birbiri arkasından kurdukları krallıklar-ca yönetilmekteydi. 386’dan 534/535’e değin hüküm süren ve merkezi Luoyang olan Kuzey Wei (Tabgaçlar); 534-550 arasında, merkezi Anyang olan Doğu Wei; 535-556/ 557 arasında, merkezi Changan olan Batı Wei; 550-577 arasında, merkezi Anyang olan Kuzey Qi ve 557-581 arasında, merkezi Changan olan Kuzey Zhou krallıkları bunların en önemlilerindendir. Dönemin adını Nanjing devletlerinden alması, Çin uygarlığının yavaş yavaş kuzeydeki eski merkezinden nüfusun oldukça az olduğu güney bölgesine kaydığını gösterir. Güney bölgesinin merkezi, Yangtze Irmağıyla kuzeydeki istilacılardan ayrılmıştı.

Toplumun çözülmesi, ardı arkası kesilmeyen dış akınlar ve yabancıların Kuzey’in tümüne egemen olması, Çin’de bu dönem boyunca birçok temel değişikliğe yol açtı. Toplumun düzenini sağlayan Konfüçyüsçü sistem çökmekteydi. Taoculuğun artan etkisi ve Budacılığın ülkeye girmesi her yerde büyük değişmelere yol açtı. Budacılık halk arasında çok yaygın bir din durumuna geldi; krallık kavramıyla iktidarlarının pekişmesine yardımcı olduğu kuzeyli istilacılar tarafından da benimsendi. Budacılık iman ve iyilik konularına verdiği ağırlıkla, ortaçağ başlarında kilisenin Avrupa’daki etkisine benzer bir etkiye sahipti. Öte yandan Tao-culuk, küçük bir azınlığın dini olmaktan çıkıp çok yaygın bir hale geldi. Genel kargaşa ortamına karşın bu dönemde tıp, astronomi, botanik ve kimya alanlarında önemli gelişmeler oldu. Tekerlekli el arabası ve uçurtma bulundu; kömür ilk kez yakıt olarak kullanıldı. Çin toplumunda büyük aristokrat ailelerin ortaya çıkışı da Altı Hanedan dönemine rastlar. Bu süre boyunca bu ailelerin kurduğu denetim, daha sonraki Tang hanedanının (618-907) ortasına ya da sonlarına değin toplum üzerindeki egemenliklerini sürdürmelerine yetecek ölçüde sağlamlaşmıştı. Dönemdeki değişmeler ve belirsizlikler, kaçınılmaz olarak sanatı da etkiledi. Sanat, dönemin siyasal yapısındaki kargaşayı aşarak büyük bir gelişme gösterdi. Budacı metinlerin Çinceye çevrilmesi sonucunda, edebiyat ve kaligrafiye duyulan ilgi yoğunlaştı. Şiir gelişti, aşk şarkıları her yerde duyulur oldu. Savaşın her an gündemde olduğu kuzeyde, erkek kılığına girmiş bir kızın kazandığı zaferi anlatan “Mu Lan’ın Baladı” gibi, savaşın etkilerini yansıtan şiirler yazılmaya başladı. Lirik Cao Jie (3. yy) ve büyük Tao Oian’ın (4. ve 5. yy) temsil ettiği şiir anlayışı çok tutuldu ve yaygınlık kazandı. Dönemin bellibaşlı yazarları, eski ustalara öykünmeyi jırakıp, Taoculuğun etkisiyle, anlatımda bireyselliğe yöneldiler. Diyalog ve entelektüel tartışmalar moda oldu. Sanat gündelik yaşama girdi. Yang Xianzhi’nin yazdığı Luoyang Jialan Ji (Luoyang’daki Budacı Tapınakların Kaydı), taşıdığı belgesel nitelikten başka, gündelik olayları ve halk kültürünü de hoş ve incelikli bir biçimde anlatıyordu. Çinlilerle kuzeyli istilacılar arasındaki karşıtlık kültürel rekabeti harekete geçirdiği gibi, eski edebiyat ve sanat yapıtlarının korunmasına gösterilen özeni de artırdı. Kuzeyde, Tatar istilacıların işaretleşme amacıyla kullandığı borular, davullar ve çift kamışlı nefesli çalgılar müzikte kullanılır oldu. Kuzeyde Weiler, son derece kısa sürede kurdukları Budacı tapınaklarla halkın desteğini kazanmakla kalmadılar, görsel sanatların gelişimini de hızlandırdılar. Güneyde daha yavaş olan bu gelişme, 4. yüzyılda kuzeyden gelen mülteciler ve Çin Hindi’n-den gelen misyonerler eliyle hız kazandı. Pek çok büyük ressam, kaligrafi ustası, şair ve sanat eleştirmeninin toplandığı Nanjing zamanla Çin kültürünün gerçek merkezi oldu. Ressamlıktan eleştirmenliğe geçen Xie He, Çin resminin “Altı İlke”sini belirledi. Bu dönemin ilk ressamları, doğal olarak Budacı ve Taocu konulara yöneldiler. Şiir, müzik, resim ve heykelle uğraşmış çok yönlü sanatçılar olan Dai Kui ve Gu Kaizhi, Wenren ressamları(*) geleneğini başlattılar.

Mimarlık, 4. ve 5. yüzyılların büyük anıtların, tapınak ve manastırların (vihara) yapılmasıyla gelişti. Kuzeydeki Wei hanedanı merkezini 495’te Luoyang’a taşıdı. Mimarlar burada görkemli bir kent kurdular. Hem kuzeyde, hem de güneyde taş ve tuğladan, çok katlı pagodalar yapıldı. Kuzeydeki pagodaların ayırt edici özelliği Hint stupa’lan-m andıran süslemeleri, güneydekilerin ise uçları yukarı kıvrık çatılarıydı. Tapınak duvarlarına, mağaralara freskler ve kabartma figürler yapıldı. Kuzeyde bazı mağaralarda bu dönemden kalma Budacı freskler bugün de durmaktadır. Heykelde, Han geleneğinin büyük hacimli figürleri, yerlerini kanatlı aslan gibi daha ince figürlere, başka anıtsal yapıtlara bıraktı. Günümüzde Yun-gang(*), Longmen(*) ve Dunhuang gibi mağara tapınaklarında çok sayıda Budacı heykel örnekleri görülür. Edebiyat alanında bireysellik ve zarafet belirgin hale gelirken, yeni bir biçim inceliği, Altı Hanedan döneminin görsel sanatlarının tümüne damgasını vurdu. Güneyde, 5. yüzyılın saray resmi üslubu, 6. yüzyılda değişerek yerini daha ince bir üsluba bıraktı.

Güneyde nüfus çoğaldıkça, Aşağı Yangtze Vadisinde cenaze törenleri ve daha başka amaçlar için kullanılan kavanoz ve ibrik türünden Yue işi çanak çömlek yapımı arttı. Günümüze ulaşan ilk Çin seladonlan(*) bu dönemdendir (bak. Yue seramiği). Hebei ile Hunan’da, kuzeyli ve batılı fatihlerin getirdiği sanat üsluplarının egzotik yankılarını taşıyan “kuzey seladonlan” ortaya çıktı.

Çin’in, sonraları Sui hanedanının yönetimi altında yeniden birleşmesini hazırlayan etken de bu dönemin kültürel yaşamı oldu. Birbirini izleyen kuzeyli fatihler, ele geçirdiklerini güvence altına alma arayışı içine girdiler. Bu çerçevede egemenliklerinin temellerini sağlamlaştırmak amacıyla, Çin deyişlerini ve imgelerini kullandılar; böylece zamanla Çinli nüfus arasında eriyip yok oldular. Kuzey Wei örneğinde ise istilacılar, sonunda kendi özgün giysilerini bile yasaklayacak kadar değişime uğrayarak, yüz yıldan kısa bir süre içinde nüfusun içinde tümüyle eridiler.

Advertisement

Leave A Reply